8. Hukuk Dairesi 2016/6747 E. , 2017/9394 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı ve katılma alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.06.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan kimse gelmediğinden incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde davalının işletmekte olduğu kafede çalıştığını, çalışarak elde edilen gelir ile davalı adına 3 adet taşınmaz ve bir adet araç satın alındığını açıklayarak HMK. 107. maddesi gereğince değeri belli olduğunda arttırılmak kaydıyla 100.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, malvarlığının edinilmesinde davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, davacının adına bankada para ve kayıtlı taşınmazlar bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın 18 ve 19 parsel nolu taşınmazlar yönünden katkı payı alacağı, 7 parsel nolu taşınmaz ile araç yönünden katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu, tarafların kafe niteliğinde iş yeri işlettikleri sabit olup toplanan delillerden, malların işletilen iş yerinin kazancı ile edinildiği, dinlenen tanık anlatımları göz önüne alındığında davacı kadının iş yerinde eşine yardım sayılacak nitelikteki bir çalışmanın dışına çıkarak, süreklilik arz eden bir çalışma içinde olduğu, yasal mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen 18 ve 19 parseller yönünden Borçlar Yasasının 50 ve 51. maddeleri gereği hakkaniyet ve denkleştirici ... ilkeleri göz önüne alınarak taşınmazların tasfiye tarihindeki değerleri esas alındığında kısa karar hükmünde belirtilen miktar kadar (100.000 TL) katkı payı alacağı bulunduğu, 7 parsel nolu taşınmazın tasfiye tarihindeki değerinin 167.840,00 TL, aracın tasfiye tarihindeki değerinin 26.500,00 TL olduğu, dolayısıyla da katılma alacağına konu mal varlığı unsurlarının toplam değerinin 194.340,00 TL olduğu, toplam değerin yarısının davacının katılma alacağı olacağı göz önüne alındığında davacının katılma alacağının 97.100,00 TL olduğu, dava 100.000,00 TL üzerinden açılmış olup, katkı payı alacağı istemi hükümle birlikte belli olduğundan harç tamamlama işleminin bu sebeple yaptırılmadığı, aynı sebeple davacının ıslahı olmamasına rağmen talepten fazlaya hükmedildiği açıklanarak 7 parsel nolu taşınmaz ve araç yönünden 97.170,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren, 18 ve 19 parsel nolu taşınmazlar yönünden takdiren 100.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizleri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tasarruf ilkesinin doğal bir sonucu olarak hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlaya veya başka bir şeye hüküm veremez. Eş söyleşiyle hakim, davacının talep sonucu ile bağlı olduğundan, bu talepten fazlasına karar veremez. (HMK 26)
Somut uyuşmazlık incelendiğinde; Davacı taraf dava dilekçesinde 3 adet taşınmaz ve bir adet araçla ilgili talepte bulunmuş, hangi mal için ne miktar alacak istendiğini açıklamaksızın fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak harcını yatırdığı 100.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkeme tarafından davacı tarafa her bir mal için ayrı ayrı ne miktar alacak isteğinde bulunduğu açıklattırılmadığı gibi, yargılamanın sonraki aşamalarında davacı tarafça talep miktarının da arttırılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu şekilde talep somutlaştırılmadan ve aşılarak hüküm tesis edilmesi yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece yapılacak iş, davacı veya vekiline yukarıda açıklandığı şekilde açıklama yapmaları için süre ve imkan verilmeli, istek somutlaştırıldıktan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunda davacının talebi de dikkate alınarak her bir mal için bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, sair temyiz itirazlarının (1) nolu bent uyarınca reddine, taraflarca HUMK.nun 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.