Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/11132
Karar No: 2019/3592
Karar Tarihi: 14.02.2019

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2018/11132 Esas 2019/3592 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2018/11132 E.  ,  2019/3592 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı ..., ..., ..., ... ile ..."ın vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


    YARGITAY KARARI

    A) Davacı isteminin özeti:
    Davacı vekili, davacının 01/01/1959 tarihi itibariyle davalılar murisine ait değişik işyerlerinde garson olarak son aylık net 1.000,00-TL ücretle çalışmakta iken iş akdinin 31/12/2003 tarihinde haksız ve nedensiz olarak feshedildiğini, yasal tazminatlarının ödenmediğini, hak etmiş olduğu yıllık izin ücret alacağının, dini-milli bayram çalışmalarının karşılığının ve fazla mesai alacaklarının ödenmediğini, haftanın 6 günü 09:00-21:00 saatleri arasında çalışıldığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
    B)Davalı cevabının özeti:
    Davalı ... - ... vekili, davanın haksız ve her türlü dayanaktan yoksun olduğunu, davacının , davalılara miras yoluyla intikal etmiş işyerlerinde çalışmasının olmadığını, bu kurumun SSK kayıtları ile de sabit olduğunu, maksim gazinosunun 1996 yılında tamamen kapandığını, ... gazinosunun senenin belli aylarında bazı günlerde çalıştığını, davacının bu işyerlerinde herhangi bir çalışmasının olmadığını, hiçbir şekilde kabul manasına gelmemekle birlikte , bir an için davacının müvekkilere ait işyerlerinde çalışması olduğu düşünülse dahi bu çalışmalarına dayanarak talep edeceği ücret alacaklarını talep etme hakkı 1996 sonrası işletmelerin aktif olmaması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davacının davalılara miras yolu ile intikal eden işyerlerinde asgari ücretle çalıştığını, sürekli çalışmasının olmadığını, davacının başka işverenlere ait işyerlerinde çalıştığının hizmet döküm cetvelleriyle sabit olduğunu, fazla mesai, yıllık ücretli izin, bayram ve tatil çalışmalarına ait ücret talep hakkı zamanaşımına uğradığını, çalıştığı diğer işverenlere başvurması gerekirken müvekkillerini bu hususta dava etmesi yasal dayanaktan yoksun kötü niyetli bir dava ikamesi olduğunu ve Medeni kanun’un 2. maddesinde düzenlenen objektif iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı, iddia ve taleplerin de yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davacının yıllık ücretli izin, fazla mesai, bayram ve tatil günleri için talep edilen ücretin zamanaşımına uğradığını, ... vekilince sunulan beyanlara aynen katıldıklarını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
    Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, Mahkeme"nin ilk kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin tarih, ... Esas sayılı ilamında belirtilen "...Uyuşmazlık, yargılama sırasında ölen davalının mirasçılarının taraf ehliyetine sahip olup olmadıkları ve taraf tesşkili sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK.’nun 28/,I maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir. 6100 sayılı HMK.’nun 55. Maddesi uyarınca taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir”. Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Zira mirasçılara intikal etmeyen, tarafın ölümü ile konusuz kalan davalarda gerek bulunmamaktadır. Davacı davasını ...’a karşı ikame etmiş, adı geçen davalının 26.10.2005 tarihinde vefat etmesi üzerine davasını mirasçılara karşı yöneltmiştir. Ancak dosyada 2005 ve 2010 yıllarında alınmış iki adet veraset ilamı bulunmakta olup mahiyetleri itibariyle birbirleri ile çelişki arz ettikleri anlaşılmaktadır. Yine 2010 yılında alınan veraset ilamına karşı veraset ilamının iptaline ilişkin davaların devam ettiği tespit edilmiştir. Veraset ilamında kimin varis olacağı tespit edilecek olup bu husus hangi mirasçının bu davada husumete ehil olacağını da ortaya koyacaktır. Yerel Mahkemece veraset ilamının iptaline ilişkin yargılamaların bitmesi beklenip kimin husumete ehil olduğu tespit edilmeden işin esasına girilerek sonuca gidilmesi hatalıdır..."" hususu gerekçe gösterilerek bozulduğu, bozma ilamına uyulduğu, davanın 24/05/2005 tarihinde, işveren ... aleyhinde açıldığı, yargılama sırasında işverenin 26/10/2005 tarihinde ölümü üzerine, ... mirasçıları ..., ... ve ... ile ..."ın da 18/12/2005 tarihinde ölümü nedeniyle oğlu ..."