15. Hukuk Dairesi 2015/2856 E. , 2016/1446 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, sözleşmenin geçerli olmayan biçimde tasfiyesi nedeniyle uğranılan zararın, hakediş bedelinin, kâr kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının sözleşmeyi feshetmeyip teminatın iadesine karar verdiği, işin en fazla çalışmayı gerektiren bölümü yükleniciye tamamlattırıldıktan sonra soyut gerekçelerle işten el çektirilip kısmî ödeme yapılmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı, iş bedeli ve müspet zararının ödenmesi gerektiği belirtilerek ıslah olunan miktara göre davanın kabulüne karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 10.08.2012 tarihli sözleşme ile servis yolu, seki teras yapılması ve makineli toprak işleme işlerinin 348.800,00 TL birim fiyatla ve 120 günlük sürede tamamlanması kararlaştırılmıştır. Sözleşme eki Genel Teknik Şartaname"de yapılacak işlerin teknik ayrıntısı gösterilmiştir. Davalı elemanlarınca düzenlenen 09.10.2012 tarihli tutanakta, davacı yüklenicinin 24.09.2012 tarihinde çalışmaya başladığı, ancak defalarca işin tekniklerinin anlatılmasına karşın yapılan işlerde aplikasyona uyulmadığı, teras aralıklarının farklı olduğu saptanmış, 12.10.2012 tarihli yazıyla, teknik şartnameye uymadığı gibi kontrolör olarak sahada serbest orman mühendisi bulundurmadığı konusunda uyarılmış, yine davalı elemanlarınca düzenlenen 15.10.2012 tarihli tutanakta, eksikler konusunda yüklenici yetkilileri bilgilendirilmiş, davalı 14.11.2012 tarihli yazısıyla 15 gün içinde 12.11.2012 tarihli tutanaktaki eksikler giderilmezse yasal işleme başlanacağını davacıya bildirmiş, davacı 27.11.2012 tarihli dilekçesinde sahadaki eksiklerin tamiratının yapıldığı, başka yapılması gerekenlerin kendilerine bildirilmesini istemiştir. Davalı elemanlarınca 17.12.2012 tarihinde teknik şartlara uygun imalât miktarı saptanmış, 18.12.2012 tarihinde onaylanan (1) nolu hakedişle davacının imalât bedeli hesaplanmış, hakediş taraflarca itirazsız imzalanmıştır. Yer teslimi 10.08.2012 tarihinde yapıldığına göre 120 günlük teslim süresi gözetildiğinde yapılan imalâtın çok yetersiz olduğu ve uyarıların da sonuçsuz kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak davalı
...
sözleşmeyi feshetmeden tasfiye etmiş ve davacının kesin teminatını da iade etmiştir. Taraflarca düzenlenen tutanağa göre kabul edilebilir nitelikte, tekniğe uygun imalât için hakediş düzenlenip bedeli ödendiğinden ve davacı da bu hakediş kapsamında kalması gereken fazla imalât yönünden ayrıca itirazlarını da bildirmediğinden, tutanaktan sonra imalâta devam ettiğini, tekniğine uygun imalâtının varlığını da kanıtlayamadığına göre tutanak dışında başkaca imalât iddiası dinlenemez. Her ne kadar hakedişe girmeyen imalât bakımından itiraza gerek yok ise de bu yönde gerçekleşen imalâtın varlığı da tespitle saptanamamıştır. Esasen hükme dayanak bilirkişi raporunda da davalının kabul etmediği imalâtların 2 yıl sonra yapılan incelemesinde herhangi bir teknik detay ve değerlendirme yapılmadan, zamanında kontrol yapılsaydı hataların görülebileceği, çalışma alanının kayalık ve taşlık olduğu, standartların bozulmadığından söz edilerek ve idare işlemlerini eleştirmekle yetinildiği anlaşılmaktadır. Rapor ekinde sunulan krokide imalâtın tekniğine uygun yapıldığını göstermediği, davacının idarece düzenlenen tutanak ve hakediş dışında başkaca imalâtın bulunmadığı, davacının da bu nedenle işi devam ettirmediği görülmektedir. Davalının teknik nitelikteki itirazları da ek raporda detaylı cevaplandırılmış değildir. Aradan geçen zaman gözetildiğinde yeniden keşif yapılmasının da sonuca etkili olamayacağı ortadadır. Bu haliyle tarafların kabul edilebilir imalâtı belirleyip bedelini ödemek ve imalâtın tekniğine uygun düzeltilmemesi nedeniyle davalı idarece tasfiyesi yapılmak suretiyle davacının teminatının da iadesiyle sözleşme ilişkisi sonlandırılmakla davalının haksız feshinin bulunmadığı anlaşılmakla davacının kâr mahrumiyeti istemi de dinlenemez.
O halde açıklanan tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporuyla bağlı kalınarak hükme varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
Kabule göre ise, ıslah ile arttırılan miktara ıslah tarihi yerine tüm alacağa dava tarihinden faiz yürütülmesi de mülga 818 sayılı BK."nın 101. maddesine aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...
...