Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/3878
Karar No: 2021/11781
Karar Tarihi: 25.10.2021

Danıştay 6. Daire 2020/3878 Esas 2021/11781 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3878
Karar No : 2021/11781

TEMYİZ EDEN : 1-(DAVACI) … Odası
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1-(DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
2-(DAVACI) … Odası

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı istinaf isteminin kısmen reddine, kısmen kabulüne yönelik kararın, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısımları yönünden davalı idare, davanın reddine ilişkin kısımları yönünden davacı tarafından, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … tarih ve … sayılı Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylanan ve … tarih ve … sayılı belediye meclisi kararıyla itirazların kısmen kabulüyle kesinleşen Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planının iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:… , K:… sayılı kararda, İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen rapor ve dosyanın birlikte incelenmesinden, dava konusu Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının, 3194 sayılı İmar Kanununun 5. ve 8. maddelerine, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin i bendine, 1/100.000 ölçekli Eskişehir Çevre Düzeni Planına aykırı olduğu iddiası bakımından; dava konusu plan sınırları içindeki alanın, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında (ÇDP) Metropoliten Planlama Alt Bölgesi sınırları içerisine isabet ettiği ve ÇDP hükümleri uyarınca 1/25.000 ölçekli nazım imar planı yapılması gereken alanlar olarak tanımlandığı, bu nedenle planlama kararlarının 1/25.000 ölçekli uyuşmazlık konusu planla getirilmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırılık teşkil etmediği, dava konusu imar planının çevre düzeni planına uygun olduğu, açıklama raporu sayfa 34’te yer alan nüfus verilerine ilişkin bilginin jeolojik yerleşime uygunluk çalışması kapsamında üretilen ve 2014 tarihli Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 Ölçekli Nazım İmar Planı sentez raporunda sunulan bir bilgi olduğu, Tablo 5’teki bilginin ise 2015 tarihli Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 Ölçekli Nazım İmar Planı 4. safha rapor no:4’te sunulan bilgi olduğu, bu verilerden ilkinde konut alanlarının kentsel/kırsal olarak ayrıldığı, ikincisinde ise genel bir rakam verildiği ve kent/kır ayrımı yapılmadığı, 2014 ve 2015 yılları arasındaki bu farklılığın büyükşehirlerde belediye sınırlarının mülki sınırlar olarak belirlenmesine ilişkin 6360 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden kaynaklandığı, zira kanunun 2014 yerel seçimleri sonrasında yürürlüğe girdiği anlaşıldığından bu durumun bir hata değil eksik bilgi verilmesi niteliğinde olduğu ve mevzuata veya üst ölçekli çevre düzeni planına aykırılık oluşturmadığı gerekçesiyle davanın bu kısmı yönünden reddine, dava konusu Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planının 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesinin 1. fıkrasının c) bendine, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununa, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına aykırı olarak onaylandığı iddiası bakımından; davalı idarece, tarım dışı amaçla kullanım için gerekli izinleri alınan alanlara ilişkin belgelerin gönderildiğinin belirtildiği, ancak anılan evrakın tarım dışı amaçlı kullanım konusuna ilişkin olmadığı, tarım dışı kullanım amaçlı bir lejand maddesinin de bulunmadığı, davacının belirttiği paftalardaki alanların 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım alanı olduğu, ancak dava konusu imar planında tarım dışı amaçla kullanımının öngörüldüğü, bu alanların Tarım İl Müdürlüğünce gönderilen toprak niteliklerine ilişkin haritada da tarım alanı olarak belirlendiği, bu nedenle bu alanlardaki kullanım kararlarının üst ölçekli çevre düzeni planına aykırılık