Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1718
Karar No: 2021/2000
Karar Tarihi: 25.10.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1718 Esas 2021/2000 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1718
Karar No : 2021/2000

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde 339 sayılı KHK'nın 3/(c) maddesi uyarınca sözleşmeli aday memur olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinin birinci fıkrası uyarınca adaylık sürecinde memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareketlerde bulunduğundan bahisle 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 45. maddesi uyarınca sözleşmesinin feshine ilişkin 13/05/2016 tarih ve ... sayılı işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:… sayılı kararıyla;
Davacı hakkında Cumhurbaşkanına yönelik hakaretten adlî soruşturma başlatıldığı ve bu çerçevede Adalet Bakanlığından kovuşturma izni istenildiği, davacı tarafından her ne kadar hakarette bulunduğu ileri sürülen sosyal medya hesabının kendisine ait olmadığı, sahte olduğu beyan edilmekte ise de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Adalet Bakanlığına yazdığı fezlekede; davacıya ait profil sayfasının doğrudan davacının resmi ile açıldığı ve kişisel bilgilerini de ayrıntılı şekilde içerdiği hususlarına yer verildiği, sözleşmeli aday memur olan davacının işlediği fiilin muhteviyatı itibarıyla memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareketlerden olduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
Davacıya ait olduğu iddia edilen sosyal medya hesabından siyasi ve Cumhurbaşkanımıza yönelik birtakım paylaşımlarda bulunduğu için idari, disiplin ve adlî inceleme başlatıldığı, disiplin soruşturması sonucunda kınama cezası verildiği, adli soruşturma sonucunda açılan kamu davasında .... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile sanığa ait paylaşımlarda yer alan ifadelerin doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almadığı, TCK 299/1 maddesindeki suç unsurlarını ihtiva etmediği, ağır eleştiri kapsamında kalıp hakaret içermediği, Cumhurbaşkanının onur şeref ve saygınlığını zedelemediği değerlendirilerek sanığın atılı suçtan beraatine karar verildiği, idari bakımdan ölçülülük ilkesi ihlal edilerek davacının memuriyetle ilişiğinin kesilmesi yoluna gidildiği, idarece disiplin bakımından kınama cezası öngördüğü bir fiil için idari yönden bir kamu görevlisi için iş hayatındaki en ağır sonuç olan memuriyetle ilişiğin kesilmesi yoluna gidilmiş olmasının Anayasa Mahkemesi kararları ile ortaya konulan ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiği, disiplin bakımından kınama cezasına karşılık gelen, cezai bakımdan da beraatle sonuçlanan davacı eyleminin, idari bakımdan memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareket kabul edilerek davacının memuriyetten ilişiğinin kesilmesine ve sözleşmesinin feshine ilişkin dava konusu işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yönündeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararı kaldırılmış ve dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 16/01/2019 tarih ve E:2018/2678, K:2019/107 sayılı kararıyla;
Dosyanın incelenmesinden; davacı hakkında Cumhurbaşkanına yönelik hakaretten adlî soruşturma başlatıldığı ve bu çerçevede Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne yazmış olduğu fezlekede, davacının Facebook ve Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinden "oy avcısı seçimden önce şehit mezarlarının başında dua okuyordu, şimdi ise her gün şehit haberleri gelirken Çin'de kuzu çeviriyor. Diktatör değil, diktatör olsa polisin ağzına vermezdi. Ne kadar dolandırıcı, köylü kurnazı, parazit, sapık, ezik, fesat, çıkarcı, samimiyetsiz, münafık, insan düşmanı varsa RTE' yi destekliyor." şeklindeki ifadelerinin suç unsuru içerdiği, ilgili profil sayfasının doğrudan şüphelinin resmi ile açıldığı ve kişisel bilgilerini ayrıntılı şekilde içerdiği, paylaşım içeriğinde geçen ibarelerle düşünce açıklama ve yayma özgürlüğünün dışına çıkılıp, haksız isnad ve yargılarda bulunarak hakaret suçunun işlendiği, paylaşım yapılan sitenin ulusal ve uluslararası kullanıcı çokluğu itibarıyla aleniyet unsurunun gerçekleştiği, eylemde kullanılan söylemde açıkça Cumhurbaşkanının kastedildiğinin ifade edildiğinin görüldüğü,
