
Esas No: 2015/1759
Karar No: 2021/4127
Karar Tarihi: 02.12.2021
Danıştay 13. Daire 2015/1759 Esas 2021/4127 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/1759
Karar No : 2021/4127
DAVACI : … Enerji Arama ve Üretim A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1. … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
2. … İletim A.Ş. (…) Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
3. … İşletme A.Ş. (…)
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
TEİAŞ Genel Müdürlüğü Elektrik Piyasaları İşletme Dairesi Başkanlığı Uzlaştırma Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi ile söz konusu işlemin dayanağı Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 17. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Yönetmelik kuralının Anayasa'nın 38. maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine aykırı olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na dengeleme ve uzlaştırma işlemlerinde ceza tesis etme yetkisi verilmediği, geçici kabulden sonra sisteme enerji verilmesinde herhangi bir sakınca olmamasına rağmen, üretim tesislerinin kayıt işlemlerinin tamamlandığı ana kadar sisteme verecekleri enerjinin uzlaştırma hesaplarında dikkate alınmamasına ilişkin dava konusu düzenlemenin 4628 sayılı Kanun'un amacına aykırılık teşkil ettiği, zira belirtilen süre içerisinde sisteme verilen enerjinin uzlaştırmaya dâhil edilmemesinin, bu dönemde herhangi bir kâr elde etmeyecek olan üretim tesislerinin atıl kalmasına neden olacağı, piyasa işletmecisi nezdinde yaptırılması gereken kaydın tamamlanmasının prosedürel bir işlem olduğu, bu işlemin yapılmamasının yaptırımı olarak sisteme verilen enerji bedelinin ödenmemesinin hukuk devleti ile suç ve cezada orantılılık ilkelerinin ihlâli niteliğinde olduğu, tesisin sayaç kaydının ve uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimlerine (UEVÇB) ilişkin kayıt işlemlerinin yapıldığı, geçici kabul işlemleri ile birlikte kaydı yapılan sayaçlar okunarak sisteme verilen ve sistemden çekilen enerji miktarının ölçülüp değerlendirmeye alınabileceği ileri sürülmüştür.
DAVALILARIN SAVUNMALARI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süre aşımı ve husumet yönlerinden reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak ise, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, dava konusu Yönetmelik kuralının belirli bir şekilde davranmayı emredici ya da belirli bir davranışın yapılmasını yasaklayıcı nitelik taşıyan yükümlendirici bir düzenleme olmadığı, aksine belirtilen şartları sağlayan kişilere bazı hak ve yetkiler sağlayan yararlandırıcı nitelikte olduğu, yararlandırıcı bir kuralda öngörülen hak ve yetkiye sahip olabilmek için, o hükümde belirtilen şartların karşılanması gerektiği, dolayısıyla bu tip yararlandırıcı hükümlere uymamanın sonucunun, ilgili hak ve yetkiden mahrumiyetten ibaret olduğu, idarî yaptırımların ise ancak yükümlendirici nitelikteki kuralların ihlâli hâlinde ortaya çıktığı, UEVÇB'nin kaydı için üretim tesisine ait geçici kabul tutanağının TEİAŞ'a sunulması gerektiği, geçici kabulü yapılmış bir tesisin dengeleme ve uzlaştırma uygulamalarına katılabilmesi için, bu tesisin UEVÇB'nin kaydının zorunlu olduğu, oysa davacı şirketin kendi tüzel kişilik kaydını dâhi yaptırmadığı savunulmuştur.