teşkil ettiği, bu iddia kapsamındaki en sıkıntılı alanın Satılmışoğlu bölgesindeki sanayi alanı ve bu sanayi alanının hemen güneyindeki I rumuzlu alan olduğu; belirtilen sanayi alanı için amaç dışı kullanım izninin bulunduğu ancak dava konusu planın belediye meclisine sunulan ilk halinde bu alanın sanayi olarak belirlenmediği, sonradan onay aşamasında sanayi olarak belirlenmesi nedeniyle dava konusu imar planının tüm kurgusunu ve ana stratejisini değiştirdiğinden şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olmadığı, I rumuzlu alan bakımından ise kuru mutlak tarım arazileri ile kuru özel ürün arazilerine yönelik tarım dışı amaçla kullanım taleplerinin Tarım İl Müdürlüğünce, alanın tarımsal bütünlük içinde olması ve alternatifinin bulunmaması nedeniyle reddedildiği, buna rağmen I rumuzlu bu alan için “sanayi kullanımına alt ölçekli planlarda Tarım Bakanlığının uygun görüşü alınması koşuluyla bu planda değişikliğe gerek kalmaksızın ayrılacaktır” şeklinde bir plan hükmü getirilmiş olmasının, Tarım İl Müdürlüğünün görüşüne aykırı olduğu, dava konusu imar planının temel ilke ve kararlarını zedeleyen, planın iç tutarlılığını ortadan kaldıran, bölgede plansızlık ve belirsizlik getiren bir karar olduğu ve tarımsal alanın korunamaması anlamına geldiği, benzer şekilde dava konusu imar planında yer alan H rumuzlu organize sanayi bölgesindeki (OSB) alanın ve G rumuzlu tarım alanının da aynı nedenlerle sakıncalı olduğu, dava konusu imar planı notları uyarınca, bu alanlarda yapılacak alt ölçekli planlarda Tarım Bakanlığının uygun görüşü alınması koşuluyla, 1/25.000 ölçekli nazım imar planında değişikliğe gerek kalmaksızın konut kullanımı getirilebilmesinin mümkün kılındığı, anılan plan notu dolayısıyla üst ölçekli çevre düzeni planında tarımsal alan olarak gösterilen oldukça büyük yüzölçümlü alanlarda konut gelişimine izin verdiği, hem dava konusu nazım imar planının hem de üst ölçekli çevre düzeni planının tarımsal alan bütünlüğünün korunması ilkesinden ödün verildiği, anılan rumuzların planın temel ilke kararlarını zedelediği, planın iç tutarlılığını ortadan kaldırdığı, bu bölgede plansızlık ve belirsizlik getiren bir karar olduğu, tarım alanlarının ortadan kaldırılmasına yol açtığı gerekçesiyle dava konusu imar planının G, H ve I rumuzuyla gösterilen alanlara yönelik kısmının iptaline, Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin karşısında bulunan ve mevcut planlarda park alanı olarak planlanan alanının dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar planında üniversite alanına dönüştürüldüğü ve çevresindeki tarım alanlarının konut alanına çevrildiği, mevcut planda yetersiz olduğu iddia edilen donatı alanlarının, dava konusu işlemle hem donatı alanını azalttığı hem de kurum görüşleri alınmadan yapılaşmaya açılan konut alanlarında yetersiz donatı alanlarının ortaya çıktığı belirtilerek Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 26. maddesine aykırı olarak onaylandığı iddiası bakımından; mevcut planda yer alan park alanının üniversite alanına ayrılmasında hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, Porsuk Çayının doğal değerinin korunması ve buradaki yeşil alan sürekliliğini güvence altına alan tedbirler alınmadığından üniversite alanı kararının bu haliyle planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu, işbu kararın üniversite alanının park alanına dönüştürülmesi zorunluluğunu doğurmadığı, üniversite alanı fonksiyonunda yeşil alana ve Porsuk Çayının doğal değerinin korunmasına yönelik plan notu yapılması gerekliliğini ortaya koyduğu sonucuna ulaşıldığından dava konusu imar planının üniversite alanına (Osmangazi) ilişkin kısmının iptaline, Eskişehir Metropoliten Alanı, Merkez Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planının planlama ilkelerine aykırı olarak onaylandığı iddiası bakımından; 3194 sayılı İmar Kanununun 5., 6. ve 8. maddeleri ile Mekansal Plânlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; arazi