8. Hukuk Dairesi 2017/11187 E. , 2017/9820 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili, davalı ... vekili ve davalılar Metin Koruk ve müşterekleri vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, 30, 45, 129, 133, 206 ve 209 parsellerin 30-35 yıldan fazla süre miras bırakan ve vekil edenleri tarafından koşullarına uygun olarak kullanıldığını, kayıt malikinin 20 yıldan fazla süre önce öldüğünü, tapu kaydının intikal görmediğini ve hukuksal değerini yitirdiğini açıklayarak, TMK"nun 713/2. maddesi uyarınca tapu kayıtlarının iptaliyle vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili ve davalı...mirasçıları ... ve arkadaşları vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, önceki hükümde davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine. Dairenin 02.12.2013 tarih 2013/18948 Esas, 2013/18132 Karar sayılı ilamı ile, "... dava konusu taşınmazlardan 133 parsel. 17.12.1964 tarihinde hükmen 19.03.1960 tarihinde ölen...adına tescil edildiğine, bu parsel yönünden TMK"nun 713/2. maddesindeki kazanma süresi ve koşulları davacılar yararına gerçekleştiğine göre, hükmün 133 parsele ilişkin bölümünün onanmasına, dava konusu 30, 45, 129, 206 ve 209 parseller 05.11.1962, 17.12.1964 ve 27.12.1969 tarihlerinde hükmen...mirasçıları adına tescil edildiği, TMK"nun 701 ve 702 maddelerinde, elbirliği mülkiyetinde mirasçılar arasında terekedeki hak ve borçları kapsayan ortaklık söz konusu olduğu, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetliğin murisin diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılacağı, şu halde; dava tarihinde...mirasçıları halen sağ olup, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirdiğinden söz edilemeyeceği, böyle bir mülkiyet türünde bir mirasçının sağ kalması yeterli olup, TMK"nun 713/2. fıkrası uyarınca taşınmazın edinilmesine engel oluşturacağı ve 30, 45, 129, 206 ve 209 parsellere ilişkin davanın açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi" gereğine işaret edilmek üzere bozulmuştur. Mahkemece, bozma
ilamı sonrası yapılan yargılama neticesinde, Yargıtay... Hukuk Dairesi"nin 2013/18948 Esas 2013/18132 Karar sayılı bozma ilamına dava konusu 133 ada 10 numaralı (30) ve 135 ada 2 numaralı (129) nolu parseller yönünden uyulmasına, 133 ada 10 numaralı (30) ve 135 ada 2 numaralı (129) nolu parseller yönünden sübut bulmayan davanın reddine, dava konusu 129, 206 ve 209 nolu parseller yönünden bozma ilamına karşı direnilmesine, 106 ada 9 nolu (206), 106 ada 7 numaralı parsel (209) ve 130 ada 38 numaralı (45) nolu parselde bulunan taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline, miras hisseleri oranında davacılar adına tesciline, 133 numaralı parsele ilişkin verilen karar Yargıtay.... Hukuk Dairesi"nin 2013/18948 Esas 2013/18132 Karar sayılı ilam ile kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili ile davalılar...mirasçıları ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararma göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kaııunu"na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi 1086 sayılı HUMK. m.429). Eş söyleyişle; mahkemenin ilk kararının gerekçesinde dayandığı maddi olgunun dışında yeni bir delile, yeni bir maddi olguya dayanması ve gerekçesini de bu yeni maddi olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, usulünce verilmiş bir direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda; yerel mahkemece, Dairemizin 02.12.2013 tarih 2013/18948 Esas, 2013/18132 Karar sayılı ilk kararına kısmen direnildiği belirtilmiş ise de; bozmaya konu önceki kararın gerekçeleri yanında, Dairenin bozma ilamından sonra dosya arasına alınan ve Dairenin bozma ilamı sırasında dosya arasında mevcut olan tapu kayıtlarından farklı şekilde kayıt malikinin ....." olarak belirtildiği tapu kayıtları esas alınarak ve hükme gerekçe yapılarak direnme kararı verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu karar gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3. maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp, dosya arasına alınna tapu kayıtlarına diğer bir ifade ile yeni delile dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir. Bu nedenle temyiz incelemesi Dairemizce yapılmıştır.
Dava, TMK"nun 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “...maliki 20 yıl önce ölmüş..." hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası, mümkün olmadığı halde tazminat istemine ilişkindir.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir taşınmazın tamamının veya belli bir payının koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de TMK"nun 713/2. maddesidir. Anılan fıkranın önceki düzenlemesinde “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir.
Aynı Kanun maddesinin 1. fıkrasında ise; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir," düzenlemesine yer verilmiş, 5. fıkranın son cümlesinde de; “Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur." ilkesi getirilmiştir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre; tapulu bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi adına tesciline karar verilmesi için, malikin ya da paydaşın ölmüş olması, yukarıda açıklanan koşullarda en az 20 yıl süre İle zilyet olunması ve bu süre içinde tapu kaydının intikal görmemesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, belirtilen koşulların tamamlanmasıyla mülkiyet kendiliğinden zilyede geçmiş olur. Mahkemece, sonradan verilen iptal ve tescile ilişkin karar yenilik doğurucu (inşai) nitelikte olmayıp, önceden doğmuş mülkiyet hakkının belirlenmesi niteliğindedir.
Her ne kadar, TMK"nun 713/2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “...ölmüş..." sözcüğü, Anayasa Mahkemesi’nin 17.03.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasa"nın 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği" açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48
Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralım kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK"nun 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nce yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise. o tarihe kadar zilyet lehine mülkiyeti kazanma koşullan tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir.
1- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava konusu 30 (133 ada 10) parsel ile 129 (135 ada 2) parsel sayılı taşınmazlar 05.11.1962 ve 17.12.1964 tarihlerinde hükmen...mirasçıları adına tescil edilmiştir. Diğer bir anlatımla;...mirasçıları denilmek suretiyle yapılan tescil mirasçılar adına yapılmış olup elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidirler. Elbirliği mülkiyetinde, mirasçıların tereke mallan üzerinde belli payları olmayıp haklan taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre taşınmazların herhangi bir taksime konu edilmediği ve paylı mülkiyete dönüştürülmediği anlaşılmaktadır. Şu halde; dava tarihinde...mirasçıları halen sağ olup, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu anlaşıldığına göre tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirdiğinden söz edilemez. Böyle bir mülkiyet türünde bir mirasçının sağ kalması yeterli olup, TMK"nun 713/2. fıkrası uyarınca taşınmazın edinilmesine engel oluşturur.
Bu bakımdan, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek 30 (133 ada 10) parsel ile 129 (135 ada 2) parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar...mirasçıları ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosya kapsamından, Dairemizin 02.12.2013 tarihli bozma kararından sonra, ...Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü"nün 9.12.2014 tarihli cevabi yazısı ile dosya arasına alman tapu kayıtlarına göre dava konusu 45 (130 ada 38), 206 (106 ada 9), 209 (106 ada 7) parsel sayılı taşınmazların sırasıyla 05.11.1962 ve 27.12.1969 tarihlerinde .... adına hükmen tescildikleri görülmüştür. Hal böyle olunca, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, davaya konu 45 (130 ada 38), 206 (106 ada 9), 209 (106 ada 7) parsel sayılı taşınmazlar yönünden TMK"nun 713/2. maddesindeki kazanma süresi ve koşutları davacılar yararına gerçekleştiğine. Mahkemece mevcut deliller takdir edilerek bahsi geçen taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bîr isabetsizlik bulunmadığına göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalılar...mirasçıları ... ve arkadaşları vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.