12. Hukuk Dairesi 2014/1318 E. , 2014/4274 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2013/351-2013/522
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlunun, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi, ayrıca itirazı nedeniyle takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun "Bilinen Adreste Tebligat" başlığını taşıyan 10. maddesinde; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" hükmüne yer verilmiş, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/1.maddesinde de; "Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır" düzenlemesi getirilmiştir.
7201 Sayılı Yasa"nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun"a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, kişiye önce bilinen son adresi esas alınarak tebligat yapılması zorunludur.
Somut olayda, alacaklı tarafından takip talebinde bildirilen ve bilinen son adres olarak kabulü gereken adres açık şekilde yazılmaksızın, sadece “Kadıköy/İSTANBUL” şeklinde belirtilmek suretiyle ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı ve “Kadıköy dağıtım sahasında bu isimde mahalle cadde ve sokak yoktur. Muhatap ismen tanınmıyor”şerhi ile iade edildiği, alacaklı vekilinin talebi ile borçlunun adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2.maddesi gereğince ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, borçlunun bilinen son adresine tebligat çıkarılmaması usulsüzdür. Alacaklının takip talebinde bildirdiği ve bilinen son adres olarak kabulü gereken adres açıkça yazılmaksızın tebligat çıkarılması ve adres yetersizliği nedeniyle tebliğ edilememesi durumunda, Tebligat Kanununun 10.maddesi gereğince bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiğinden söz edilemez.
Borçlunun usulsüz tebligatı öğrendiğini belirttiği tarihe göre süresi içinde icra dairesine itiraz etmemiş olması, tebliğ tarihinin düzeltilmesine engel teşkil etmez. Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulanmasına başlanılabilecek tarihin ve mal beyanında bulunma tarihinin tesbiti veya varsa takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenleriyle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır(HGK.nun 27/06/2001 tarih, 2001/12-543 E. - 2001/560 K.).
O halde, mahkemece, Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun bildirdiği tarihten daha önce öğrenildiği hususu alacaklı tarafından yazılı delille ispat edilemediğine göre, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas alınarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.