ve arsaların imar planlarında hangi kullanıma ayrılacağı hususunun öncelikle nazım imar planında belirleneceği, nazım imar planında belirlenen ana kararlar doğrultusunda arazi parçalarının genel kullanış biçimleri ve bölge tipleri belirlendikten sonra planlamaya konu edilen alanın özelliklerine göre planlama yapıldığı, 1/25.000 ölçekli nazım imar planların 1/5000 ölçekli planlara göre daha az ayrıntı içeren planlar olup 1/25000 ölçekli nazım imar planlarında öngörülen mekansal kullanım kararlarının daha soyut ve genel nitelikte olduğu, bu planlarda alt ölçekli planlara yön veren ana ilke ve stratejiler belirlenerek bölgesel anlamda arazi kullanım belirlemelerine yer verildiği, bölgesel kullanım kararlarının plan notlarıyla anlam kazandığı, 1/1000 ölçekli plan hazırlamaya yetecek düzeyde detaylı kullanımlara yer verilmeyen planlar olduğu, öte yandan; plan kademelenmesi içinde planlama sisteminin önemli bir aşaması olan ve çevre düzeni planından sonra gelen nazım imar planında, yapılaşma esasları, yoğunluklar, kullanımlar ile ulaşım sisteminin bir bütün olarak tanımlanarak tasarlandığı, nazım imar planının içerik olarak uygulama imar planına göre daha genel kuralları, koşulları ve ilkeleri içerdiği, yani nazım imar planının kente ilişkin tüm kullanımlarla ilgili perspektiflerin yansıtıldığı bir belge olduğu, davacının dava konusu 1/25000 ölçekli nazım imar planını kusurlandırdığını iddia ettiği hususların 1/1000 ölçekli uygulama imar planı kapsamında değerlendirilebilecek tespitler olduğu, uygulamaya ilişkin detayların uygulama imar planı ile belirleneceği, detaylandırmanın nazım imar planının konusu olmadığı, bu nedenle dava konusu işlemde bu yönden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın bu kısmının reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın, dava konusu planda tarımsal alanda kaldığı halde tarım dışı amaçla kullanımı olanaklı kılan G, H ve I rumuzu ile gösterilen kısmı dışındaki bölümü bakımından; usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından istinaf başvurularının reddine, kararının tarımsal alan olduğu halde tarım dışı amaçla kullanımı olanaklı kılan rumuz ile gösterilen (1/25.000'lik planda G, H ve I rumuzuyla gösterilen alanlara yönelik kısmı) bakımından; plan hiyerarşisi gereği 1/25000 ölçekli nazım imar planının 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre üst ölçekte bir plan olduğu, üst ölçekli planların alt ölçekli planlara yön veren ana ilke ve stratejiler belirlediği, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla planlanmaması genel ilke olmakla birlikte bunun yasada istisnalarının bulunduğu, yasada belirtilen istisnai durumlarda alternatif alan bulunmaması, Toprak Koruma Kurulun uygun görmesi ve Bakanlığın izin vermesi şartıyla tarım dışı amaçlarla planlama yapılabileceği, bu iznin hangi ölçekteki planda alınması gerektiği konusunda yasada açık bir düzenlemenin bulunmadığı, ancak planlama hiyerarşisi bağlamında gerek çevre düzeni planı gerekse 1/25.000 ölçekli nazım imar planlarının daha şematik düzeyde ve alt ölçekli planları yönlendirici nitelikte planlar olduğu, planlamada 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ise arazi kullanımına yönelik daha somut planlar olduğu, 1/25.000 ölçekli nazım imar planının, yasadaki şartların oluşması halinde tarım dışı planlamaya yönelik alt ölçekli planları yönlendirmesinde hukuki bir engel bulunmadığı, tarım arazileri ile ilgili 5403 sayılı Kanun gereği izinlerin alınması koşuluyla alt ölçekli planlarda tarım dışı amaçlarla kullanıma yönelik düzenleme yapılabileceğine ilişkin 1/25.000 ölçekli nazım imar planı notlarında, planların belirliliği, kademeli birlikteliği ve tarım arazilerinin korunması ilkesine aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın anılan kısmının kaldırılmasına, bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacı tarafından, kararın redde ilişkin kısımlarının, davalı idare tarafından