8. Hukuk Dairesi 2017/11622 E. , 2017/9822 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, ortak muristen intikal eden taşınmazların taraflar arasında taksim edildiğini ve dava konusu 1848 parsel sayılı taşınmazın vekil edenine isabet ettiğini, ancak davalı ... tarafından vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle adına tescil edildiğini açıklayarak, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının edimlerini yerine getirmediği, taksim sözleşmesinin geçersiz olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuş, dahili davalı ..., taraflar arasında şifahi taksim sözleşmesi yapıldığını, davacının sözleşme gereği 80.000 TL ödemesi halinde taşınmazdaki hissesinin devri hususunu kabul ettiğini açıklamıştır.
Mahkemece, önceki hükümde davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 10.02.2015 tarih 2014/14044 Esas, 2015/3638 Karar sayılı ilamı ile, "....Davacı vekili, ortak muristen kalan taşınmazların taksim edildiğini, 1848 parselin devredilmesi konusunda şifahi olarak anlaştıklarını, pay bedelinin ödendiğini bildirmiş ise de yazılı bir belge ibraz etmemiştir. Kanunda yazılı şekil ispat şekli olmayıp geçerlilik şartı olduğundan mirasçılar arasında geçerli bir taksimin varlığından söz edilemez. O halde, davalı ..."ın davayı açıkça kabulü de söz konusu olmadığından mahkemece davanın tapu iptali ve tescil yönünden reddine, bedele ilişkin talepler yönünden değerlendirme yapılarak elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi.." gereğine işaret edilmek üzere bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamı sonrası yapılan yargılama neticesinde, Mahkemenin önceki hükmü olan 2010/632 E., 2014/70 K. sayılı kararında direnilmesine, davanın kabulü ile, 1848 parsel sayılı taşınmazda ... adına olan tapu kaydının iptaline davacı adına tesciline, 12.550,00-TL asıl alacağın dava tarihinden 11/02/2014 (önceki karar tarihi) tarihine kadar, bu alacağın yasal faizi 3.524,65-TL ile birlikte toplam 16.074.65-TL"nin davalı ..."ya, 80.000,00-TL"nin dahili davalı ..."e 01/10/2013 tarihinde mahkeme veznesine yatırılan bedelden karar kesinleştiğinde ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere: direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi 1086 sayılı HUMK. m.429).
Eş söyleyişle; mahkemenin ilk kararının gerekçesinde dayandığı maddi olgunun dışında yeni bir delile, yeni bir maddi olguya dayanması ve gerekçesini de bu yeni maddi olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, usulünce verilmiş bir direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda; yerel mahkemece, ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de; bozmaya konu önceki kararın gerekçeleri yanında, Dairenin bozma ilamından sonra tapu müdürlüğünden tarafların ortak murisinden intikal eden ve taksime konu olduğu iddia edilen taşınmazların tapu kaydı getirtilerek toplanan bu delil de hükme gerekçe yapılarak karar verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu karar gerçekte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ve 429/3. maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp, dosya arasına alınan tapu kayıtlarına diğer bir ifade ile yeni delile dayalı yeni bir hüküm niteliğindedir.
Yapılan açıklamalardan sonra davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
TMK.nun 676/1-3. maddesi hükmüne göre; tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Sözleşmenin yazılı olmasına ilişkin şart, bir geçerlilik şartıdır. Somut uyuşmazlıkta, taraflar şifahi olarak taksim sözleşmesi yaptıklarını açıklamışlardır. O halde, taraflar arasında geçerli olarak yapılmış bir taksim sözleşmesinden bahsetmek mümkün değildir. Ne var ki, başlangıçta geçersiz olan ve usulüne uygun olarak düzenlenmeyen taksim sözleşmesinin iyi niyetle taraflarca yerine getirilmesi halinde başlangıçta geçersiz olan sözleşmeyi geçerli hale getirir. Geçerli hale gelen taksim sözleşmesi uyarınca edinimini yerine getirmeyen tarafın, TMK.2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eden tutum içinde olduğunun kabulü gerekir. Dairenin bozma ilamından sonra Mahkemece dosya arasına getirtilen kayıtlardan da anlaşılacağı üzere, taraflar dava konusu taşınmaz dışında ortak muristen intikal eden taşınmazlar hakkında tapu müdürlüğü önünde gerekli intikal ve devir işlemlerini gerçekleştirerek şifahi taksim sözleşmesinin gereklerini yerine getirmişlerdir. Öyleyse, mirasçılardan davalı ..."nın sözleşmenin geçerli olmadığı iddiasının TMK. 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceği açıktır.
SONUÇ:Hal böyle olunca, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 31,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 04.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.