4. Hukuk Dairesi 2018/2064 E. , 2018/5173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ..."a velayeten ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/11/2006 gününde adli yardım talepli olarak verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine adli yardım talebi kabul edilerek mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava dilekçesindeki maddi ve manevi tazminat isteminin kabulüne, ıslah talebinin zamanaşımı dolmuş olması nedeniyle reddine dair verilen 14/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava dilekçesindeki maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, ıslah talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkili ..."ın babası olan ..."ın, davalıya ait traktör ile odun taşınması konusunda davalı ile anlaştığını, odunlar yüklendikten sonra traktöre küçük ..."nin de anne ve babası ile birlikte bindiğini, seyir halindeyken davalının dikkatsizliği sonucu traktörün devrildiğini ve olay tarihinde henüz 6 yaşında olan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, kusur durumuna ilişkin rapor nazara alındığında davalının haksız eylemi nedeniyle ..."ın yaralandığı, kusuru ile başkasına zarar veren davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesindeki maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne, ıslah talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı ... 02/11/1999 doğumlu olup, dava tarihinde yedi yaşındadır. Eldeki dava, davacı küçüğe velayeten babası ... tarafından açılmıştır. ... davanın tarafı olmayıp, davacı ..."ın kanuni temsilcisidir, ancak Mahkemece karar başlığında davacı olarak gösterilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 297/1. maddesinde; hükmün kapsayacağı hususlar sayılmış olup, b bendinde; tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin, hükümde gösterileceği düzenlenmiştir. Bu yön kamu düzenine ilişkindir.
Mahkemece, yukarıda gösterilen kurallar gözetilmeksizin hüküm tesis edilmesi doğru değildir. Öte yandan, hüküm ve temyiz tarihlerinde davacı ... henüz ergin olmadığından, ..."ın kanuni temsilcilik sıfatı devam etmekle birlikte, Dairemizce temyiz incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle adı geçen ergin olmuştur. ..."ın 02/11/2017 tarihinden itibaren kanuni temsilcilik sıfatı sona erdiğinden, davacı ..."a tebligat yapılarak davaya katılımı sağlanmalı ve karar başlığında davacı olarak gösterilmelidir. Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
b) Davacı vekili dava dilekçesinde; 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, 14/12/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 62.083,80 TL"ye arttırmıştır.
Mahkemece, dosyada ceza dosyasının sonucunun beklendiği, davacının adli yardımdan yararlanması nedeniyle rapor alınırken davacıya ulaşılmasında zorluk çekildiği, Adli Tıp Kurumu tarafından istenilen raporların alınmasında gecikildiği, dava dilekçesindeki istemin üzerinde hesaplanan maddi tazminatın zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle, maddi tazminat ile ilgili talebin dava dilekçesindeki miktar yönünden kabulüne, ıslah talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Trafik kazası sonucunda bir kimsenin yaralanmasına neden olunması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nun 60. maddesinde; haksız fiilden kaynaklı tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve faili öğrenme tarihinden itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran fiilin işlendiği tarihten itibaren on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; bu davanın, ceza kanunlarına göre müddeti daha uzun zamanaşımına tabi cezayı müstelzim bir fiilden doğmuş olması halinde tazminat davasına da o zamanaşımı süresinin uygulanacağı belirtilmiştir. Buna karşılık, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109. maddesinin ilk fıkrasında; trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesindeki düzenlemeden farklı, özel bir hüküm getirilmiş; motorlu ... kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nda bir yıl, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nda iki yıl olarak düzenlenen "kısa zamanaşımı süresinin" başlangıcı, zarar görenin zararı ve faili öğrenme tarihidir. Zararın öğrenilmesi, kanunun açıkladığı anlamda zarar veren olayın sonuçlarını, gidişatını, kesinleşen durumunu ve zararın kapsamını belirleyebilecek bilgiye sahip olunması anlamına gelir. Zarar tamamlanmadan zarar gören açısından zararın belli olduğu kabul edilemez. Zararın tamamlanması ise tüm sonuçları ile bilinmesi ile mümkündür. Somut olaya gelince; davaya konu trafik kazası 13/12/2005 tarihinde gerçekleşmiş, davacının bu olay nedeniyle %14,3 oranında meslekten kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı 21/11/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu"nun raporu ile tespit edilmiştir. Bu rapor, doğrudan ... adına tebliğe çıkarılarak, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi uyarınca 15/01/2015 tarihinde muhtara tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 09/02/2015 tarihli dilekçeyle rapora karşı beyanda bulunmuştur. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesi uyarınca; vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın asile değil vekile yapılacağı kuralı gereğince, 15/01/2015 tarihinde yapılan tebligat usulsüz olup, davacı yanın zararın kapsamını (maluliyeti), 09/02/2015 tarihinde öğrendiği kabul edilmelidir. Davacı maddi tazminat istemini 14/12/2015 tarihinde ıslah etmiş olduğuna göre kısa zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Uyuşmazlığın, gerek 818 sayılı BK"da, gerekse 2918 sayılı KTK"da on yıl olarak düzenlenen uzun zamanaşımı süresi yönünden değerlendirilmesine gelince; bu süre zararı doğuran fiilin işlendiği, diğer bir deyişle kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Sürelerin hesaplanmasında, 6100 sayılı HMK"nun 92. maddesi uyarınca; süre hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise; başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. (Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre, gün sonunda biter.) 93. maddesi uyarınca ise; sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter. Buna göre on yıllık zamanaşımı süresinin son günü, 13/12/2015 tarihinin pazar gününe rastlaması nedeniyle 14/12/2015 pazartesi günüdür. Dava 14/12/2015 tarihinde ıslah edildiğine göre uzun zamanaşımı süresi de dolmamıştır.
Şu halde yukarıda açıklanan nedenlerle; ıslahla arttırılan maddi tazminat isteminin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2-a-b) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine 28/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.