kararın iptale ilişkin kısımlarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ: Temyize konu kararda eksik hüküm kurulduğu ve davacı iddialarının detaylı olarak değerlendirilmediği görülmüş olup davacı iddialarını tümünün ayıdınlatılmasına esas olacak şekilde bilirkişilerden ek rapor alınması gerektiği sonucuna ulaşıldığından kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY : Dava, … tarih ve … sayılı Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylanan ve … tarih ve … sayılı belediye meclisi kararıyla itirazların kısmen kabulüyle kesinleşen Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planının iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanunu'nun dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle, 5. maddesinde, nazım imar planı; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmış, 6. maddesinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmış, 8. maddesinin 1. fıkrasında; planların tanımlaması yapılarak, planlar bölge planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak kademelendirilmiş ve alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu bulunduğu hükmüne yer verilmiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 14/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren (dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan) Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin ''Tanımlar'' başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, "Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı ifade eder." tanımına yer verilmiş, "Mekansal planlama kademeleri ve ilişkileri" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında, mekansal planların kapsadıkları alan ve amaçları açısından mekansal strateji planları, çevre düzeni planları ve imar planları olarak hazırlanacağı, buna göre planlama kademelerinin, üst kademeden alt kademeye doğru sırasıyla; mekansal strateji planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planından oluştuğu kural altına alınmış, aynı maddenin 2. fıkrasında, mekansal planların, plan kademelenmesine uygun olarak hazırlanacağı, her planın, planlar arası kademeli birliktelik ilkesi uyarınca yürürlükteki üst kademe planların kararlarına uygun olmak, raporu ile bütün oluşturmak ve bir alt kademedeki planı yönlendirmek zorunda olduğu, aynı maddenin 7. fıkrasında uzun devreli gelişme planı, ulaşım ana planı ve diğer özel amaçlı plan ve projelerin; mekânsal planlama kademelenmesinde yer almayan, planlara girdi sağlayan ve imar planı kararlarına veri oluşturan veya gerektiğinde mekânsal planların uygulanmasına yönelik araç ve ayrıntıları da içerebilen, stratejik plan yaklaşımı ile gerektiğinde şematik ve grafik planlama dili kullanılarak yapılan, plan paftası, eylem planı ve planlama raporu ile bütün olan çalışmalar olduğu, 11. maddesinin 1. fıkrasında, imar planlarının yapımı ve değişikliklerinde planlanan alanın veya bölgenin şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarında bu Yönetmeliğin EK-2 Tablosunda belirtilen asgari standartlara ve alan büyüklüklerine uyulacağı, aynı Yönetmeliğin 23. maddesinin 1. fıkrasında; nazım imar planında karar düzeyi ve içerikleri bakımından, uygulama imar planındaki detay kararlar alınmamasının esas olduğu, uygulamaya dönük kararların uygulama imar planında belirleneceği, 24. maddesinin 4. fıkrasında ise; uygulama imar planlarında yapılaşma koşullarına ilişkin olarak, ayrık, bitişik, blok yapı nizamı ile taban alanı kat sayısı (TAKS), kat alanları kat sayısı (KAKS), emsal, bina yükseliği, yapı yaklaşma mesafelerinin belirleneceği düzenleme altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dilekçesinde genel itibariyle;
1- Dava konusu planın İmar Kanununun ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin nazım imar planı tanımına ilişkin maddelerine ve üst ölçekli 1/100.000 ölçekli Eskişehir Çevre Düzeni Planına aykırı olduğu, açıklama raporunun 34. sayfasında ve 35. sayfasında sunulan Tablo 5’teki mevcut konut alanlarına ilişkin sayısal değerlerin örtüşmediği,