TEİAŞ Genel Müdürlüğü tarafından, piyasa işletmecisi nezdinde kayıt sürecinin elektronik ortamda Piyasa Yönetim Sistemine (PYS) yapılan ilk kayıt başvurusu ile başladığı, bu başvurunun onaylanabilmesi için Yönetmeliğin 26. maddesinde belirtilen tüm evrakların eş zamanlı olarak Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezine (PMUM) teslim edilmesi gerektiği, PMUM'un teslim edilen bu evrakları inceleyerek tüzel kişilik kaydına ilişkin herhangi bir eksiklik olmadığını tespit ettikten sonra elektronik ortamda yapılan başvuruyu onaylayarak kayıt sürecinin tamamlandığı, PYS üzerinden kayıt sürecini başlatmanın, kayıtların tamamlandığı anlamı taşımadığı, davacı şirkete ait tesisin sayaçlarının kayıt altına alınması işleminin 17/10/2014 tarihli evrakların PMUM'a ibraz edilmesi sonrasında gerçekleştiği, anılan tarihten önce tesisin UEVÇB'ye ait hiçbir belgesi PMUM'a ulaşmadığı için sayaçların kayıt altına alınmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI … 'UN DÜŞÜNCESİ : Dava; davacı şirket tarafından, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü Elektrik Piyasaları İşletme Dairesi Başkanlığı Uzlaştırma Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi ile anılan işlemin dayanağı olan 14/04/2009 tarih ve 27200 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 3. fıkrasında yer bulan (a) bendinin iptali istemi ile açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 38. maddesinde, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(Ek: 03/10/2001-4709/15 md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez. Ceza sorumluluğu şahsidir.
(Ek: 03/10/2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
(Ek: 03/10/2001-4709/15 md.; Mülga: 07/05/2004-5170/5 md.)
(Değişik onuncu fıkra: 07/05/2004-5170/5 md.) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(Değişik son fıkra: 07/05/2004-5170/5 md.) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez." hükmü;
14/04/2009 tarih ve 27200 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 1. maddesinde de, bu Yönetmeliğin amacının; aktif elektrik enerjisi arz ve talebinin dengelenmesine ve uzlaştırmanın gerçekleştirilmesine ilişkin usul ve esaslarını belirlemek olduğu; 2. maddesinde de, dengeleme mekanizmasının ve uzlaştırmanın taraflarının görev, yetki ve sorumlulukları ile aktif elektrik enerjisi arz ve talebinin dengelenmesine ve lisans sahibi tüzel kişilerin dengeleme mekanizması ve uzlaştırmaya katılımları sonucu oluşan alacak ve borçlarının mali açıdan uzlaştırılmasına ilişkin usul ve esasları kapsadığı; davaya konu edilen 17. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, "Bakanlık tarafından geçici kabulü yapılmış bir üretim tesisine ilişkin kayıt işlemlerinin tamamlanmamış olması hâlinde, söz konusu üretim tesisinin iletim veya dağıtım sistemine verdiği elektrik enerjisi uzlaştırma hesaplamalarında dikkate alınmaz. İletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi miktarına ilişkin olarak Piyasa İşletmecisi tarafından herhangi bir tahakkuk ve ödeme yapılmaz. Bu üretim tesisinin iletim veya dağıtım sisteminden çektiği elektrik enerjisi miktarı, usulsüz elektrik enerjisi tüketimine ilişkin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirilir." hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Yönetmelik hükmüne göre, geçici kabulün yapılması fakat kayıt işlemlerinin tamamlanmamış olması durumunda, elektriğin satış bedelinin ödenmeyeceği, diğer değişle uzlaşma hesaplarında dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere, davalı idare tarafından, kayıt işlemlerinin tamamlanmamış olması hâli, bir idarî yaptırıma bağlanmıştır. Bu idarî yaptırımda ceza özelliğinin ağır bastığı görülmektedir. Bu ceza da, sisteme verilen elektrik enerjisi bedeli olmaktadır.
Davaya konu edilen Yönetmelik hükmü, yukarıda belirtilen ve Anayasa'nın 38. maddesinde ifadesini bulan "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesine aykırıdır.
İdarelerin doğrudan doğruya bir işlemi ile uyguladığı yaptırımlarla verdiği cezalar, ancak kanunların açıkça verdiği yetkiye dayanılarak idare hukukunun kendine özgü yöntemleriyle uygulanırsa idarî yaptırım niteliğine kavuşmaktadır.
İdarî yaptırımlar cezaî nitelik taşıdıklarından, bu yetkinin kanunlarla düzenlenen alanlarda, yine kanunlarla belirlenen şartlarda kullanılması gereklidir.
