11. Ceza Dairesi 2016/11664 E. , 2019/3291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
A)Sanık ... hakkında "sahte fatura kullanma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Salihli Cumhuriyet Başsavcılığının 25.09.2013 tarih ve 203/2515 Esas sayılı iddianamesi ile sanıklar ... ve ... hakkında "sahte fatura kullanmak" suçundan kamu davası açılmış ise de, dosya içerisindeki ... Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı 1 Nolu Rapor Değerlendirme Komisyonu"nun 10.07.2012 tarihli mütaalasının sadece sanık ... hakkında verildiği, sanık ... hakkında verilmiş herhangi bir mütalaa bulunmadığı anlaşıldığından; öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak, sonucuna göre sanık ..."in hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B)Sanık ... hakkında "sahte fatura kullanma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve sadece vekalet ücreti yönünde katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1)Sanık hakkında sahte fatura kullanma suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmalarında işlerin idaresi konusunda sanık ..."e vekalet verdiğini, hiç bir faturada imzasının ve yazısının olmadığını, sanık ..."in iyiniyetini kullanarak kendisini mağdur ettiğini belirtmesi;suça konu faturaları düzenleyen kişi ve şirketler hakkında herhangi bir araştırma yapılmamış olması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu faturaları düzenleyen kişi/şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının ilgili vergi dairesinden sorulması, yapılmış ise vergi raporlarının dosya arasına alınması, bu kişi/şirketler hakkında sahte fatura düzenlemekten dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, gerekirse karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması; suça konu faturaları kullanan kişi/şirket yetkilileri tanık olarak dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiklerinin, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınmasına sanığın iştiraki olup olmadığının sorulması gerekirse sanıkla yüzleştirme yapılması, toplanan tüm delillerle birlikte tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2)Kabule göre;
a)Sanık hakkında Salihli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.09.2013 tarih ve 2013/2515 Esas numaralı iddianamesi ile Manisa Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefer Grup Başkanlığı’nın 17.07.2012 tarihli suç duyurusu yazısına atıfta bulunularak kamu davası açıldığının, söz konusu suç duyurusu ekinde yer alan 10.07.2012 tarihli mütalaa yazısı, vergi suçu raporu ve eklerinin ise sanıklar hakkında 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarına ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında, her takvim yılı içinde kullanılan faturaların ayrı suçları oluşturduğu gözetilmeden ve hangi takvim yılından hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin yazılı şekilde tek mahkumiyet hükmü kurulması,
b)Aynı takvim yılına ait birden fazla fatura kullanılması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK"nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c)Kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
d)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 28.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.