8. Hukuk Dairesi 2015/8286 E. , 2017/10104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili, İİK 88"e göre kıymetli evrakın muhafaza altına alınabilmesi için haciz iradesinin açıkça ortaya konulması gerektiğini, haciz gerçekleşmeden 3. kişinin alacaklısı olduğu vade tarihi geçmiş senetlerin icra memuru tarafından dosyaya alındığını, bu senetlerin davacı 3. kişinin şahsi senetleri olup borcu ödediği için teslim aldığını, icra müdürünün borca yeter miktarda haciz yapıldığını tutanağa geçmediği gibi istihkak iddiasına rağmen prosedürü işletmediğini belirterek şikayetin ve istihkak iddasının kabulü ile haciz işleminin iptali ile senedin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 21/04/2014 tarihinde yapılan hacizde borçlu şirket ile ilgisi olmayan alacaklının ..., borçlunun .... olduğu vadesi geçmiş senetlerin icra dosyasına alındığı, borçluya ait senet de olmaması nedeniyle davanın kabulüne ... 3. İcra Müdürlüğü"nün 2014/1552 talimat sayılı dosyasında 21/04/2014 tarihinde yapılan hacizde lehtarı ... olan beş adet senedin davacıya iadesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı alacaklı vekili temyiz etmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 33. maddesi uyarınca, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. 04.06.1958 tarih, 1958/16-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda da kabul edildiği gibi, taraflarca ileri sürülen iddia ve maddi olayların hukuki tavsifini yapmak mahkemeye ait olup, hakim olaya uyan ilgili yasa maddelerini re’sen gözetmek, bulmak ve uygulamak zorundadır. Eş anlatımla, olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi mahkeme hakimine aittir. Bu ilke ışığında, dava dilekçesindeki anlatım, talep sonucu, davacının sıfatı ve icra takip dosyasında taraf olmadığı hususları da dikkate alındığında uyuşmazlığın, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü istihkak iddiasına ilişkin olduğunun kabulü gerekir.
2-Yargıtay’ın ve Dairemiz"in istikrar kazanan uygulamasına göre; borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Ne var ki, somut olayda yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenememiştir. Bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından bir karar verilmesi gerekir.
3-Ayrıca, davalı alacaklı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuştur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu kesin olmayan yetki itirazının, bir ilk itiraz (HMK m. 116/1-a) olduğunu, ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesi ve karara bağlanması gerektiğini (HMK m. 117/3) düzenlemiştir. Ön sorunun incelenme yöntemi Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164. maddesinde gösterilmiştir. Davalının yetki itirazı mahkemece incelenmeden davanın esası hakkında karar verilmiştir. Bu nedenle, mahkemece yetki itirazının Hukuk Muhakameleri Kanununun 164. maddesinde gösterilen şekilde incelenmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterildiği takdirde toplanarak; gerçekleşecek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davalının yetki itirazı hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.
4-Bu durumda, yukarıdaki bentlerde anlatılan ilke ve kabullere göre Mahkemece yapılacak iş, borçlu da davaya dahil edilerek, takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak tarafların yetki itirazı konusundaki tüm delilleri toplanarak, yetki itirazının çözümlenmesi, yetkili olunduğu kanaatine varılması halinde çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Anılan bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5-Bozma sebep ve şekline göre, davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 06.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.