4. Ceza Dairesi 2014/3647 E. , 2016/10805 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, yaralama, 6136 sayılı Kanuna muhalefet,
genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, hükmolunan cezaların süresi nedeniyle sanık ...’in duruşmalı inceleme talebinin CMUK’nın 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine iddianamede, sanık ... hakkında, her ne kadar uygulanması istenilen kanun maddeleri arasında yaralama eylemi gösterilmemiş ise de, mağdur ...’ın başına tabanca kabzası ile vurarak yaralama eylemine ilişkin anlatım bulunması, mağdurun da adli raporunun olması karşısında, bu suçlama nedeniyle zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması mümkün görülerek yapılan incelemede;
A) Sanıklara yükletilen 6136 sayılı Kanuna muhalefet eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
1-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
2-5237 sayılı TCK"nın 53/1-(c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun süresi ve kapsamı açısından anılan Kanun maddesinin 3. fıkrası hükmünün gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ...’in temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımdan (b) ibaresinin çıkartılarak, 5237 sayılı TCK"nın 53/1-(c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindekilerle sınırlı olmak üzere koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümler, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına,
B) Tehdit, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve yaralama suçlarından kurulan hükümlerde ise; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanık ...’in, mağdur ... tarafından işletilen otelde kalmamasına rağmen, yanında değişik kadınlarla otele girip çıktığının görülmesi üzerine, mağdur ... tarafından kaba bir şekilde “siz gençsiniz, pezevenklik yapmayın, bu otele kadın getirmeyin, başka yere götürün” sözleri ile uyarıldığı, buna kızan sanık ...’in, mağduru tehdit ettiği, mağdur ile karşılıklı olarak birbirlerine vurdukları, sanık ...’in otelden ayrılarak az sonra diğer sanık ...’la birlikte gelerek, otel lobisinde ateş ettikleri, mağdurları tabanca ile tehdit ettikleri, sanık ...’un mağdur ...’nın kafasına yangın tüpü ile vurarak yaraladığı olayda, sanıkların suç işleme saiklerine göre alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi isabetli ise de;
1-Mağdur ...’ın, sanık ..."in kız arkadaşı ile birlikte olmak istediği, “bunların pezevengi siz misiniz” dediği kabul edilerek sanıklar hakkında 1/2 oranında haksız tahrik indirimi uygulanmış ise de; bu iddianın sanıklar tarafından dahi ileri sürülmediği, sadece tanık ...’ün kovuşturma aşamasında değiştirdiği ifadesinde yeraldığı, mağdur ...’ın “siz gençsiniz, pezevenklik yapmayın, bu otele kadın getirmeyin, başka yere götürün” sözlerinin ise işletmesini korumak ve sanıkları kaba sözlerle uyarma niteliğinde olduğu, sanık ...’in mağdur ...’ı tehdit etmesi, sonra da karşılıklı olarak birbirlerine vurmaları, mağdur ...’ın sanık ...’a yönelik, otel müşterisi olan diğer mağdur ...’ın ise her iki sanığa yönelik haksız hareket niteliğinde herhangi bir eyleminin de olmadığı dikkate alındığında;
a) ... ile ... arasındaki olaylarda eylemlerin karşılıklı haksızlık içeriği değerlendirilerek dengenin sanık yararına bozulup bozulmadığı tartışılıp sonucuna göre haksız tahrik indirimi uygulanması gerekirken, gerekçesi de gösterilmeden haksız tahrik nedeniyle 1/2 oranında indirim yapılması,
b) Mağdur ...’ın sanık ...’a, mağdur ...’nın ise her iki sanığa karşı haksız eyleminin ne olduğu açıklanmadan, üstelik gerekçesi de gösterilmeden 1/2 oranında haksız tahrik indirimi uygulanması,
2-Sanıkların, tehdit suçunu birlikte işledikleri gözetilmeden TCK’nın 106/2-a maddesi yanında (c) bendinin de uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Sanık ... hakkında iddianamede yaralama suçundan TCK’nın 86/3-e bendinin uygulanmasına dair bir istek olmamasına karşın, ek savunma hakkı tanınmadan anılan madde ile artırım yapılarak CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması,
4-Sanıkların silahla ateş etmek ve silahları göstererek mağdurları tehdit etmeleri şeklindeki eylemlerinin, silahla tehdit ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokma suçlarını oluşturması karşısında, TCK"nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren TCK"nın 106/2-a maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, her iki suçtan ayrı ayrı mahkumiyetine karar verilmesi,
5-5237 sayılı TCK"nın 53/1-(c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun süresi ve kapsamı açısından anılan Kanun maddesinin 3. fıkrası hükmünün gözetilmemesi,
6-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar ... ve ...’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp, karşı temyiz olmadığından CMUK"nın 326/son maddesi gözetilerek sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.