İdarenin yasal belirleme ve dayanak olmadan herhangi bir davranışın yaptırım gerektirdiğini takdir ederek kendi düzenleme yetkisi çerçevesinde kural koyması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Bu açıdan tıpkı cezaî yaptırımlar gibi idarî yaptırımlar da kişi hak ve özgürlüklerine ilişkin olduğundan, herhangi bir kanuni düzenlemesi bulunmayan durumlara karşı cezaî yaptırım uygulamasının kabul edilemeyeceği açıktır.
Bu nedenle, 14/04/2009 tarih ve 27200 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 3. fıkrasında yer bulan (a) bendinin, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği görülmüştür.
Diğer taraftan, hukuka aykırılığı yukarıda açıklanmış bulunan dava konusu Yönetmelik hükmünü dayanak olarak almış olan, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü Elektrik Piyasaları İşletme Dairesi Başkanlığı Uzlaştırma Müdürlüğü'nün 12/02/2015 tarih ve 69065195-301.99-15306 sayılı işlemi de hukukî dayanaktan yoksun görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü Elektrik Piyasaları İşletme Dairesi Başkanlığı Uzlaştırma Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi ile anılan işlemin dayanağı olan 14/04/2009 tarih ve 27200 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 3. fıkrasında yer bulan (a) bendinin iptali gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı şirkete, Manisa ili, Alaşehir ilçesinde kurmayı planladığı 24 MW gücündeki jeotermal enerjiye dayalı projesi için … tarih ve … sayılı üretim lisansı verilmiştir.
Şirket tarafından, elektronik ortamda tüzel kişi kayıt bilgileri PYS'ye girilerek 12/09/2014 tarihinde kayıt süreci başlatılmıştır.
Tesise ait 24 MW gücündeki Pentan Türbini-Generatör grubu, 2*2500 kVA, 1*1600 kVA, iç ihtiyaç trafoları, 1*2500 kVA reenjeksiyon trafosu, kuyuları besleyen trafolar 1*400 kVA, 3*160 kVA, kuyuları besleyen 4*20 kVA dizel generatör, 1*400 kVA santral imdat dizel generatör ve bunlara bağlı OG hücreler ile yardımcı tesislerin 25/09/2014 tarihinde geçici kabulü yapılmıştır.
Geçici kabulün ardından, TEİAŞ 3. İletim Tesis İşletme Grup Müdürlüğü Ölçü Sistemleri Grup Başmühendisliği tarafından 26/09/2014 tarihinde ilk endeks tespit protokolü düzenlenmiştir.
Daha sonra, davacı şirketin 16/10/2014 tarihli yazısıyla, tüzel kişilik ve UEVÇB kaydı için gerekli belgeler TEİAŞ'a sunulmuş olup, Piyasa Katılım Anlaşması imzalanmak suretiyle şirketin PMUM kaydı 17/10/2014 tarihinde gerçekleşmiştir.
Davacı şirket tarafından, 26/09/2014-17/10/2014 tarihleri arasında sisteme verdiği 5.631,2 MWh enerji için KDV hariç 718.970,23-TL'nin mahsuplaşmasının yapılmadığından bahisle, söz konusu bedelin ödenmesi istemiyle 04/02/2015 tarihinde TEİAŞ'a başvuruda bulunulmuştur.
Bu başvuru, tesisin 17/10/2014 tarihi itibarıyla dengeleme ve uzlaştırma uygulamalarına dâhil edildiği, şirketin kendisinden kaynaklı gecikme nedeniyle oluşan üretim kaybına ilişkin olarak Yönetmeliğin ilgili hükümleri kapsamında yapılacak bir işlem olmadığı gerekçesiyle 12/02/2015 tarihinde reddedilmiştir.
Bunun üzerine, söz konusu işlem ile Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 17. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalılar tarafından, davanın süre aşımı ve husumet yönlerinden reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalıların usule yönelik itirazları geçerli görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.
ESAS YÖNÜNDEN:
İLGİLİ MEVZUAT:
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4. maddesinin ikinci fıkrasında, piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği; 5. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde, tüzel kişilerin lisans almanın yanı sıra faaliyet alanlarına göre mevzuatın gereklerini yerine getirmekle yükümlü olduğu; 8. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde, şebeke, dengeleme ve uzlaştırma ve yan hizmetler hakkındaki yönetmeliklerin uygulanmasını gözetmek, bu amaçla gerekli incelemeleri yapmak, sonuçları hakkında Kuruma rapor sunmak ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmenin TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında olduğu kurala bağlanmıştır.
Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 4. maddesinin birinci fıkrasının (pppp) bendinde, "Uzlaştırma: Dengeleme mekanizmasından ve/veya enerji dengesizliğinden doğan alacak ve borç miktarlarının hesaplanması ve ilgili alacak-borç bildirimlerinin hazırlanması işlemlerini (...) ifade eder.";
17. maddesinin birinci fıkrasında, "Piyasa katılımcılarının, bu Yönetmelik kapsamında belirtilen zaman sınırları içerisinde Piyasa İşletmecisine kayıt yaptırmaları zorunludur.";
24. maddesinin birinci fıkrasında, "Kayıt süreci kapsamında;
a) Piyasa katılımcılarının tüzel kişiliklerine,
b) Piyasa katılımcılarının kendi uzlaştırma hesaplarına kayıt ettirmek istedikleri uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimlerine, (...) ilişkin kayıt işlemleri gerçekleştirilir.";
Uygulama işleminin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükteki hâli olan 26. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Piyasa katılımcıları; tüzel kişiliklerine ait bilgileri onaylanmak üzere PYS'ye girdikten sonra;
a) (...)
b) Lisanslarının temsil ve ilzama yetkili kişi veya kişilerce şirket kaşesi üzerine imzalanmış suretini,
c) Tüzel kişilik kayıt formunu,
ç) Belgelerde imzası bulunan kişilerin yetki belgeleri ve imza sirkülerlerinin aslı ya da noter onaylı suretini,
d) Ticaret sicil gazetesi fotokopisini,
e) Merkezi uzlaştırma bankası-katılımcı anlaşması imzaladıklarına dair belgeyi,
bir ön yazı ile Piyasa İşletmecisine elden teslim ederek tüzel kişilik kaydı başvurusunda bulunur.";
26. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Piyasa katılımcılarının, onaylanmak üzere tüzel kişilik bilgilerini PYS’ye girmeleri zorunludur. PYS’de onaylanmak üzere tüzel kişilik bilgileri bulunmayan piyasa katılımcılarının kayıt müracaatları işleme konmaz ve bu durum ilgili piyasa katılımcısına yazılı olarak bildirilir. Kayıt süreci, piyasa katılımcılarının PYS’ye onaylanmak üzere tüzel kişilik bilgilerinin girilmesini müteakip başlar.";
27. maddesinin altıncı fıkrasında, "Piyasa katılımcıları, ancak tüzel kişilik kayıt işlemlerinin tamamlanmasından sonra, kayıt sürecinin diğer aşamalarına geçebilir. (...)";
Uygulama işleminin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükteki hâli olan 28. maddesinin birinci fıkrasında, "Piyasa katılımcıları, sorumlu oldukları uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimlerini Piyasa İşletmecisine kayıt ettirirken;
a) Kayıt edilecek uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimlerine ait ölçüm ve bağlantı noktalarını gösteren ve ilgili dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi ya da TEİAŞ tarafından onaylı tek hat şeması,
b) Bağlantı anlaşmasının birer kopyası,
c) Tüzel kişilik kaydı sırasında teslim edilmiş olanlar hariç olmak üzere, üretim tesislerine ait lisanslarının temsil ve ilzama yetkili kişi veya kişilerce şirket kaşesi üzerine imzalanmış sureti,
ç) Üretim tesislerine ait geçici kabul tutanağı,
d) 17. maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca oluşturulacak kategoriler için dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerce belirlenmiş uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimi konfigürasyonları,
e) Uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimi kayıt formu,
Piyasa İşletmecisine elden teslim edilir."; aynı maddenin altıncı fıkrasında,
"(...) Bakanlık tarafından geçici kabulü yapılmış bir üretim tesisinin veya üretim tesisinin ünite veya ünitelerinin Piyasa İşletmecisine uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimi kaydı yaptırmak üzere başvurmamış olması durumunda söz konusu üretim tesisinin dengeleme mekanizması ve uzlaştırma uygulamalarına katılması; Piyasa İşletmecisine uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimi kaydının yapılması ve söz konusu uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimi konfigürasyonu içerisinde yer alan sayaçların kayıt altına alınmasından sonra gerçekleşir." kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