2- Dava konusu nazım imar planının 3194 sayılı İmar Kanununun tarım arazilerinin korunacağına ilişkin 8. maddesinin c) bendine ve 5403 sayılı Toprak Koruma Kanununun temel ilkelerine aykırı olduğu,
- Dava konusu planda gelişme konut alanı olarak öngörülen bölgelerin tümünün 100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım alanı veya mera olarak planlandığı, dava konusu planın ... paftasında yer alan ve 100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım alanı olan bölgenin konut dışı kentsel çalışma alanı olarak, ... paftasında yer alan ve 100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım alanı olan 3 ayrı alanın konut alanı olarak,... paftada yer alan ve 100.000 ölçekli çevre düzeni planında orman alanı ve tarım alanı olan 2 ayrı alanın konut alanı ve üniversite alanı olarak, … paftasında yer alan ve 100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım ve mera alanı olan 2 ayrı alanın sanayi alanı, depolama alanı ve konut alanına ayrıldığı, dava konusu imar planında değişiklikler yapılırken hiçbir kurumdan görüş alınmadığı, tarım, mera ve orman alanlarının (Bursa ve Keskin yolları boyu, Ihlamurkent, Emek, Vadişehir, 71 Evler, Sultandere, Muttalip, Koyunlar, Sakintepe, Kocakır, Yukarıçağlan, Aşağıçağlan, Kayapınar) nitelikli çalışma yapılmaksızın imara açıldığı, kısaca uyuşmazlık konusu nazım imar planının üst kademedeki 1/100.000 ölçekli ÇDP'na aykırı olduğu,
3- Dava konusu imar planının genel hükümlerinin 5. maddesinde, Tarım Bakanlığının uygun görüşü alınarak dava konusu imar planında değişiklik yapılmasına gerek olmaksızın alt ölçekli planlarda A, B, E, F, G rumuzlu alanların konut alanına, D rumuzlu alanın sanayi ve depolama alanına, C rumuzlu alanın lojistik alanına, H rumuzlu alanın sanayi alanına, I rumuzlu alanın küçük sanayi alanına ayrılabileceğinin, M rumuzlu mera alanının ise meradan çıkarılmak koşuluyla bu planda değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda gelişme konut alanına ayrılabileceğinin düzenlendiği, bahsi geçen alanların tümünün dava konusu imar planında tarım veya mera alanı olarak planlanmasına rağmen bu alanlar için getirilen anılan plan notunda çelişkili biçimde konut, gelişme konut, sanayi ve lojistik alanı kullanımlarının belirlendiği, plan üzerinde tarım alanı olarak gösterilip üzerinde bir sembol kullanılarak plan notunun genel hükümlerine göre imara açılmasının Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin genel planlama esasları başlıklı 7. maddesine aykırı olduğu,
- Dava konusu imar planının özel hükümlerinden 1.3 maddesinde Kocakır Mevkiinde "rezerv alanı" olarak belirlenen 770 ha'lık alanın kullanım kararının dava konusu planda değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda belirleneceği düzenlendiğinden Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin gösterim teknikleri başlıklı 10. maddesine aykırı olduğu,
4- Dava konusu imar planında park alanı olan bölgenin üniversite alanına dönüştürüldüğü ve çevresindeki tarım alanlarının konut alanına çevrildiği, mevcut planda zaten yetersiz olan donatı alanlarının daha da azalttığı, bu değişikliğin kurum görüşleri alınmadan Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26. maddesine aykırı olarak onaylandığı,
5- Dava konusu imar planında konut alanları için getirilen yoğunluk değerlerinin, konut alanlarının kendine özgü durumları gözetilerek alt ve üst eşikler belirlenmek suretiyle gösterilmesi gerektiği, ancak planda kent merkezinde yüksek yoğunluk merkez dışında ise az yoğunlukların tek bir yoğunluk kararında toplanmasının açıklanabilir olmadığı,
- Dava konusu imar planında bazı ana arterlerin gösterilmediği, örneğin Vali Ali Fuat Güven Caddesinin bir kısmının kaldırıldığı, buna ilişkin olarak plan açıklama raporunda hiçbir açıklama bulunmadığı, plan notlarında "ulaşım master planı yapılacaktır" ifadesine yer verildiği görüldüğünden henüz ulaşım master planı yapılmadığının anlaşıldığı, ancak anılan plan yapılmadan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı yapılmasının sürdürülebilir kent formu yerine sağlıksız kentleşmeye neden olacağı,
