Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5478
Karar No: 2022/6866
Karar Tarihi: 31.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5478 Esas 2022/6866 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5478 E.  ,  2022/6866 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 28. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 31. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;


    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 366 ncı maddesine göre, temyiz kanun yolu bakımından kıyas yoluyla uygulanan 6100 sayılı Kanun'un 347 ve 348 inci maddeleri uyarınca; temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, karşı tarafın temyiz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde vereceği temyize cevap dilekçesi ile katılma yolu ile temyiz yoluna başvurabilir. Katılma yolu ile temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının temyiz dilekçesi davacı vekiline 27.03.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz dilekçesinin ise kanuni süre geçirildikten sonra 12.04.2022 tarihinde verildiği anlaşılmış olup açıklanan sebeplerle davacının temyiz isteminin, 6100 sayılı Kanun'un 347, 348, 366 ve 352 nci maddeleri uyarınca REDDİNE karar vermek gerekmiştir.

    Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

    Duruşma günü davalı vekili Avukat ...ile davacı vekili Avukat ... geldiler.

    Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

    Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:



    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı firmanın yurt dışı projelerinde ilk olarak 24.12.2010-29.08.2013 tarihleri arasında, daha sonra ise 17.04.2015-03.03.2016 tarihleri arasında...sorumlusu olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 03.03.2016 tarihinde davalı tarafından feshedildiğini, işyerinde haftanın 6 günü 07.00-21.00 saatleri arasında çalışıldığını, şantiyelerin resmî açılışlarından önceki 3 ay insanüstü bir çalışma temposu ile 07.00-24.00 saatleri arasında çalışıldığını, bu çalışma dönemlerinde hafta sonu olan pazar günleri hiç tatil yapılmadığını, davacının normalde ayda iki pazar günü 07.00-17.00 saatleri arasında normal mesai gibi tam zamanlı olarak çalıştığını, ücretinin 2.500,00 USD olduğunu, ücretin bir kısmının elden avans olarak verildiğini kalanının ise bankaya yatırıldığını, fazla çalışma ücretlerinin, hafta tatili ücretlerinin, resmî ve dinî bayram ve tatillerde yapılan çalışmaların ücretlerinin ödenmediğini, toplamda asgari 6.835,94 USD ödenmeyen ücret alacağı olduğunu beyanla dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının ilk olarak, 23.12.2010-29.08.2013 tarihleri arasında ...Bilgisayar Operatörü olarak görev yaptığını ve iş sözleşmesine göre ücretinin 550,00 USD olarak belirlendiğini, son ücretinin ise 1.000,00 USD olduğunu, ikinci dönem 17.04.2015-03.03.2016 tarihleri arasında ...Sorumlusu olarak görev yaptığını ve iş sözleşmesine göre ücretinin 1.389,00 USD olarak belirlendiğini, davacının ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiğini, ikinci dönem çalışması ise 10 ay 15 gün olduğundan davacının kıdem tazminatına hak kazanmayacağını, ihbar tazminatının ödendiğini, işyerinde çalışma saatlerinin 08.00-18.00 arasında olduğunu, davacı tarafça afaki ve soyut beyanlarla hayatın olağan akışına aykırı çalışma saatlerinden bahsedildiğini, davacının hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde daimi olarak çalışıldığı iddiasını kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı işveren
    nezdinde 24.12.2010-29.08.2013 ve 17.04.2015-03.03.2016 tarihleri arasında toplam 3 yıl 7 ay 20 gün çalıştığı, dinlenen tanıkların beyanları, banka kayıtları, avans ekstreleri, avans uygulamasının bulunması ve davalı tarafça sunulan kayıtlardan davacı gibi...sorumlusu olarak çalışan bir işçinin aldığı ücret göz önüne alınarak; davacının aylık ücretinin 2.500,00 USD olduğu, ulusal bayram genel tatil, fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının davacı tanıklarının beyanlarına göre ispatlandığı, dava belirsiz alacak davası olduğundan davalı tarafından talep artırımına karşı ileri sürülen zamanaşımı def'inin nazara alınmadığını, davacının ikinci dönem çalışması bakımından kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı ancak davacının ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine karşı ileri sürdükleri zamanaşımı def'inin Mahkemece dikkate alınmadığını, tespit edilen ücretin hatalı olduğunu, husumetli tanık anlatımları haricinde ücret iddiasını destekler hiçbir delil olmadığını, davacının ücret alacağı bulunmadığını, hatalı ücret tespiti neticesinde hesaplanan bakiyenin kabulünün mümkün olmadığını, davacının ihbar tazminatının eksiksiz