DAVA KONUSU YÖNETMELİĞİN 17. MADDESİNİN ÜÇÜNCÜ FIKRASININ (A) BENDİNİN İNCELENMESİ:
Sözlük anlamı ile "düzenli hâle koymak, düzen vermek, tanzim ve tertip etmek" olarak tanımlanan "düzenleme", kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise; sürekli, soyut, nesnel, genel (kişilik dışı) durumları belirleyen ve gösteren norm olarak tanımlanmaktadır. (ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, 2017, İstanbul, s. 426)
İdare, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetki ile kural koyma (düzenleme yapma) yetkisine sahiptir. "Kural işlemler" (ya da diğer adıyla genel düzenleyici işlemler), üst hukuk kurallarına uygun olarak hukuk düzenine yeni kural getiren ya da mevcut bir kuralı değiştiren veya kaldıran tek yanlı idarî işlemlerdir. Düzenleme yetkisini kullanarak tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge gibi genel düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin sürekli, soyut, nesnel, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi, başka bir anlatımla, belirtilen nitelikte kurallar getirmiş olması gerekmekte olup, bu genel düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesi zorunludur.
Uygulama işleminin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükteki hâli olan Yönetmeliğin 17. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, piyasa katılımcılarının uzlaştırmaya esas veriş-çekiş birimlerine ilişkin kayıt işlemlerini tamamlamamaları hâlinde, (...) Bakanlık tarafından geçici kabulü yapılmış bir üretim tesisine ilişkin kayıt işlemlerinin tamamlanmamış olması hâlinde, söz konusu üretim tesisinin iletim veya dağıtım sistemine verdiği elektrik enerjisi uzlaştırma hesaplamalarında dikkate alınmayacağı, iletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi miktarına ilişkin olarak Piyasa İşletmecisi tarafından herhangi bir tahakkuk ve ödeme yapılmayacağı, bu üretim tesisinin iletim veya dağıtım sisteminden çektiği elektrik enerjisi miktarının, usulsüz elektrik enerjisi tüketimine ilişkin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirileceği kurala bağlanmıştır.
Davacı şirket tarafından, söz konusu düzenlemenin Anayasa'nın 38. maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine aykırı olduğu, idarî yaptırım niteliği taşıdığı ve 4628 sayılı Kanun'un amacına aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmüştür.
Yaptırım, hukuk kuralının öngördüğü emir veya yasağa aykırılık hâlinde uygulanan cezadır. İdarenin yaptırıma başvurması, kendi faaliyet alanıyla ilgili emir veya yasaklara uygun davranılmasını sağlama isteğinin bir sonucudur. İdarenin bu suretle yaptırıma başvurması hâlinde de idarî ceza hukuku ortaya çıkmaktadır, çünkü buradaki yaptırım cezalandırmayı amaçlamaktadır. (GÖLCÜKLÜ Feyyaz, İdari Ceza Hukuku ve Anlamı; İdarenin Cezai Müeyyide Tatbiki, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 1963, s. 117)
Doktrinde idarî yaptırımların çeşitli tanımlarına yer verilmekle birlikte bu tanımların ortak özelliği, idarî yaptırımların idare tarafından ve idare hukuku kuralları çerçevesinde uygulanmasıdır. (ÖZAY İl Han, İdarî Yaptırımlar Kuramsal Bir Deneme, 1985, İstanbul, s. 36)
Anayasa Mahkemesi doktrindeki tanımlara benzer şekilde idarî yaptırımları, zaman içerisinde giderek artan seviyedeki toplumsal ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla kanunların verdiği yetkiye dayanarak yargı kararı olmaksızın idare hukuku kuralları uygulanmak suretiyle idare tarafından tesis edilen ceza ve tedbir şeklinde tanımlamaktadır. (AYM, E.2008/115, K.2011/86, T. 02/06/2011)