iddiaları ileri sürülerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Görülmekte olan davada, dava dilekçesinin, plan geneline, plan ilke ve esaslarına, planlama alanında yer alan belirli bölgelerde getirilen kullanım kararlarına ve bu alanlara ilişkin plan notlarına yönelik iddialar içermesi ve dava konusu Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planının ölçeği ve niteliği itibariyle bu iddiaların birbirinden bağımsız olarak inceleme yapılmasını gerektirmesi dolayısıya dava konusu uyuşmazlık hakkında karar verilebilmesi için her bir iddiaya yönelik olarak nitelikli ve kapsamlı inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dava konusu işlemin kapsamı bakımından dava dilekçesinde sunulan iddiaların tek tek incelenmesini gerektiren uyuşmazlıkta, davacı iddiaları arasında yer alan ve bilirkişi raporunda kısaca değerlendirek hukuka aykırı olduğu tespitlerine yer verilen ancak, İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarında hakkında hüküm kurulmayan ve hakkında bilirkişi incelemesi dahi yapılmamış ve hüküm kurulmamış olan davacı iddiaları bulunduğu görülmektedir.
İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda; davacı iddiaları içerisinde 2. sırada sayılan ve temelde, üst kademedeki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım alanı, orman alanı ve mera olarak belirlenen bazı alanların dava konusu nazım imar planının yukarıda sayılan paftalarında yapılaşmaya açıldığı, diğer bir deyişle dava konusu imar planı ile üst kademedeki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planındaki kullanım kararına aykırı kullanım kararları getirildiğine ilişkin iddia ile davacı iddiaları içerisinde 3. sırada sayılan ve dava konusu nazım imar planı ile tarım alanı ve mera olarak planlanan önemli büyüklükteki bazı alanlara rumuzlar verilerek dava konusu nazım imar planı notlarının yönlendirmesiyle, Eskişehir Metropoliten Alanı Merkez Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda yapılaşmaya açılmasının mümkün kılındığı, bu durumun dava konusu planı işlevsiz kıldığına ilişkin iddia hakkında, kısaca değerlendirme yapıldığı görülmekte ise de İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarında anılan hususlar bakımından davacı iddialarını karşılayacak şekilde hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, dava dilekçesinde 3. sırada sayılan ve dava konusu imar planının özel hükümlerinden 1.3 maddesinde Kocakır Mevkiinde "rezerv alanı" olarak belirlenen 770 ha'lık alanın kullanım kararının dava konusu planda değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda belirleneceği düzenlendiği, bu durumun Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin gösterim teknikleri başlıklı 10. maddesine aykırı olduğuna iddiası ile dava dilekçesinde 5. sırada sayılan ve dava konusu imar planında bazı ana arterlerin gösterilmediği, bazı ana yolların bir kısmının kaldırıldığı, buna ilişkin olarak plan açıklama raporunda hiçbir açıklama bulunmadığı, dava konusu imar planının ulaşım ilişkileri bakımından planlanmasına esas teşkil edecek ulaşım master planının yapılmadığı, ulaşım master planı yapılmadan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı yapılmasının sürdürülebilir kent formu yerine sağlıksız kentleşmeye neden olacağı iddiasına ilişkin olarak İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarında hüküm kurulmadığı gibi bu hususa ilişkin olarak bilirkişi raporunda da bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
Usul hukukunun en temel ilkelerinden biri olan "taleple bağlılık ilkesi" uyarınca, idari yargı mercilerinde açılan davalarda; mahkemelerin, davacının istemi ile bağlı olduğu ve istemi genişletecek veya daraltacak biçimde karar veremeyeceği açıktır.
