11. Hukuk Dairesi 2018/4559 E. , 2019/5921 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/10/2017 tarih ve 2017/9 E- 2017/481 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 28/06/2018 tarih ve 2018/108 E- 2018/752 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 2002/21178, 174119 sayılı ve "GO-LOGISTICS GLOBAL OPERATIONS LOCAL SOLUTIONS+şekil", "GO A C.OZDEMİR COMPANY GO ULUSLARARASI NAKLİYAT SERVİS VE TİC.A.Ş." ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “AdGo” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPMK’ye başvuruda bulunduğunu, başvuruya yapılan itirazın TPMK YİDK"nin 2016-M-10797 sayılı kararı ile reddedildiğini, davacı markalarının tanınmış ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu ileri sürerek, davalı TPMK YİDK"nin anılan kararının iptaline, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, markaların bir bütün olarak bıraktığı intiba bakımından 556 sayılı KHK."nın 8/l-b maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olmadığı, davacı markasının tanınmışlığı için yeterli belge bulunmadığı, davalının kötüniyetli tescil başvurusu yaptığına ilişkin delil olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "AdGo" ibaresinin bir anlamı bulunmayan, türetilmiş bir kelime olduğu, dolayısıyla başvuruda bir bütün olarak asıl unsur konumunda bulunduğu, markalar arasında görsel ve anlamsal olarak 556 sayılı KHK."nın 8/l-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece davacının “GO” ana unsurlu markaları ile davalının “AdGo” ibareli başvuru markasının 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı ve markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İltibas tehlikesinin değerlendirmesinde markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gereklidir. Bu hususlar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede davacı markalarının ana unsurunun “GO” ibaresi olduğu, davalı başvuru markasında bu ibarenin önüne “Ad” ibaresi getirilerek markanın oluşturulduğu, “AdGo” ibaresinin ayrı bir anlamı bulunmadığı, ortalama tüketiciler tarafından markanın “Ad” ve “Go” olarak değerlendirileceği, “GO” ibaresinin önüne “Ad” ibaresinin getirilmesinin ve markada bazı harflerin büyük bazı harflerin küçük yazılmış olmasının dava konusu markaya ayırt edicilik katmadığı, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b bendi uyarınca dava konusu davalı başvuru markasının davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece taraf markalarındaki işaretlerin 556 sayılı KHK"nın 8/1-b anlamında benzer olduğu kabul edilerek markalar arasındaki aynı ve ilişkili mal ve hizmetler yönünden bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.