Danıştay da, idarî yaptırımları, cezalara kıyasla daha hafif nitelikte olmasından dolayı hukuksal yararı ihlâl eden fiil karşılığında uygulanan yaptırım olarak kabul etmektedir. (Danıştay 13. D, E.2015/435, K.2019/924, T. 26/03/2019)
İdarî yaptırımların sahip olduğu özellikler de diğer idarî işlemlerden farklı tanımlanmasına neden olmaktadır. İdarî yaptırımların caydırıcılığı, bu yaptırımları klasik anlamdaki diğer idarî işlemlerden ayırmaktadır. (ERDİNÇ Burcu, İdari Yaptırımların Kavramsal Çerçevesi ve Cezai Yaptırımlarla Karşılaştırılması, Ankara Barosu Dergisi, 2012, s. 251)
Yine, yaptırımın ağırlığı, idarî tedbir niteliğini aşarak ilgilinin ihlâl ettiği hukuksal yarara daha fazla değer atfedilmesinin sonucudur. Bu değer, mer’i mevzuatta ilgiliyi aynı fiili tekrar işlemekten alıkoymaya matuftur. (TAN Turgut, İdare Hukuku, 2016, Ankara, s. 405-406)
Diğer taraftan, yükümlendirici idarî işlem niteliğindeki idarî yaptırımlar, hukuksal korunma testi ölçütüyle diğer yükümlendirici idarî işlemlerden farklı olarak birtakım ayrıcalıklı hukukî güvenceye sahiptir. Savunma hakkının tanınması, lehe kanun ilkesinin uygulanması, yaptırım kararı verilirken ölçülülük ilkesinin dikkate alınması gibi hukukî güvenceler gerekmeksizin işlemin ilgilisi yönünden genel hukuksal koruma yeterli ise, bu işlem idarî yaptırım olarak değerlendirilemeyecektir. Özel mülkiyete konu bir taşınmazın uygulama imar planında kullanım fonksiyonunun okul olarak değiştirilmesi mülkiyet sahibi için yükümlendirici bir işlem olmakla birlikte, söz konusu işlem herhangi bir ihlâl karşılığında tesis edilmemesinden dolayı idarî yaptırım mahiyetinde nitelendirilemez. (ULUSOY Ali D., İdari Yaptırımlar, 2013, İstanbul, s. 35-36)
İdarî yaptırımlara ilişkin olarak yukarıdaki genel değerlendirmelerden sonra dava konusu kural incelendiğinde, dengeleme mekanizmasından ve/veya enerji dengesizliğinden doğan alacak ve borç miktarlarının hesaplanması ve ilgili alacak-borç bildirimlerinin hazırlanması işlemleri olarak tanımlanan uzlaştırmaya ilişkin hesaplamalarda, piyasa katılımcılarının kayıt işlemlerini tamamlaması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Eğer söz konusu kayıt işlemi tamamlanmazsa, geçici kabulü yapılan bir üretim tesisinin sisteme verdiği enerji için ödeme yapılmayacağı gibi, sistemden çektiği enerjinin de usulsüz enerji tüketimi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Burada vurgulanan husus, uzlaştırma hesaplamalarına katılabilmek için piyasa işletmecisi nezdinde kayıt zorunluluğunun bulunduğu ve bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde sisteme verilen enerjinin uzlaştırma hesaplamalarında dikkate alınmayacağıdır.
Piyasa katılımcıları için kayıt yükümlülüğü getiren dava konusu kural, idarȋ düzeni ihlȃl eden gerçekleşmiş bir fiile ilişkin olmayıp, uzlaştırma hesaplamalarında yer almak isteyen üretim tesislerinin sisteme giriş koşulu olarak düzenlenmiştir. İdarî yaptırımların cezalandırma, caydırıcı olma, özel hukukî güvencelere sahip olma gibi özellikleri bulunduğu dikkate alındığında, dava konusu kural bir idarî yaptırım türü olarak değerlendirilemez. Çünkü, idarenin ihlâl edilen hukuksal bir yararı karşılığında piyasa katılımcılarının uzlaştırma hesaplamalarında dikkate alınmaması söz konusu değildir. Bilâkis, dava konusu kuralda uzlaştırma hesaplamalarına katılabilmek için gerekli olan koşul belirtilerek piyasa katılımcılarının ancak bu koşulu yerine getirdiğinde hesaplamada yer alabileceği vurgulanmıştır.