Uyuşmazlık hakkında karar verilebilmesi için öncelikle, yukarıda yer verilen eksikliklerin giderilmesi, incelenmeyen yahut yeterli inceleme yapılmayan iddialar hakkında bilirkişi heyetinden ek rapor alınması ve davacının tüm iddialarının kararda karşılanması gerekmektedir. Bu kapsamda, bozma kararı üzerine bölge idare mahkemesince yapılacak incelemede göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna ulaşılan hususlara aşağıda detaylı olarak yer verilmesi uygun görülmüştür.

A) Dava dilekçesindeki 2. iddia kapsamında, pafta numaraları belirtilen bazı alanlarda yer alan tarım alanları ve meraların yapılaşmaya açıldığı, bu nedenle dava konusu nazım imar planının 1/100.000 ölçekli ÇDP'na aykırı olduğu iddialarına yer verildiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlıkta, dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar planının üst kademesinde yer alan 1/100.000 ölçekli ÇDP'na uygun olarak hazırlanması gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır.
Bilirkişi raporunda, bu hususa ilişkin olarak kısaca davacının ileri sürdüğü paftalardaki alanların 1/100.000 ölçekli ÇDP'nda tarım alanı olduğu, bu alanların Tarım İl Müdürlüğünce gönderilen toprak niteliklerine ilişkin haritada da tarım alanına denk geldiği, ancak dava konusu nazım imar planında tarım dışı amaçlarla planlandığı tespitlerine yer verilmiş ise de hangi alanın hangi kullanım kararına ayrıldığı ve üst ölçekli ÇDP'nda ne şekilde planlandığına ilişkin detaylı değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.
Anılan hususlar hakkında karar verilebilmesi için davacı tarafından sayılan her bir paftada belirtilen fonksiyonlar bakımından ÇDP'na ayırılık bulunup bulunmadığının tereddüte yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması, bunun için Bölge İdare Mahkemesince ek bilirkişi raporu alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, davacı tarafından üniversite alanı bakımından da üst ölçekli ÇDP'na aykırı planlama yapıldığı iddiasında bulunulduğu görüldüğünden bu hususun değerlendirilmesi ve dava konusu nazım imar planında üniversite alanı fonksiyonu getirilen alanlara ilişkin olarak da üst ölçekli ÇDP'na uygunluk hususunda inceleme yapılması gerektiği açıktır.

B) Dava konusu imar planının özel hükümlerinden 1.3. sayılı maddesinde Kocakır Mevkiinde "rezerv alanı" olarak belirlenen 770 ha'lık alanın kullanım kararının dava konusu planda değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda belirleneceği düzenlendiğinden Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin gösterim teknikleri başlıklı 10. maddesine aykırı olduğu iddiası bakımından bilirkişi incelemesi yapılmadığı ve bu hususa ilişkin hüküm kurulmadığı görülmektedir. Uyuşmazlığın bu kısmı hakkında karar verilebilmesi için öncelikle davacı iddiaları kapsamında bilirkişi incelemesi yapılması ve rezerv alanına ilişkin gösterimin alt ölçekli plana bırakılmasının uygun olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

C) Benzer biçimde, bilirkişi incelemesi yapılmayan ve hakkında hüküm kurulmayan diğer bir iddia olan, dava konusu imar planında bazı ana arterlerin gösterilmediği, Vali Ali Fuat Güven Caddesinin gibi önemli yolların bir kısmının kaldırıldığı, buna ilişkin olarak plan açıklama raporunda hiçbir açıklama bulunmadığı, plan notlarında "ulaşım master planı yapılacaktır" ifadesine yer verildiği görüldüğünden henüz ulaşım master planı yapılmadığının anlaşıldığı, ancak anılan plan yapılmadan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı yapılmasının sürdürülebilir kent formu yerine sağlıksız kentleşmeye neden olacağı iddiaları bakımından da bilirkişi incelemesi yapılarak hakkında hüküm kurulması gerektiği anlaşılmaktadır.
