
Esas No: 2015/10350
Karar No: 2017/1196
Karar Tarihi: 08.03.2017
Resmi belgede sahtecilik - dolandırıcılık - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/10350 Esas 2017/1196 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanığın, borçlusu olduğu senedi katılan ... adına sahte ciro yapmak suretiyle alınan fidanlar karşılığında müştekiye verdiğinin iddia ve kabul olunmasına rağmen sanığın savunmasında, suçlamayı kabul etmeyerek müşteki şirketten fidan alışverişi yaptığını, senedin bu borca karşılık verildiğini, senedi imzaladığında alacaklı hanesinin boş olduğunu, kendisinin sadece imza attığını, alınan fidanları da katılan ..."ya teslim ettiğini, hatta faturayı da katılanın adına düzenlettirdiğini, katılan ile aralarında fidan alış verişi hususunda anlaşma olduğunu, esasında senedin kendi borcuna karşılık verildiğini, katılanın alakası olmadığını, ancak müşteki şirket yetkelilerinin daha önce de benzer şekilde senedin üzerine faturadaki ismi yazarak icraya verdiklerini, sahte cironun müşteki şirket yetkilileri tarafından yazılarak icraya verildiğini, yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını ifade etmesi, sanığın fidanların katılana teslim edildiğine dair beyanının müşteki şirket yetkilileri tarafından da doğrulanması ve buna ilişkin faturanın dosyada bulunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, öncelikle sanığın savunması doğrultusunda suça konu bono üzerinde yer alan imza ve yazıların müşteki şirket yetkililerine veya sanıklara ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun belilenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Dolandırıclık suçu yönünden; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu borç doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı cihetle; dosyada mevcut fatura incelendiğinde suça konu senedin düzenlenmesine dayanak teşkil eden mal alımının 25.03.2011 tarihinde gerçekleştiği, senet tanzim tarihinin ise 23.06.2011 tarihi olduğu anlaşıldığından, suça konu bononun önceden doğmuş bir borç karşılığında verilip verilmediği hususu açığa kavuşturulduktan sonra, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
3- Kabul ve uygulamaya göre de;
a- Sanığın, alınan fidanları katılana verdiğini beyan etmesi ve faturanın katılan ... adına düzenlenmesi karşısında, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulurken TCK"nın 211. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
b- 5237 sayılı TCK"nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yeralan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi ve T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.