13. Hukuk Dairesi 2015/40072 E. , 2018/5045 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı alacaklı tarafından hakkında .... 1. İcra Müdürüğü"nün 2008/1843 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını,takibin dayanağı olarak kredi kartı kullanımının gösterildiğini ancak davalıya ait bir kartı kullanmadığını, davalının alacağını yazılı bir belgeyle ispat etmesi gerektiğini beyan ederek .... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2008/1843 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve davalının % 40"tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile; davalının .... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2008/1843 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, takip alacaklısının kötü niyetli olduğu sonucuna varılmadığından % 40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2. maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada mahkemece, kararın gerekçesinde "..İzah edilen tüm hususlar ışığında davanın reddi gerekmiş aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir." denilmiştir. Oysa ki hüküm fıkrasının 1. bendinde "Davacının davasının kabulü ile; davalının Manisa 1. İcra müdürlüğü"nün 2008/1843 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine" denilerek gerekçe ile karar arasında çelişki yaratılmıştır.Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.