8. Hukuk Dairesi 2017/13255 E. , 2017/9893 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen 117 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştr.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde taşınmazın mahkeme kararı ile 13.11.2013 tarihinde davalı adına tapuya kayıt ve tescil edildiği, edinilmiş mallara katılma rejimi sonrasında davalı tarafından edinilmiş mal olduğu ve edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden(TMK 229.m) ve denkleştirmeden(TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının(TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin(TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır(TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir(TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olayda eşler, 09.10.1996 tarihinde evlenmiş, 21.01.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m).
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; her ne kadar 117 ada 24 parsel sayılı taşınmaz mahkeme kararı ile satış (şufa gibi) yoluyla 13.11.2013 tarihinde davalı eş adına tescil edilmişse de, eksikten getirtilen tedavüllü tapu kayıtları ile resmi senetlerin incelenmesi neticesinde; 117 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin 09.02.1993 tarihinde kadastro yoluyla davalı eş adına tescil edildiği, tasfiyeye konu diğer 1/2 hissesinin, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 03.09.2004 tarihinde davalı eş tarafından diğer hissedar olan kızkardeşinden satın alındığı ve 1/2 kadim hissesi ile tevhit edilerek taşınmazın tam mülkiyet şeklinde davalı eş adına tescil edildiği, sonra 12.10.2010 tarihinde satış yoluyla.... adına, daha sonra 12.11.2010 tarihinde satış yoluyla davacı eş .... adına tescil edildiği, davalı eş tarafından 03.12.2010 tarihinde davacı eş aleyhine hile sebebiyle tapu iptal tescil davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde ...5.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 23.10.2012 tarih, 2010/651 esas-2012/707 karar sayılı kararı ile, davanın kabulüne, dava konusu 117 ada 24 nolu parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği ve kararın 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar 117 ada 24 parsel en son mahkeme kararı ile satış (şufa gibi) yoluyla 13.11.2013 tarihinde davalı eş adına tescil edilmişse de; mahkemece, sonradan verilen tapu iptal ve tescile ilişkin karar yenilik doğurucu(inşai) nitelikte olmayıp, önceden doğmuş mülkiyet hakkının belirlenmesi niteliğinde olduğundan ve taşınmazın tasfiyeye konu 1/2 hissesi davalı eş tarafından 03.09.2004 tarihinde satış yoluyla edinildiğinden mülkiyetin bu tarihte kazanıldığı kabul edilmelidir. Bu nedenle mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak yukarıda belirtilen ilke ve esaslara göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.