11. Ceza Dairesi 2018/7112 E. , 2019/2874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Sanığın kendisinin borçlu, katılanın kefil olarak gösterildiği suça konu bonoda katılanın yerine sahte imza atmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; sanığın katılanın vermiş olduğu vekaletnameye istinaden iş yeri açması, suça konu bonoda asıl borçlu olarak sanığın isminin ve imzasının bulunması, katılanın imzasını taklit etmek yerine kendi imzasını atması ve suç konusu bononun meblağının 5.650 TL‘den ibaret olması karşısında; TCK‘nin 61. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen ve temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesini gerektiren bir neden bulunmadığı gözetilmeden, “suçun etkileri eylemin özellikleri dikkate alınarak“ şeklindeki soyut ve olaya uymayan gerekçe ile alt sınırı 2 yıl olan temel cezanın üst sınıra yaklaşılarak 4 yıl hapis olarak belirlenmek suretiyle TCK‘nin 61/1 ve 3/1. maddelerine aykırı hareket edilmesi,
2- Sanık müdafilerinin lehe hükümlerin uygulanmasına ilişkin talebine ve bu konudaki bozmaya uyulmasına rağmen, sanık hakkında takdiri indirimle ilgili TCK‘nin 62. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
3- TCK‘nin 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre yalnızca sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye, 1. fıkrasında yer alan diğer hak yoksunluklarının ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
4- Gerekçeli karar başlığında, suç tarihinin suça konu bononun tanzim edildiği tarih olan ""10.02.2009"" şeklinde yazılması gerekirken, ""2009"" olarak yazılması,
Yasaya aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.