15. Ceza Dairesi 2019/11344 E. , 2020/1725 K.
"İçtihat Metni"Resmî belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22/11/2018 tarihli ve 2018/53407 soruşturma, 2018/62019 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Antalya 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08/03/2019 tarihli ve 2019/411 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 07/10/2019 gün ve 94660652-105-07-9748-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/10/2019 gün ve 2019/98196 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin 29/06/2018 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle, şüphelinin kendisini ikna etmesi üzerine ... Tic. Ltd. Şti. isimli şirketi devralarak anılan şirketin yetkilisi ve müdürü olarak ilgili yerlere tescil işleminin yapıldığını, sonrasında şüphelinin kendisini şirkete çağırmadığını, şüphelinin anılan şirkete bağlı birden çok yerde şube açarak madenî yağ satışı faaliyetinde bulunduğunu, bu süreçte şüphelinin şirket adına düzenlenen birden çok çek ve faturada kendisinin imzasını taklit ederek sahte evrak tanzim etmek suretiyle hem kendisini hem de üçüncü kişileri dolandırdığını, şüphelinin söz konusu işlemleri nedeniyle kendisi hakkında da davalar açıldığını ve mağduriyet yaşadığını belirterek şikâyetçi olması üzerine, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca her hangi bir araştırma yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; öncelikle şüphelinin ve şikâyet dilekçesinde belirtilen ve/veya tespit edilecek tanıkların ifadelerinin alınması, şüpheli tarafından anılan şirket adına sahte olarak oluşturulduğu iddia edilen çek, fatura vs. belgelerin dosyaya temin edilerek sahte olup olmadıklarına ilişkin bilirkişi raporu aldırılması ve söz konusu iddialara ilişkin olarak şüpheli veya müşteki hakkında başkaca soruşturma veya kovuşturmalar varsa ilgili evrakın suretlerinin de dosyaya temin edilmesinden sonra yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müştekinin 29/06/2018 tarihli dilekçesinde; 2007 yılında şüpheli ile tanıştığını, kendisini bir şirkette yetkili ve müdür olmaya, düzenli maaş vereceğine ikna ettiğini, bu sebeple .... Ltd. Şti"yi adına devraldığını, ancak sonrasında şüphelinin maaş vermediğini ve şirket işleyişi ile ilgili bir bilgisi de olmadığı halde Vergi Usul Kanunu"na muhalefet, karşılıksız çek keşide etme gibi suçlardan hakkında soruşturma başlatıldığını davalar açıldığını, şüpheliye verdiği vekaletnamede şüphelinin yetkisi olmamasına rağmen sahte çekler ve naylon faturalar tanzim ettiğini, karşılıksız çek keşide etme ile ilgili dosyalardan imzanın şüpheliye ait olması nedeniyle beraat ettiğini, şüphelinin benzer şekilde 12 tane daha başkaları adına aldığı şirket üzerinden devleti ve müşterileri sahte çek ve faturalarla dolandırdığını ve hakkında benzer ihbarların olduğunu, bu kişilerinde tanık olarak dinlenmesi gerektiğini kendisini mağdur ettiğini belirttiği ve şikayetçi olduğu,
Müştekinin bir başkasından hisse devri suretiyle sahibi olduğu şirket işlemleri için 2007 yılında rızası dahilinde şüpheliye vekaletname verdiği ve şirket yetkisini devrettiği, müştekinin karşılıksız çek keşide etmek suçu neticesinde mağdur olduğu davalar ile ilgili ve ayrıca Vergi Usul Kanunu"na muhalefet suçu ile ilgili soruşturma dosyalarının bulunduğu, şüphelinin de aynı şirket ile ilgili müşterilere yönelik dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından hakkında yürütülen yargılama dosyalarının bulunduğu ve müştekinin her zaman katılma talep edebileceği, kendisinin cehaletinden faydalanıldığına dair beyanlarının ise genel nitelikte ve soyut olduğu nazara alındığında; kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve buna itirazen verilen mercinin ret kararlarında isabetsizlik bulunmadığından; Antalya 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08/03/2019 tarihli ve 2019/411 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 10/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.