ödendiğini, hatalı ücret tespiti neticesinde belirlenen bakiye ihbar tazminatı alacağını kabul etmediklerini, davacının çalışma süresi 24.12.2010-29.08.2013 tarihleri arasında 2 yıl 9 ay 6 gün olarak kabul edilmiş ise de aslında 2 yıl 8 ay 5 gün olduğunu, davacı tarafından fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil çalışması yapıldığına ve ücretlerin ödenmediğine dair sunulmuş herhangi bir yazılı delilin bulunmadığını, dosyada mübrez banka dekontlarıyla da sabit olduğu üzere davacıya fazla çalışmasının karşılığının ödenmiş olduğunu, davacının gün içerisinde bir saat yemek molası ile 40 dakika çay-kahve molasının mevcut olduğunu, bununla birlikte akşam mesai yapıldığı zamanlarda işçilerin 1 saatlik yemek molasının daha olduğunu, bu hâlde kabul edilen ara dinlenmenin hatalı olduğunu, alacak kalemlerine hükmedilen faizin hatalı olduğunu, davacı tanıklarının davacı taraf ile menfaat birliği bulunduğunun oldukça açık bir husus olduğunu, davacı ile menfaat birliği içerisinde bulunan tanık beyanlarına itibar edilerek değerlendirme yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, yapılan indiriminin yetersiz olduğunu, en az %60 oranında indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı istinaf itirazı yönünden yapılan değerlendirmede; dava tarihi dikkate alındığında Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere sürpriz karar yasağı gereğince davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği, davacının kıdemi, yaptığı işin niteliği, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer yazılı kayıtlara göre en son ücretinin aylık (net) 2.500,00 USD olarak kabulünde isabetsizlik olmadığı, davacının 24.12.2010-29.08.2013 tarihleri arasında çalışma süresi 2 yıl 8 ay 5 gün olduğu hâlde İlk Derece Mahkemesince 2 yıl 9 ay 6 gün olarak kabulü hatalı ise de kıdem tazminatının reddedildiği ve yapılan hatanın ihbar önelini etkilemediği gözetildiğinde bu yanlışlığın sonuca etkisinin olmadığı, davacının ikinci dönem çalışmasının iş bitimi nedeniyle feshedildiği hâlde davacıya ihbar öneli verilmediği gibi ihbar tazminatı ödemesi de yapılmadığından ihbar tazminatına ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı, davacı 2012 yılı Ekim, Kasım, Aralık, 2015 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve 2016 yılı Şubat aylarına ait ödenmeyen toplamda 6.835,94 USD ücret alacağının tahsilini talep ettiği, ispat yükü üzerinde olan davalının banka kayıtlarına göre yaptığı ödemeler dikkate alındığında davacının toplamda 2.808,34 USD ücret alacağının ödendiği hususunun davalı işveren tarafından ispatlanamadığı, tanık anlatımları, davacı tarafça sunulan yazılı kayıtlar, işyeri koşulları, davacının yaptığı işin niteliği, 4857 sayılı Kanun gereğince ara dinlenmelerin düşülmesi ile fiili çalışma olgusu, insanın çalışma gücü ve Yargıtay uygulamalarına göre davacının haftada 24 saat fazla çalıştığı, ayda iki hafta tatili gününde ve genel tatil günlerinde çalıştığı hususunun ispatlandığı, davacının yurt içinde bulunduğu sürelerin hesaplamaya dahil edilmediği, ara dinlenme süresinin kanuna ve dosya kapsamına uygun olarak 1,5 saat olarak mahsup edildiği, davacının genel tatil günlerine denk gelen çalışmalarının fazla çalışma hesabına dahil edilmediği, davalı taraf husumetli tanık anlatımlarına itibar edilmemesi gerektiğini ileri sürmüş ise de tanıkların aynı işverene karşı davalarının olmasının başlı başına tanıklığı geçersiz kılmayacağı, yalnızca tanık anlatımlarına göre değil, dosya kapsamındaki bütün deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle kanaate varıldığı, ayrıca dinlenen tüm tanıkların da husumetli olmadığı, belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımının kesileceği, bu nedenle davacının talep artırım dilekçesi üzerine ileri sürülen zamanaşımı def'inin de sonuca etkili olmadığı, yapılan indirim oranının davacının çalışma şekli, işinin ve işyerinin özelliği dikkate alındığında yerinde olduğu, dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığı 04.04.2013-03.03.2016 tarihleri arasındaki tüm dönemin davacının son ücreti üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf istemlerinin yerinde olduğu, uyuşmazlık konusu alacakların yabancı parayla tahsili talep edildiğinden Devlet bankalarınca USD üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf istemlerinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1. Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesince yeniden inceleme yapıldığını ve alacak kalemlerinin değiştiğini, bu doğrultuda da vekâlet ücretinin değişmesi gerektiğini, ayrıca Bölge İstinaf Mahkemesince verilen karar tarihindeki döviz kuruna göre de hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasını istemiştir.

