16. Hukuk Dairesi 2016/6141 E. , 2019/2215 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ...Köyü çalışma alanında bulunan 107 ada 48 parsel sayılı 664 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, sit alanı içinde kaldığı ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle, bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve 08.06.1993 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiş, tapu kaydının beyanlar hanesinde...’ün zilyetliğinde olduğu ve 3. derece arkeolojik ve doğal sit alanında kaldığı şerh verilmiştir. Davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle 29.12.2014 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 107 ada 48 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlığının bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın 3. derece arkeolojik ve 3. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı, doğal sit alanları ve 3. derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazın zilyetlikle kazanabileceği ve davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 107 ada 48 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve Yasa’ya uygun bulunmamaktadır. Davacı ..., dava konusu taşınmazı 20.04.2000 tarihli senetle zilyedi ....’den satın alıp zilyet olduğunu iddia ettiğine göre ...’ün kadastro tespitinden önceki zilyetliğine dayanmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, dava kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olup, dava konusu 107 ada 48 parsel sayılı taşınmazın tutanağı 08.06.1993 tarihinde kesinleştiğine ve dava 29.12.2014 tarihinde açıldığına göre, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.