Öte yandan, davacı tarafından her ne kadar anılan sosyal medya hesabının kendisine ait olmadığı, sahte olduğu beyan edilmekte ise de; davacıya ait profil sayfasının doğrudan davacının resmi ile açıldığı ve kişisel bilgilerini de ayrıntılı şekilde içerdiği, davacının bu iddiasını somut olarak ortaya koyamadığı, anılan paylaşımlarla kamu görevlilerinin yapması yasaklanan ve yaptırıma bağlanan bir eylemin yayılmasının söz konusu olduğu birlikte değerlendirildiğinde; sözleşmeli aday memur olan davacının, Cumhurbaşkanı ve şehitler hakkında suçlama, eleştiri, olumsuz kanaat ve değerlendirmeleri içeren mesajlar paylaşmak şeklinde işlediği fiilin, muhteviyatı itibarıyla memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareketlerden olduğu gerekçesiyle ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı hakkında Cumhurbaşkanına hakaret eylemi nedeniyle tesis edilen kınama cezası üzerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, bu nedenle ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, "İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları.." hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinin birinci fıkrasında, ''Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir. İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.'' hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait olduğu iddia edilen sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanına yönelik birtakım paylaşımlarda bulunduğundan bahisle disiplin soruşturması ve adlî inceleme başlatıldığı, disiplin soruşturması sonucunda kınama cezası verildiği, kınama cezasının iptali istemiyle açılan davada .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile reddedildiği ve böylece dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın kesinleştiği; adli soruşturma sonucunda açılan kamu davasında .... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile sanığa ait paylaşımlarda yer alan ifadelerin doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almadığı, TCK 299/1 maddesindeki suç unsurlarını ihtiva etmediği, ağır eleştiri kapsamında kalıp hakaret içermediği, Cumhurbaşkanının onur şeref ve saygınlığını zedelemediği değerlendirilerek sanığın atılı suçtan beraatine karar verildiği, bu kararın da istinaf yoluna başvurulmaksızın 22/05/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda sözleşmeli aday memur olarak görev yapan davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonunda verilen kınama cezası dayanak alınmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinde aday memurlar için öngörülen usule atıf yapılarak 399 sayılı KHK'nın 45. maddesi uyarınca sözleşmesi feshedilmiştir. Başka bir deyişle, davacıya atfedilen kınama cezasına konu eylemi nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 56. maddesinde belirtilen "...adaylık süreci içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayan.." fiillerde bulunduğu hususu, sözleşme feshine ilişkin işlemin sebep unsurunu oluşturmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere davacıya atfedilen eylem nedeniyle verilen kınama cezasının yargı kararıyla ortadan kalktığı, öte yandan hakkında yürütülen kamu davası sonunda da beraat kararı verildiği ve anılan kararların kesinleştiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının sözleşme feshine ilişkin işlemin sebep unsurunun ortadan kalktığı ve dayanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin istinaf isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
... Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde 399 sayılı KHK'nın 3/c maddesi uyarınca sözleşmeli aday memur olarak görev yapan davacı hakkında, sosyal medya hesabından "oy avcısı seçimden önce şehit mezarlarının başında dua okuyordu, şimdi ise her gün şehit haberleri gelirken Çin'de kuzu çeviriyor. Diktatör değil, diktatör olsa polisin ağzına vermezdi. Ne kadar dolandırıcı, köylü kurnazı, parazit, sapık, ezik, fesat, çıkarcı, samimiyetsiz, münafık, insan düşmanı varsa RTE'yi destekliyor." şeklinde paylaşımda bulunarak Cumhurbaşkanına ve şehitlere hakaret ettiği iddiası üzerine hakkında disiplin soruşturması açılmış, soruşturma sonucunda disiplin yönünden kınama cezası verilmiş, idari yönden de soruşturma konusu hakaret eyleminin memuriyetle bağdaşmayacak nitelikte olduğu yönünde kanaat bildirilmiş, bunun üzerine 13/05/2016 tarih ve ... sayılı işlemle 657 sayılı Kanun'un 56. maddesi uyarınca davacının sözleşmesi feshedilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK'nın Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı KHK'nın 3. maddesinde;
"...