    2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının mutad işyerinin Türkmenistan'da olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (5718 sayılı Kanun) hükümleri çerçevesinde somut olayda Türkmenistan hukuku uygulanması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen ücretin hatalı olduğunu ve davacının ücret alacağı bulunmadığını, davacının ihbar tazminatı alacağı olmadığını, husumetli tanık beyanlarına itibar ederek dava konusu fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarına ilişkin olarak hukuka aykırı karar tesis edildiğini, bir an için davanın reddi talebi kabul edilmeyecek olsa bile belirlenen alacak kalemlerine en az %60 oranında indirim uygulanması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, ihbar tazminatı, davacının ücreti, davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa alacakların hesabı ve işverence ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır

    2. İlgili Hukuk
    1.5718 sayılı Kanun'un 2, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

    2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 32, 41, 44, 46, 47, 63 üncü maddeleri.


    3. Değerlendirme
    1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki numaralı bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

    3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

    4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.

    5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

    6. Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.

    7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.

    8. Somut olayda, dava konusu fazla çalışma alacağı davacının haftanın 6 günü 08.00-21.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ile çalıştığından hareketle haftalık 24 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplanmıştır.

    9. Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yoktur. Ne var ki dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanları, yapılan işin niteliği ve özellikle davacı tanığı G.Y.'nin “mesai saatleri sabah 08.00 akşam 18.00 saatleri arasıydı” şeklindeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde; kabul edilenin aksine işyerinde saat 18.00'den sonra da sürekli çalışıldığı hususunun tanık beyanları ile tam olarak ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının çalışmasını, haftanın 6 günü 08.00-18.00 saatleri arası ile sınırlı olarak ispatladığı, davacının ispatlanan çalışma düzeni ile kanuni ara dinlenme sürelerine göre haftada 9 saat fazla çalıştığı gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    10. 4857 sayılı Kanun' un 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan ücret hesap pusulası verilmesi zorunludur.

    11. Uygulamada çoğunlukla ücret bordrosu adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.

    12. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.

    13. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından dosyaya sunulan “Personel Proje Ekstresi” başlıklı belge (cari hesap özeti) ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre davacının ödenmeyen ücret alacağının 1.143,00 USD olarak hesaplandığı gözetilmeksizin davacı lehine 2.800,00 USD ücret alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    A. Davacı Temyizi Yönünden
    Davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

    B. Davalı Temyizi Yönünden
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

    Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    31.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi