17. Hukuk Dairesi 2016/3452 E. , 2019/5680 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili; müteveffa ... Şube Müdürlüğü"nden kredi aldığını, kredi döneminde banka tarafından acenteliğini yaptığı SBN Sigorta A.Ş. tarafından her yıl düzenli olarak 3 yıl art arda sigorta poliçesi düzenlendiğini, ... "in kredi bocu devam etmekte iken 23.01.2013 tarihinde vefat etmesiyle davacıların vefat ve başka tazminat haklarının ödenmesi talebinin reddedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nın vefattan doğan her bir poliçeden dolayı ayrı ayrı tazminatların davalıdan ödemeden kaçındığı 20.03.2013 tarihinden işleyen reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili; 13/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 48.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davacıların murisi ... ile poliçe akdedildiği sırada rahatsızlığını gizlediğini, sigortalının vefat etmesiyle poliçe akdinden önce kalp rahatsızlığının olduğunun anlaşıldığından davalı şirketin tazminat sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın ... nolu poliçe yönünden kabulü ile 48.000,00 TL"nin 20/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsili ile davacılara ödenmesine, diğer poliçeler yönünden ferdi kaza ve sakatlık teminatı olarak verildiğinin anlaşıldığı ve sigortalının eceli ile öldüğü tespit edildiğinden, ayrıca poliçelerin vade tarihlerinin ölüm tarihini kapsamaması nedeniyle bu poliçeler yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, hayat sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı ile müteveffa arasında bulunan ve çeşitli tarihlerde imzalanan poliçelerle uzun yıllardır süren sigortalılık ilişkisi bulunduğunu, poliçe teminatı kapsamındaki riziko gerçekleşmesine rağmen davalının ödeme yapmaktan imtina ettiğini, sigorta teminatına ilişkin şartlar konusunda davalı sigortacı tarafından yasa ve yönetmeliklere uygun şekilde bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, mütevveffanın sigorta sözleşmesi yapılmadan önce kalp ile ilgili ameliyat olduğunu, ancak dosya arasında bulunan sağlık beyan formunun matbu olarak düzenlendiği ve Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesine aykırı olarak imza karşılığı bilgilendirme formu verilmediği ve mütevvanın kötüniyetli olarak kalp hastalığını gizlemediğinin kabulüyle, davacı talebini ... nolu poliçe yönünden kabul etmiştir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Yargılama sırasında alınan 21.09.2015 tarihli raporda, sigortalı murisin ölüm sebebinin kalp hastalığı ile ilgili olduğu ve bu hastalıkla ilgili teşhisin poliçe tanziminden önce konulduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, davalı ... tarafından düzenlenmiş davacılar murisinin imzasının yer aldığı poliçede murise kalp rahatsızlığı dahil belirtilen hastalık ve rahatsızlıklarının olup olmadığının açıkça sorulduğu, sigortalı murisin bu soruya cevabının poliçede "HAYIR" olarak yazıldığı ve kalp hastalığını bildirmediği, yine davalı ... tarafından düzenlenmiş bilgilendirme formunda beyan yükümlüğü ile ilgili açıklamalar yer almakla birlikte davacılar murisinin bu formda da imzasının yer aldığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu sebeplerle, mahkemenin davayı kabul gerekçesi yerinde değildir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; sigorta sözleşmelerinin karşılıklı iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmeler olduğu; güven ve iyiniyet ilkesi ile yasal düzenlemeler (TTK 1435) gereği, sigorta yaptıranın önemli tüm hususları poliçenin tanzimi sırasında sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu; davacılar murisi sigortalının poliçe tanziminden önce teşhisi konulmuş kalp rahatsızlığını sigortacıya bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususları dikkate alınmak suretiyle, bu
durumun yaptırımını düzenleyen TTK"nun 1439/2. maddesine göre değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; aşağıda dökümü yazılı 775,60 TL fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.