11. Ceza Dairesi 2017/2550 E. , 2019/2475 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nin 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 14.04.2009 tarihli ve 214/98 sayılı kararında da açıklandığı üzere; hüküm ve kararlarda yasa yolu bildiriminin yasa yolu, mercii, şekli ve süresini de kapsayacak şekilde açıkça anlaşılabilir ve her türlü yanıltıcı ifadeden uzak biçimde belirtilmesi zorunlu olup, sanık hakkında hükmedilen hapis cezalarına mahkûmiyete ilişkin hükümler temyiz yasa yoluna tabi olmasına karşın, hüküm fıkrasında başvurulacak yasa yolu, “...müştekinin yokluğunda verilen karara karşı huzurda olan sanık bakımından kararın tefhiminden yokluğunda karar verilen müşteki bakımından ise tebliğden itibaren 7 gün içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile yahut bu yöndeki sözlü beyanını zabıt katibi tarafından tutanağa geçirilmesi suretiyle SİLİVRİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ nezdinde İTİRAZ kanun yolu açık olmak üzere “ şeklinde belirtildiği gibi; hükmün açıklandığı tarihte sanığın başka suçtan dolayı hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunması nedeniyle; mahkemece hüküm fıkrasına, 5271 sayılı CMK‘nin 263/1. maddesi gereğince cezaevinde bulunan hükümlünün tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabileceğinin de yazılması gerektiği halde, bu hususun hüküm fıkrasına yazılmamış olması karşısında sanığın temyiz süresinin hükmün tefhim tarihi olan 20.11.2013 tarihinde başlamayacağı, sanığın öğrenme üzerine 11.03.2014 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla, Mahkemenin temyiz isteminin süre yönünden reddine ilişkin 17.03.2014 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
I-Sanık hakkında “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, temel cezayı teşdit gerekçesi ile cezayı azaltan nedenin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II-Sanık hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34/1, 230, 232 ve 289. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay"ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden, Anayasa ve 5271 sayılı Kanun"un amir hükümlerine aykırı şekilde; 5271 sayılı CMK’nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, Çatalca Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 18.07.2013 tarihli 2012/1591 Soruşturma ve 2013/719 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında ... ve ...plaka sayılı araçlara yönelik resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı ve gerekçeli kararda bu husustan bahsedildiği halde, “Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe“ başlıklı bölümün son kısmında iddianame konusu yapılmayan ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun konusunu oluşturan... plaka sayılı aracın şasi bilgilerini değiştirmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinden bahisle sanığın cezalandırılmasına karar verilerek hükmün karıştırılması,
2-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle; suça konu araçların motor ve şasi numaralarında yapılan sahteciliğin aldatıcılık niteliğini taşıyıp taşımadığının bir bilirkişi katılımı ile yapılacak keşif sonucunda özellikleri tutanağa yazılarak belirlenmesi ve gerekçeli kararda tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.