ın davalı olarak gösterildiği, bu durumun, dosyaya sunulu ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2005/1510-943 sayılı veraset ilamı ile uyumlu olduğu, zira kararda mirasın, mirastan feragat sözleşmeleri gözetilerek adıgeçen dört mirasçı arasında paylaştırıldığı; süreçte, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin ... sayılı veraset ilamının dosyaya sunulduğu ve buna göre miras paylarının ve mirasçıların yeniden belirlenerek bu kez mirasçı ... yararına mirastan feragat sözleşmesi yapmış olan ..., ... ve ..."ın da miras payına dahil edildiği, karar gerekçesinde nüfus kayıtlarına göre mirasçılığın tespit edildiğinin ve feragat sözleşmelerinin terekenin bölüştürülmesi sırasında dikkate alınması belirtildiği, ayrıca kararda, evvelce mirasçılığı tespit edilmiş olan ... "ın ölümü nedeniyle bu kez oğlu ..."a mirasçı olarak yer verildiği tespit edilmiş olup bu veraset ilamı ile uyumlu olarak önceki veraset ilamında yer almayan mirasçılar davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunduğu; bozma sonrası temin edilen kararlara göre;....Sulh Hukuk Mahkemesi "nin 2010/454-668 sayılı yukarıda açıklanan veraset ilamının iptali için ...Sulh Hukuk Mahkemesi "nin ... Esas- 2014/574 Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemenin görevsizlik kararı verdiği ancak bu güne kadar başkaca işlem yapılmadığı, ...Asliye hukuk Mahkemesi"nin ... Esas, 2015/476 Karar sayılı kararı ile ..."ın, ... lehine yaptığı mirastan feragat sözleşmesinin iptali talebini içeren davanın ret kararı ile sonuçlandığı ve Yargıtayca onanarak kesinleştiği, ...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... Esas, 2008/16 Karar sayılı kararı ile ..."ın, ... lehine yaptığı mirastan feragat sözleşmesinin iptali talebini içeren davanın ret kararı ile sonuçlandığı ve Yargıtayca onanarak kesinleştiği, ....Asliye hukuk Mahkemesi"nin 2006/161 Esas, 2008/114 Karar sayılı kararı ile ..."ın, ... lehine yaptığı mirastan feragat sözleşmesinin iptali talebini içeren davanın kabul kararı ile sonuçlandığı ve Yargıtayca onanarak kesinleştiği, her ne kadar bozma ilamında, 2010 yılında alınan veraset ilamının iptaline ilişkin dava sonucunun beklenerek kimin husumete ehil olduğunun belirlenmesi gereğine işaret edilmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/454-668 sayılı yukarıda açıklanan veraset ilamının iptali davasında görevsizlik kararı sonrası başka işlem yapılmadığı ve davanın akim kaldığı anlaşılmakla, Medeni kanun hükümlerine göre ve kesinleşen karar sonuçlarına göre meselenin halli gerektiği, Türk Medeni Kanunu"nun 528.maddesi "Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur." şeklinde düzenleme içermekte olup, incelenen kararlar kapsamı ve yasa maddesi bir arada değerlendirildiğinde, dava dosyasında davalı olarak yer alan mirasçılardan ... ve ... dışındaki davalılar yönünden taraf teşkilinde bir usulsüzlük bulunmadığı, ... ve ..."ın, yargı kararı ile geçerliliği kesinleşen mirastan feragat sözleşmeleri nedeniyle ve Medeni Kanun"un 528. maddesi hükmü gözetilerek mirasçılık sıfatlarının ortadan kalktığı kabul edilmiş ve adı geçen davalılar yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. HMK"nın 326 ve devamı maddeleri uyarınca, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilmesi gerektiği, davalıların, davacıyı yanıltarak kendi aleyhlerinde dava açılmasına sebebiyet verme durumunda da olmadıkları gözetilerek davalılar yararına vekalet ücretine hükmedildiği, bu bağlamda bekletici mesele yapılan dosyaların kesinleşmesi ile davalılar ... ve ... ın mirasçılık sıfatı bulunmadığı anlaşılmakla, haklarında açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiği, dosyanın esasının değerlendirilmesinde; 28/11/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile dosyaya sunulan tüm delillerden; davacının hizmet süresinin 4 yıl 2 ay olduğu, aylık net ücretinin 1.000,00 TL, brüt ücretinin ise 1.395,00.TL olduğu, ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıl olduğundan davalının zamanaşımı defi gözetilerek 30/05/2000 den önceki ücrete ilişkin alacakların zamanaşımına uğradığı, davacının kıdem tazminatı alacağı talebi bakımından iş akdinin haklı nedenle feshedildiği ispat yükü davalı tarafta olup, davalı tarafça ispat yükümlülüğü yerine getirilmediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığı, davacı taraf 26/08/2009 tarihli ıslah dilekçesinde