23. Hukuk Dairesi 2015/9160 E. , 2017/1566 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ... ile davalı ... ve vekili avukat ..."un gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin de hissedarı bulunduğu arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici... Grp. Emlk. İnş...Ltd. Şti. arasında 12.9.2012 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkili ile yüklenici şirketin kurucusu ve ortağı olan davalı ... arasında imzalanan 10.09.2012 tarihli sözleşmede 27, 28 ve 18 numaralı dairelerin müvekkiline verileceğinin, bunun karşılığında müvekkilince, anahtar tesliminde davalıya 90.000,00 TL ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, bu bedelin teminatını teşkil etmek üzere, davalıya vade tarihi yazılmaksızın bir bono keşide edilerek teslim edildiğini, davalının, inşaatı bitirmeden ve henüz anahtar teslimi gerçekleşmeden, söz konusu bonoyu vade tarihi yazarak T. ... A.Ş.’ye verdiğini, bankanın bu bonoya dayalı olarak müvekkilinden talepte bulunduğunu, karşı edimini yerine getirmeyen davalının alacak talebinde bulunamayacağını, alacağının henüz muaccel hale gelmediğini ileri sürerek, bononun iptali ile müvekkilinin, davalıya borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 10.09.2012 tarihli protokolde bono bedelinin anahtar tesliminin gerçekleşmesi halinde ödeneceğinin yazılı bulunduğu, inşaatın yapı kullanım ruhsatının henüz alınmadığı, bu haliyle, bonoya dayalı alacağın muaccel hale gelmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu senede ilişkin alacağın dava tarihi itibari ile muaccel olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı taraf dava dilekçesinde, henüz muaccel olmayan alacağın teminatı olmak üzere keşide ederek davalıya teslim ettiği bono nedeniyle, borçlu bulunmadığının tespiti ile bononun iptalini ve kendisine iadesini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu bononun taraflar arasındaki 10.09.2012 tarihli protokole dayalı olarak tanzim edildiği ve alacağının teminatı olmak üzere davalıya verildiği, anılan protokol hükümleri dikkate alınarak, davanın kabulü ile davalının alacağının henüz muaccel olmadığının tespitine karar verilmiş ise de, az yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu talep, borçlu bulunulmadığının tespiti ile bononun iptali ve iadesi istemlerine ilişkindir. Bu nedenle, mahkemece, HMK"nın 26. maddesine aykırı olarak, talep sonucundan başka bir şeye karar verilmiş olması doğru görülmediği gibi, davacı tarafın, henüz muaccel olmamakla birlikte dava konusu bono nedeniyle borçlu bulunduğu tespit edildiğinden, talep içeriğine göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.