Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7428
Karar No: 2013/4740

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/7428 Esas 2013/4740 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/7428 E.  ,  2013/4740 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) 10.08.2000 tarihinde davalı ...’un kullandığı aracın sebep olduğu trafik kazasında yaralanan sigortalıya davacı Kurumca 506 sayılı Kanunun hastalık sigortası hükümleri kapsamında geçici iş göremezlik ödeneği ödenerek tedavi giderlerinin karşılandığı, anılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın, davalılardan teselsül hükümleri gereğince rücuan alınması istemiyle 16.02.2011 günü işbu davanın açıldığı, dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir davetiyelerin davalılara yöntemince tebliğ edildiği, davalı ... vekilince ilk oturumdan önce zamanaşımı definde bulunulduğu, davalı ...’un ise duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmadığı anlaşılmaktadır.
    Kaza tarihi dikkate alındığında davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun “Üçüncü kişinin sorumluluğu” başlıklı 39. maddesinde, kasdı veya suç sayılır davranışı ile sigortalının hastalanmasına sebep olan kimseye, bu Kanun gereğince hastalık sigortasından yapılan her türlü giderlerin tazmin ettirileceği belirtilmiş ise de, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik
    Kanununun “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” başlığını taşıyan 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı öngörülmüş, aynı tarihte yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde de, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hüküm altına alınmıştır.
    Şu durumda; tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğunun zorunlu olarak sigorta güvencesine bağlanması nedeniyle kanundan ve sözleşmeden doğan yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen bu düzenlemeler karşısında sona erdiği gibi, bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleten ve şoförlerin de yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım yönünden sorumluğun ise süreceği kabul edilmelidir.
    Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü (şifahi) yargılama yönteminin uygulanacağı belirtilmiş olup, zamanaşımı definin, ilk oturumda esas girilmeden önce ileri sürülmesi zorunludur. Zamanaşımı defi, borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, bunu ileri süren tarafa, borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi vermektedir ve borçluların her birinin borcun tamamından tek başına sorumlu olduğu teselsül hükümlerine dayalı olarak açılan davalarda zamanaşımı defi, yalnızca bunu ileri süren müteselsil borçlu hakkında hüküm doğurmaktadır.
    Ayrıca; 03.12.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesinin birinci cümlesinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücretinin, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği belirtilmiş olup, maddenin ikinci cümlesini oluşturan “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” ibareleri yönünden Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30.06.2011 gün ve YD İtiraz No : 2011/321 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; çekişme konusu borcun zamanaşımına uğradığı, davalılardan yalnızca G.Hesabı vekilince yasal süresinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü belirgin olmakla, kazanın gerçekleşmesinde %100 oranında kusuru saptanan davalı ...’un 6111 ve 2918 sayılı Kanunlarda yer alan söz konusu düzenlemeler
    karşısında tedavi giderlerinden sorumluluğunun bulunmadığı benimsenmeli, geçici iş göremezlik ödeneğini oluşturan rücu alacağı ise söz konusu davalı yönünden hüküm altına alınmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, zamanaşımı definde bulunmayan davalı ... hakkındaki davanın da zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, anılan Tarife’ye ilişkin yürütmeyi durdurma kararı karşısında, özellikle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesinde yer alan, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağına ilişkin düzenleme gereğince karar tarihindeki Tarife’ye göre, vekil ile temsil olunan davalı ... yararına istem tutarı üzerinden oranlama yapılarak nispi avukatlık ücreti belirlenmesi gerekirken, anılan gereklilik göz ardı edilerek ücretin maktu olarak saptanması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi