21. Hukuk Dairesi 2016/19633 E. , 2018/3395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 17/10/1997-30/09/2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 17.10.1997-30.09.2004 tarihleri arasında geçen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından biri 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 01.03.1998, 01.04.1999, 02.08.1999, 01.04.2000, 05.04.2002, 22.11.2002, 18.04.2003, 05.09.2003, 13.01.2004, 16.06.2004 tarihli işe giriş bildirgelerinin davalıya ait muhtelif sicil no lu işyerlerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, ihtilaf konusu dönem içerisinde 01.03.1998-30.11.2004 tarihleri arasında kesintili olarak muhtelif sicil no ile davalı işyerince davacı adına Kurum’a hizmet bildiriminde bulunulduğu, 05.09.2003-12.01.2004 tarihleri arasında dava dışı işyerince davacı adına Kurum’a hizmet bildirildiği, dava dışı işyeri ile davalı işyeri arasında herhangi bir organik bağın bulunmadığı, muhtelif sicil no ile davalı işyerine ait dava konusu dönem bordroları ile duruşmalarda dinlenen tanıklara ait hizmet cetvellerinin getirtildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda ihtilaf konusu dönemde davalı işyerinde kesintili çalışma kaydı bulunan davacı tanıklarının dinlenildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten çalışmanın geçtiği iddia edilen davalı işyerinin muhtelif sicil no lu işyerlerinde sürekli çalışma kaydı bulunan bordrolu çalışanlarını tespit ederek bu çalışanların beyanlarına müracaat edilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının davalı ... işyerlerinde ihtilaf konusu dönemin tamamında çalışma kaydı yer alan ve davacının çalışmaları hakkında bilgi ve görgü sahibi olan bordrolu çalışanların beyanlarına başvurmak ve davacının yapmış olduğu işin niteliği de gözetilerek işin başlangıç ve bitim sürelerini de dikkate almak, bu şekilde tespit edilecek hizmet süreleri yönünden infazda tereddüte yol açmayacak şekilde hangi sicil no lu işyeri nezdinde, hangi tarihler arasında Kurum’a eksik gün hizmet bildiriminde bulunduğunu net olarak ortaya koymak ve dava dışı işyerinde geçen hizmet sürelerini de değerlendirerek sonucuna göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.