Bu itibarla, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, piyasa katılımcılarının tamamlamaları gereken kayıt işlemlerinin uzlaştırma hesaplamalarında yer alabilmenin temel koşulu olarak öngörüldüğü ve bu koşulun öngörülmesinin 4628 ve 6446 sayılı Kanunların amaçlarına aykırılık teşkil etmediği anlaşıldığından, dava konusu Yönetmelik kuralında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
DAVA KONUSU UYGULAMA İŞLEMİNİN İNCELENMESİ:
Davacı şirketin 12/09/2014 tarihinde kayıt sürecini başlattığı, tesisin geçici kabulünün 25/09/2014 tarihinde yapıldığı, 26/09/2014 tarihinde ilk endeks tespit protokolü düzenlenerek sisteme enerji verildiği, tüzel kişilik ve UEVÇB kaydı için gerekli belgelerin 16/10/2014 tarihinde TEİAŞ'a sunulduğu, bunun üzerine Piyasa Katılım Anlaşması imzalanmak suretiyle 17/10/2014 tarihinde şirketin PMUM kaydının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket tarafından, piyasa işletmecisi nezdinde yaptırılması gereken kaydın tamamlanmasının prosedürel bir işlem olduğu, tesisin sayaç kaydının ve UEVÇB'ye ilişkin kayıt işlemlerinin yapıldığı, geçici kabul işlemleri ile birlikte kaydı yapılan sayaçlar okunarak sisteme verilen ve sistemden çekilen enerji miktarının ölçülüp değerlendirmeye alınabileceği ileri sürülmüştür.
Ancak, Yönetmelik gereğince tüzel kişilik ve UEVÇB kaydı için sunulması gereken belgelerin, kayıt sürecinin başladığı tarihten daha sonraki bir tarih olan 16/10/2014 tarihinde TEİAŞ'a sunulduğu, nitekim dava dilekçesinde de TEİAŞ'ın şifahi bildirimi üzerinde anılan belgelerin ibraz edildiğinin belirtildiği, belgelerin ibrazıyla birlikte 17/10/2014 tarihinde kayıt sürecinin tamamlandığı görülmektedir.
Şirkete ait tesisin geçici kabulünün yapılmasının, bu tesisin PMUM kapsamında uzlaştırma hesaplamalarında dikkate alınacağı anlamı taşımamaktadır. Zira, Yönetmeliğin 26. ve 28. maddeleri gereğince piyasa işletmecisine ibrazı gereken belgeler sunulmadığından dolayı şirketin tüzel kişilik ve UEVÇB kaydı yapılmamıştır. Kayıt sürecinin başlatılması ile kaydın tamamlanması birbirinden farklı hususlar olup, uzlaştırma hesaplamaları için açıkça piyasa işletmecisi nezdinde kaydın tamamlanmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Kaldı ki, Yönetmeliğin 28. maddesinin altıncı fıkrasında, geçici kabulü yapılan bir üretim tesisinin piyasa işletmecisine UEVÇB kaydı yaptırmak üzere başvurmamış olması durumunda, söz konusu üretim tesisinin dengeleme mekanizması ve uzlaştırma uygulamalarına katılmasının; piyasa işletmecisine UEVÇB kaydının yapılması ve anılan UEVÇB konfigürasyonu içerisinde yer alan sayaçların kayıt altına alınması koşullarına bağlandığı, davacı şirketin ise bu koşulları 17/10/2014 tarihinde sağladığı, dolayısıyla şirkete ait tesisin uzlaştırma hesaplamalarında ancak anılan tarih itibarıyla dikkate alınabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davacı şirketin tüzel kişilik ve UEVÇB kaydını 17/10/2014 tarihinde tamamladığı ve şirkete ait tesisin geçici kabulünün yapılmasının tek başına sisteme verilen enerjinin uzlaştırma hesaplamalarında dikkate alınması sonucunu doğurmayacağı anlaşıldığından, dava konusu uygulama işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … -TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … -TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 02/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.