
Esas No: 2014/2379
Karar No: 2014/3286
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/2379 Esas 2014/3286 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2012/1811-2013/1205
Davacı vekili, iş sözleşmesinin feshinin haklı ve geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalılar vekililleri, davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflar ve dahili davalı avukatlarınca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve işverenin yaptığı feshin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Her iki davalının faaliyet ve uzmanlık alanının farklı olması karşısında davalılar arasındaki ilişkide muvazaadan söz etmek mümkün değildir.
Davacının iş sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II. maddesine göre haklı sebeple sona erdirilmiştir. Haklı sebeple yapılan fesihlerde savunma alınma zorunluluğu yoktur.
İşverence, davacı hakkında izinsiz mola kullandığı, polemik içerikli görüşme gerçekleştirdiği, sisteme geç girerek ve sistemden erken çıkış yaparak vardiya uyumsuzluğuna sebep olduğu, sık sık rapor alarak operasyon akışını olumsuz etkilediği ve çalışma verimsizliğine sebep olduğu gerekçeleri ile birden çok kez tutanak tutulmuş, bu tutanaklar neticesinde davacı uyarılmış, ancak tebliğ edilen bir kısım uyarılara ilişkin imzadan imtina ettiğine dair tutanaklarda şerhe yer verilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut dahili davalı işveren tarafından feshe gerekçe yapılan davacı hakkındaki tutanakların ve disiplin kurulu uyarı cezalarının sayısı ve içeriği dikkate alındığında davacının eylemlerinin işveren yönünden haklı sebep boyutuna ulaşmamış ise de,
sözleşmenin geçerli sebeple feshedildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece yukarıdaki sebepler gözetilmeden davanın reddi yerine kabulü hatalı olup 4857 sayılı Kanun"un 20/3. maddesi uyarınca mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı T.. A.."nin yaptığı 30,00 TL yargılama gideri ile dahili davalı A.. A.."nin yaptığı 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Davalılar vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın onanması gerekir görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. 20.02.2014