c) (b) bendi dışında kalan sözleşmeli personel, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hizmetlerinde bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde akdedilecek bir sözleşme ile çalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan personeldir. (Bunlar bu Kanun Hükmünde Kararnamede sözleşmeli personel olarak geçecektir.) Sözleşmeli personel işin niteliğine göre yılın veya günün belirli sürelerini kapsamak üzere kısmi zamanlı da istihdam edilebilir." hükmüne yer verilmiş, "Sözleşme Feshi ve Sona Ermesi" başlıklı 45/(d) maddesinde "Bu Kanun Hükmünde Kararname ile sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarda bulunmak" eylemi sözleşme feshi gerektiren eylemler arasında sayılmış; 58/2. maddesinde ise "Sözleşmeli personele ilişkin olarak bu Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde, Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınmak kaydıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanır." düzenlemesi yer almıştır.
Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinin birinci fıkrasında ''Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir. İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.'' hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilebilecektir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait olduğu iddia edilen sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanına yönelik birtakım paylaşımlarda bulunduğundan bahisle disiplin soruşturması ve adlî inceleme başlatıldığı, disiplin soruşturması sonucunda kınama cezası verildiği, adli soruşturma sonucunda açılan kamu davasında ise .... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile sanığın atılı suçtan suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, bu kararın da istinaf yoluna başvurulmaksızın 22/05/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Olayda davacı tarafından, söz konusu sosyal medya hesabının kendisine ait olmadığı, sahte olduğu beyan edilmekte ise de; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacıya ait profil sayfasının doğrudan davacının resmi ile açıldığı ve kişisel bilgilerini de ayrıntılı şekilde içerdiği, davacının bu iddiasını somut olarak ortaya koyamadığı, nitekim ceza yargılamasında da aynı sonuca vurgu yapıldığı anlaşılmış olup, sözleşmeli aday memur olan davacının her ne kadar ceza yargılamasında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan beraatine karar verilmiş ise de, Cumhurbaşkanı ve şehitler hakkında suçlama, eleştiri, olumsuz kanaat ve değerlendirmeleri içeren mesajlar paylaşmak şeklinde gerçekleşen eyleminin, memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareketlerden olduğu sonucuna ulaşıldığından, davacının adaylık döneminde göreviyle ilişiğinin kesilmesi ve sözleşmesinin feshine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, davanın reddi yolundaki .... İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Bölge Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulü, kararın kaldırılması, dava konusu işlemin iptali yolundaki ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 25/10/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY
X-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, "İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları.." hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinin birinci fıkrasında, ''Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir. İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.'' hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait olduğu iddia edilen sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanına yönelik birtakım paylaşımlarda bulunduğundan bahisle disiplin soruşturması ve adlî inceleme başlatıldığı, disiplin soruşturması sonucunda kınama cezası verildiği, kınama cezasının iptali istemiyle açılan davada .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile reddedildiği ve böylece dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın kesinleştiği; adli soruşturma sonucunda açılan kamu davasında .... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile sanığa ait paylaşımlarda yer alan ifadelerin doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almadığı, TCK 299/1 maddesindeki suç unsurlarını ihtiva etmediği, ağır eleştiri kapsamında kalıp hakaret içermediği, Cumhurbaşkanının onur şeref ve saygınlığını zedelemediği değerlendirilerek sanığın atılı suçtan beraatine karar verildiği, bu kararın da istinaf yoluna başvurulmaksızın 22/05/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda sözleşmeli aday memur olarak görev yapan davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonunda verilen kınama cezası dayanak alınmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesinde aday memurlar için öngörülen usule atıf yapılarak 399 sayılı KHK'nın 45. maddesi uyarınca sözleşmesi feshedilmiştir. Başka bir deyişle, davacıya atfedilen kınama cezasına konu eylemi nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 56. maddesinde belirtilen "...adaylık süreci içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayan.." fiillerde bulunduğu hususu, sözleşme feshine ilişkin işlemin sebep unsurunu oluşturmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere davacıya atfedilen eylem nedeniyle verilen kınama cezasının yargı kararıyla ortadan kalktığı, öte yandan hakkında yürütülen kamu davası sonunda da beraat kararı verildiği ve anılan kararların kesinleştiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının sözleşme feshine ilişkin işlemin sebep unsurunun ortadan kalktığı ve dayanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.


KARŞI OY
XX- Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. 03/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasına adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin 14. maddesinin gerekçesinde "değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı[nın] metne dahil" edildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesine söz konusu ibarenin eklenmesinin amacının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriği belirlenirken Sözleşme'nin "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin gözönünde bulundurulması zorunludur.
Bu çerçevede, Sözleşme'nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, bir suçla itham edilen herkesin suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılacağı düzenlenmiştir. Masumiyet karinesi, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsuru olmakla beraber suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı belirtilmek suretiyle Anayasa'nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında ayrıca düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında belirtildiği gibi, adil yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin iki boyutu bulunmaktadır. Güvencenin ilk boyutu kişi hakkındaki ceza yargılaması sonuçlanıncaya kadar geçen, bir başka ifadeyle kişinin ceza gerektiren bir suçla itham edildiği (suç isnadı altında olduğu) sürece ilişkin olup suçlu olduğuna dair hüküm tesis edilene kadar kişinin suçluluğu ve eylemleri hakkında erken açıklamalarda bulunulmasını yasaklar. Güvencenin bu boyutunun kapsamı sadece ceza yargılamasını yürüten mahkemeyle sınırlı değildir. Güvence aynı zamanda diğer tüm idari ve adli makamların da işlem ve kararlarında, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçlu olduğu yönünde ima ya da açıklamalarda bulunmamasını gerekli kılar. Dolayısıyla sadece suç isnadına konu ceza yargılaması kapsamında değil ceza yargılaması ile eş zamanlı olarak yürütülen diğer hukuki süreç ve yargılamalarda da (idari, hukuk, disiplin gibi) masumiyet karinesinin ihlali söz konusu olabilir. Güvencenin ikinci boyutu ise ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet dışında bir hüküm kurulduğunda devreye girer ve daha sonraki yargılamalarda ceza gerektiren suçla ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe duyulmamasını, kamu makamlarının toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan kaçınmasını gerektirir.
Masumiyet karinesine ilişkin anayasal güvencelerin harekete geçirilebilmesi için kural olarak kişinin suç isnadı altında bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte masumiyet karinesinin ikinci boyutuna ilişkin güvencelerin uygulanabilmesi, kişinin hâlihazırda suç isnadı altında bulunmasını zorunlu kılmamaktadır. Ancak ceza yargılamasının sonuçlanmasından sonra başlayan veya ceza yargılaması henüz sonuçlanmadan başlasa bile ceza yargılamasının kesinleşmesinden sonra da devam eden medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda masumiyet karinesinin uygulanabilmesi için başvurucunun söz konusu medeni yargılama ile hakkında yürütülen ve sona eren ceza yargılaması arasında bağlantı bulunduğunu göstermesi gerekmektedir. Medeni hak yargılamasında, ceza yargılamasında verilen kararın sonucunun dikkate alındığı ve değerlendirildiği veya ceza dosyasında yer alan delillerin irdelendiği ya da başvurucunun hakkındaki suçlamayı doğuran olaylara dahli ile ilgili irdelemelerde bulunulduğu veyahut başvurucunun muhtemel suçluluğuyla ilgili yorum yapıldığı hâllerde söz konusu bağlantının var olduğu kabul edilebilir. Bununla birlikte hukuk yargılaması ile ceza yargılaması arasındaki bağlantının varlığına işaret eden olguların tüketme yoluyla sayılmasının mümkün olmadığı, bunların kararların verildiği yargılamaların türüne ve içeriğine göre değişebileceği de kabul edilmelidir.
Masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır (AYM, E.2013/133, K.2013/169, 26/12/2013). Anılan karine, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez; suçlu muamelesine tabi tutulamaz.
Adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak kişiyi suçlu ilan etmesi veya bu bağlamda birtakım çıkarımlarda bulunması masumiyet karinesinin ihlaline yol açabilir. Masumiyet karinesi kapsamındaki güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının tespiti yapılırken ise kararın gerekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleri gerekmektedir.
Bu bağlamda, idari makamlarca veya mahkemelerce salt bir kimsenin suç isnadı altında olduğunun ifade edilmesi doğrudan masumiyet karinesini zedelememekle birlikte, kişinin hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmadığı hâlde onun mahkûm olduğunun kesin bir dille ifade edilmesi veya bu yönde kanaat oluşmasına yol açacak nitelikte açıklamalarda bulunulması arasındaki ayrıma özen gösterilmelidir.
Sonuç olarak "masumiyet karinesi" ya da "suçsuzluk karinesi"; bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını ve suçlu gibi muamele görmemesini sağlayan bir hukuki güvencedir. Masumiyet karinesi, kişinin suçsuz olduğu varsayımı ile hareket edilmesini gerektiren temel bir insan hakkı olup Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AHİM) ve Anayasa Mahkemesinin kararlarında da bir çok kez işlenmiş, bu kararlarda masumiyet karinesi ilkesinin cezai anlamda bir usul teminatıyla sınırlı kalmayıp daha geniş kapsamlı olduğu ve hiçbir Devlet temsilcisinin, bir mahkeme tarafından mahkûm edilmeden bir kişiyi suçlu olarak gösteremeyeceği ve sadece bir hakim ya da bir mahkeme tarafından değil, başka resmi makamlar tarafından da ihlal edilebileceği belirtilmiş, bu açıdan bakıldığında, masumiyet karinesine uygun hareket etme yükümlülüğünün sadece yargıya değil, aynı zamanda idareye de ait bir yükümlülük olduğu vurgulanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait olduğu iddia edilen sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanına ve şehitlere yönelik birtakım paylaşımlarda bulunduğundan bahisle disiplin soruşturması ve adlî inceleme başlatıldığı, disiplin soruşturması sonucunda kınama cezası verildiği, kınama cezasının iptali istemiyle açılan davada .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile reddedildiği ve böylece kınama cezasının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği; adli soruşturma sonucunda açılan kamu davasında .... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile sanığa ait paylaşımlarda yer alan ifadelerin doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almadığı, TCK 299/1 maddesindeki suç unsurlarını ihtiva etmediği, ağır eleştiri kapsamında kalıp hakaret içermediği, Cumhurbaşkanının onur şeref ve saygınlığını zedelemediği değerlendirilerek sanığın atılı suçtan beraatine karar verildiği, bu kararın da istinaf yoluna başvurulmaksızın 22/05/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı hakkında açılan disiplin soruşturması sonunda Cumhurbaşkanına ve şehitlere yönelik paylaşımlarda bulunduğundan bahisle tesis edilen ve sözleşmesinin feshine dayanak yapılan kınama cezasına karşı açılan davada dava konusu işlemin iptaline, hakkında yürütülen kamu davası sonunda ise suçun unsurları oluşmadığından bahisle beraatine karar verildiği ve anılan kararların kesinleştiği, dolayısıyla dava konusu işlemin hukuki dayanağının ortadan kalktığı dikkate alındığında, davacının belirtilen eylemi gerçekleştirdiğinden bahisle sözleşmesinin feshedilmesi, hukukun evrensel ilkelerinden biri olan ve Anayasamızda da hükmünü bulan masumiyet karinesinin ihlali niteliği taşımaktadır.
Kaldı ki, aynı nedene dayanılarak verilen "kınama" cezası, olayın sübut bulmadığı gerekçesiyle iptal edilmesine karşın, davacı sonuçları itibarıyla daha ağır bir hukuksal işlemle karşı karşıya bırakılmak suretiyle ölçülülük ilkesi de ihlal edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi