4. Hukuk Dairesi 2016/6422 E. , 2018/4745 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar İbrahim Hakkı İnce ve diğeri aleyhine 16/01/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davacının, davalı müteveffa İbrahim Hakkı İnce"nin başkanlığını yaptığı 63 nolu Taksiciler Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi"ne 1994 yılında üye olduğunu, bu üyelik nedeniyle davalı müteveffa İbrahim Hakkı İnce’nin davacıdan açık senet aldığını, yaşanan anlaşmazlık sonucu davacının senedini teslim alması üzerine taraflar arasında bir taahhütname düzenlendiğini, taahhütname isimli belgede bu senet nedeniyle davalı İbrahim Hakkı İnce’nin davacıdan alacaklı olmadığı, senedi takibe koymayacağı ve ciro etmeyeceği belirtilerek senedin davacıya iade edildiği, ancak senedin aslında bir benzerinin iade edildiği, senedi daha sonra davalı ..."in iktisap ederek lehtar kısmına kendi ismini yazdığı ve davacı aleyhine ... 3. İcra Müdürlüğünün 2008/4994 esas sayılı dosyası ile takibe başladığı, davacının davalı ...’i tanımadığı, senedin her iki davalının işbirliğiyle takibe konduğu, davacının davalılardan şikayetçi olması üzerine her iki davalının da bedelsiz senedi kullanma suçundan yargılanarak mahkum olduğu, bu süreçte davacının haciz baskısı altında kaldığını ve zor günler yaşadığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, her iki davalının işbirliği içinde bedelsiz senedi haksız olarak takibe koyduğu, davalıların ceza yargılaması sonucunda mahkum olduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; ... 3. İcra Müdürlüğünün 2008/4994 esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine, davalı ... tarafından 310.000,00 Dolar bedelli, 12/12/1994 keşide tarihli bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, alacaklı vekilinin talebi üzerine tapuya, bankalara ve trafik kaydına haciz müzekkereleri yazıldığı, daha sonra dosyanın takipsiz bırakıldığı, son olarak alacaklı vekili tarafından 09/12/2010 tarihli beyan dilekçesi verilerek tarafların karşılıklı anlaşmaları sonucu takipten feragat edildiği, aynı tarihte feragat nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı ve herhangi bir fiili haciz kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir durum ve buna dayalı manevi bir zarar bulunmadığından mahkemece manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olup, haksız fiilde tazminat borcu, haksız fiil tarihinde muaccel olur. Başka bir anlatımla haksız fiilde borcun muaccel hale gelmesi ihtarı gerektirmez. Ayrıca 6098 sayılı TBK’nın 121/3. maddesi (818 sayılı BK’nın 104/3) uyarınca, temerrüt faizine ayrıca temerrüt faizi yürütülemez.
Dosyanın incelenmesinde; davacının 16/01/2013 havale tarihli dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili talep edilmiş, mahkemece 19/10/2015 tarihinde alınan bilirkişi raporunda, maddi tazminat hesaplaması yapılmış, bunun yanında ödeme tarihi olan 09/12/2010 ile dava tarihi olan 06/01/2013 tarihleri arasındaki işlemiş yasal faiz de hesaplanarak davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 35.630,60 TL asıl alacak ve 6.764,93 TL faiz olmak üzere toplam 42.395,53 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilerek asıl alacak ve faiz toplamı olan 42.395,53 TL’nin ödeme tarihi olan 09/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Şu durumda, ana para 35.630,60 TL üzerinden ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, mahkemece faize faiz yürütülmesine neden olacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu nedenle usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.