19. Hukuk Dairesi 2016/16979 E. , 2017/3718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki adi ortaklığın tespiti-menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ihalelere girmek, alınan ihalelerin mallarını üretmek ve teslim etmek konularında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, davalı şirketin onayı ile müvekkilinin ihalelere girdiğini, işlerin takibi için davalı şirketin yetkililerine vekâlet verildiğini, yapılan iş sonucu kar ve zararın eşit olarak paylaşılacağının kararlaştırıldığını, ancak girilen son ihalede kumaşlar ilgili idare tarafından kabul edilmeyince, davalının sanki arada alım satım ilişkisi varmış gibi kumaş bedellerini fatura ederek kendilerinden istediğini, fatura bedelinin tahsili için aleyhlerine ilamsız icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ve . Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davalı şirketin itirazın iptali davası açtığını, davanın aleyhlerine sonuçlandığını iddia ederek itirazın iptaline konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının ve aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aynı konuda menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını savunarak davanın reddi ile müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalı ile arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu yönündeki iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edemediği, davalının icazeti olmadığı için bu hususta tanık dinlenmediği, davacının iddiasını ispat bağlamında yemin teklif etme hakkını kullanmadığı, davacının ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/708 esas sayılı itirazın iptali davasındaki alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespiti ve daha sonra ödeme yapılması nedeniyle ödenen 100.000,00 TL’nin istirdadı talebi yönünden yapılan incelemede ise, aynı icra takibi nedeni ile açılan itirazın iptali ve menfi tespit davalarının birbirlerine kesin hüküm sayılması hukuken mümkün değil ise de, emsal kararlarda ve uygulamalarda görüldüğü üzere önceden kesinleşen kararın diğeri için güçlü delil ve kesin kanıt niteliğinde bulunduğu, davalı tarafından aynı icra takibi nedeniyle açılan itirazın iptali davasının aleyhine sonuçlanarak kesinleştiği, bu şekilde davacının menfi tespit ve istirdat iddiasını da ispat edemediği gerekçesiyle davanın ve şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Hukuki yarar bir dava şartıdır. ... davalarında ve inşaî davalarda hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Tespit davalarında ise her olayın özelliğine göre davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Özellikle bir olayın tespitine ilişkin açılan davalarda bu değerlendirmenin hassasiyetle yapılması gerekmektedir. Somut olaya gelindiğinde, davacının münhasıran taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu tespit ettirmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira adi ortaklık ilişkisinin varlığı ya da yokluğu taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkta uyuşmazlığın çözümüne katkı sağladığı ölçüde mahkemece değerlendirilecektir.
Davacının açtığı menfi tespit ve istirdat davası açısından yapılan değerlendirmede ise; İtirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir dava olması sebebiyle borçlu takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebilmektedir. Bu sebeple itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürebileceği borçla ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabilmekte ve savunmayla ilgili tüm delillerini gösterebilmektedir. Somut olaya gelindiğinde, davacı kendisi aleyhine itirazın iptali davası açılmasından sonra, itirazın iptali davasına konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve ödediği 100.000,00 TL’nin istirdadını istediğinden, gerek menfi tespit ve gerekse istirdat talebi yönünden hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular gözetilerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı ve davalı yararına 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin birinden alınarak yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 11/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.