8. Hukuk Dairesi 2015/5411 E. , 2017/6031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Borçlu vekili, takip konusu, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağını, faizin kararın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini belirterek asıl borca ve fer"ilerine uygulanan faizlerin iptali ile asıl borca ve fer"ilerine takibe konu ilamın kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dayanak ilamın temelde gayrimenkullerin aynına taallük ettiği, HMK’nun 367/2. maddesi gereğince kararın kesinleşmeden takibe konulmasının mümkün olmadığı ve aynı ilamda karar altına alınan eklentilerin de borçludan istenebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerektiği gerekçesiyle icra emrinde asıl borca ve ferilerine uygulanan faizlerin iptaline, asıl alacak ve ferilerine takibe konu ilamın kesinleşmesinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK"nun 443/4 (HMK"nun 367/2) maddesi gereğince gayrimenkul ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra edilemez. Bu nedenle aynı ilamda yazılı eklentilerin de infazının istenebilmesi için ilamın kesinleşmesi zorunludur. Buna karşılık, gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara ilişkin olan) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek yoktur. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, 3. cilt sayfa 2212)
Somut olayda; takibe konu.....liye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/8 Esas-2007/389 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; ""..... Dava konusu ... ili ... İlçesi..... mahallesi... ada ....parsel sayılı taşınmazda muris..... tarafından yapılan tasarrufun tenkisi ile davacılar...... yönünden her birine ayrı ayrı 13.359,77 şer YTL bedelin davalıdan tahsili ile davacılar....mirasçıları... ödenmesine, birleştirilen dosyada davacı..... yönünden 6.679,00 YTL bedelin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiş olup mahkeme kararında açıkça faiz hükmü bulunmadığı gibi ayna ilişkin bir hüküm de kurulmadığından icraya konulabilmesi için kesinleşmesine gerek yoktur.
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir. .... 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 Esas, 1997/776 Karar; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 Esas, 2006/85 Karar; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 Esas, 2008/453 Karar sayılı ilamları)
Takip dayanağı ilamda faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren faiz istenebilir. Ancak, hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde, ilamda yer alan eklentiler de ilamın kesinleştiği tarihte istenebilir hale geleceğinden, faizin, kararın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması ve itirazın bu kurallar çerçevesinde değerlendirilmesi gereklidir (İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu"nun 24.11.1995 tarih 1994/2 Esas-1995/2 Karar sayılı kararı). Yukarıda izah edildiği üzere dayanak ilam kesinleşmeden takibe konulabilecek ilamlardan olduğundan karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebilir.
O halde Mahkemece şikayetin bu kabuller doğrultusunda denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edenlere iadesine, 24.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.