kıdem ve ihbara ilişkin alacaklarını ıslah ettiği görülmekle, diğer alacak kalemleri bakımından davacı vekilinin ıslah etmediği, fazla mesai, genel tatil alacakları bakımından ıspat yükü davacı tarafda olup, davacı tarafça tanık deliline dayandığı, söz konusu alacak kalemleri bakımından ıslah söz konusu olmadığından taleple bağlı kalınarak karar vermek gerektiği, yıllık izin ücreti talebi bakımından ise davalı tarafça imzalı izin defteri veya eş değer belge dosyaya ibraz edilmediğinden davacının talebini aşmamak kaydıyla davacının yıllık izin ücreti almaya hak kazandığı kanaatine varıldığı, dosyada bozma sonrasında bozma ilamına uygun olmak üzere taraf teşkili sağlandığı, ... ve ... dışındaki davalıların mirasçılık sıfatları nedeniyle davacının işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, bu bağlamda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin ... Esas sayılı ilamı doğrultusunda dosyaya sunulan bilirkişi hesap raporunun 3. numaralı seçenek ve değerlendirmelerinin benimsendiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D)Temyiz:
    Karar süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    E)Gerekçe:
    A-)Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 07/04/2006 yerine 24/05/2005 şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
    B-)Davalılar ...’ın ve ...’ın temyiz talebi bakımından;
    Her ne kadar Mahkeme tarafından temyiz harcının muhtıraya rağmen süresinde yatırılmaması nedeni ile temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin 04/07/2018 tarihli ek karar verilmiş ise de;
    Davalılar ... ve ... vekiline gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğ tarihi 08/05/2018 olup, 22/05/2018 tarihinde temyiz süresi dolmuştur. Davalılar vekili 29/05/2018 düzenleme tarihli, 31/05/2018 elektronik imza ve harç tarihli dilekçe ile asıl kararı temyiz etmiştir. Temyiz süresinde olmadığı için Mahkeme tarafından temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir iken temyiz harcı için muhtıra çıkarması yerinde değildir.
    Açıklanan nedenler ile, Mahkeme’nin 04/07/2018 tarihli, temyiz harcının süresinde yatırılmaması nedeni ile temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin EK KARARI KALDIRILARAK, TEMYİZ TALEBİNİN SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE,
    C-)Davacının temyiz talebi ile davalı ...’ın temyiz talebi bakımından;
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının ve davalı ...’ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Kabul edilen hizmet süresi bakımından; çalışma olgusunu davacı işçi ispatlamalıdır.
    Davacı 01/01/1959 -31/12/2003 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürmüştür.
    Davacının çalışmasının en yakın tanığı, işverenin de oğlu olan ...’ın beyanına göre davacının 1959-2002 yılının sonu arasında davacının davalı işverenlikte işçi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti talepleri davacının 01/01/1959-31/12/2002 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının kabulü ile hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Bu tarih aralığı haricindeki çalışma olgusu ise ispatlanamadığından reddedilmelidir.
    3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
    İşçinin imzasını içermeyen bordrolarda fazla çalışma tahakkuku yer aldığında ve tahakkukta yer alan miktarların karşılığı banka hesabına ödendiğinde, tahakkuku aşan fazla çalışmalar her türlü delille ispatlanabilir. Tahakkuku aşan fazla çalışma hesaplandığında, bordrolarda yer alan fazla çalışma ödeme tutarları mahsup edilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti açısından;
    Davacı tanığı sadece 1 kişi olup, bu davacı tanığının beyanında da hesaba esas çalışma dönemindeki çalışma gün ve saatlerini belirtmemiştir. Dosyada başka delil bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin tamamen reddi gerekir iken kabulü hatalıdır.
    4-Kabule göre fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerine uygulanan faiz cinsi bakımından, dava dilekçesinde en yüksek mevduat faizi istenmiştir. Islah dilekçesinde bu alacaklar bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından en yüksek mevduat faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi, hatalıdır.
    F) SONUÇ:
    Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14/02/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi