4. Ceza Dairesi 2016/18102 E. , 2016/15149 K.
"İçtihat Metni"Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29/02/2016 tarihli ve 2015/105783 soruşturma, 2016/20830 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/04/2016 tarihli ve 2016/2015 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2016 gün ve 388563 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müştekinin şüphelilerin kendisine tehdit ve hakaretlerde bulunduğu iddiası üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca dava açmaya yeterli delil bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, müştekinin şikayet dilekçesinde belirtmiş olduğu tanıklar Murat Menekşe, Çağdaş Uygar Şanlıtürk ve Zafer Bulut"un alınan beyanlarında müştekinin iddialarını doğruladıkları anlaşılmakla, şüpheliler haklarındaki delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, söz konusu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Şüpheliler ... ve ... hakkında tehdit ve hakaret suçlarından yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 29/02/2016 tarihli ve 2015/105783 soruşturma, 2016/20830 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararına karşı şikayetçi vekilinin süresinde itirazı üzerine, merci İstanbul Anadolu1. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/04/2016 tarihli ve 2016/2015 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı şikayetçi vekilinin dava açılmasına yeterli delil bulunduğu gerekçesiyle müracaatı üzerine, Kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik, dava açılmasını gerektirecek yeterli delil bulunduğu gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 173. maddesinin 3. fıkrasında ise “Başkan, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hakimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder;" hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada,
Şikayetçi şikayet dilekçesinde ve soruşturma evresindeki ifadelerinde,şüpheli ..."in kendisini cep telefonundan arayarak tehdit ve hakaret ettiğini, daha sonra her iki şüphelinin, oturduğu mahalleye gelerek yokluğunda isimlerini bilirdiği tanıkların huzurunda kendisine yönelik hakaret ve tehdit sözleri sarfettiklerini belirtmiş, dinlenen tanıklar ..., ... ve ... ise, mahallede gerçekleştiği iddia edilen eylemler yönünden şikayetçiyi doğrular nitelikte beyanda bulunmuşlardır. Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, adı geçen tanıkların şikayetçinin arkadaşları olmaları nedeniyle onun aleyhine beyanda bulunmalarının genel hayat tecrübelerine ters düştüğü, bu nedenle anlatımlara itibar edilemeyeceği belirtilerek soyut iddia dışında şüphelilerin yüklenen suçları işlediklerini gösterir, dava açmaya yeter kanıt ve emarae bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikayetçinin anlatımları, tanıklar ..., ... ve ..."nin beyanları, 5271 sayılı CMK"nın 170/2. maddesi uyarınca iddianame düzenlenebilmesi için suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu görülmektedir. Şüphelilere yüklenen suçların işlenip işlenmediğinin, lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların mahkemece, birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre,delil tartışması yapılarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine ilişkin merci kararının hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığı"nın istemi üzerineYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul Anadolu 1..Sulh Ceza Hakimliği"nin 04.04.2016 tarihli ve 2016/2015 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin itiraz mercii tarafından mahallinde tamamlanmasına, 09/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.