Ulaşım Ana Planı, planlama literatüründe; ulaştırma altyapısına yapılacak yatırımların, düzenlemelerin ve işletme yaklaşımlarının belirlendiği uzun erimli planlar olarak ifade edilmekte, son derece kapsamlı bir araştırma ve çalışmanın ürünü olarak hazırlandığı, bu plan kapsamında özellikle konut-işyeri ile konut-okul yolculuklarına ilişkin anket yapılarak kentte var olan yolculuk katsayısı ve yolculuk desenleri belirlendikten sonra, arazi kullanım planlarıyla ilişkilendirilerek ve çeşitli tahmin yöntemleri ile modeller kullanılarak geleceğe yönelik kestirimler yapıldığı, bu planın genellikle dört aşamalı ulaşım planlama modeli kullanılarak hazırlandığı, buna göre; ilk aşamada Yolculuk Üretiminin tahmin edilmesi, ikinci aşamada, Yolculuk Dağılımının modelleme ile hesaplanması, üçüncü aşamanın, yolculukların ne oranda toplu taşıma ile ne oranda özel araç ile yapılacağı kestirimini içeren Türel Dağılım olduğu ve son aşamada da, tahmin edilen yolculukların güzergah seçimi konusunda, yolculuk süresini en az kılacak seçimler yapılacağı varsayımı altında tahminlerin yapıldığı Trafik Atamasının oluşturulduğu; modelleme sonucunda elde edilen kestirimler eğer mevcut ulaşım altyapısının sunduğu kapasite ile karşılanamayacak kadar büyükse, ulaşım politikaları uygulanarak ve toplu taşıma ağırlıklı yatırım programları oluşturularak bu talebi düşürmek veya değiştirmek amacı taşıyan Yolculuk Talep Yönetimi yaklaşımının uygulanacağı ve bu planla sadece büyük altyapı yatırımlarının değil, aynı zamanda mevcut altyapının en verimli şekilde kullanılmasını sağlayacak trafik yönetimi düzenlemelerini de ulaşım ana planının içermesi gerektiğine ilişkin teknik yönler açıklanmaktadır (Sutcliffe, E.B. (2012). Ulaşım Ana Planı. M. Ersoy, (Ed.), Kentsel Planlama Ansiklopedik Sözlük (Birinci Basım) içinde (s.452). Ankara: Ninova Yayınları).
Ulaşım ana planının, arazi kullanımı ve yapılaşmaya ilişkin kararlar üreten planlar arasında yer almadığı, 3194 sayılı Yasanın 8. maddesinin d) bendi gereği, MPYY’nin 6. maddesinin 7. fıkrasında açıklandığı şekilde; arazi kullanımı ve yapılaşmaya ilişkin kararlar üreten mekansal planların düzenleme konusunu oluşturan yol, ulaşım, ulaşım sistemine ilişkin içermesi gereken kararlar nedeniyle bu planlara veri oluşturduğu ve aynı zamanda bu planların çıktısı olarak uygulanmasına yönelik araç ve ayrıntıları da içerebildiği, bu haliyle planın üst ölçekli planlara karşılık gelen genel kararlar içeren yönlerinin olduğu gibi alt ölçekli planlara karşılık gelen yaya, bisiklet yolu gibi kararları da içerebildiği, yatırım, düzenleme ve işletme yaklaşımı bulunan, modelleme sonucunda elde edilen kestirimlere dayanılarak trafik yönetimin (trafik konularında gereken ayrıntıları belirleyen, toplu taşımaya ağırlık veren ve öncelikli kılmasına ilişkin) düzenlemelerini de öngörmesi, gerektiğinde şematik ve grafik dili de kullanılabilen, plan pafta, eylem planı ve raporundan oluşan çalışmaların bir bütün olarak ele alındığında belirli bir ölçekle ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, ancak üst ve alt kademe planları ile eşgüdümlü olarak hazırlanabileceği, imar planlarında otopark alanları ayrılırken ulaşım planlarının yapılması esasını getirdiği, imar planında otopark düzenlemesinin varsa ulaşım planı dikkate alınarak düzenlenmesi ancak bölge otopark alanlarının ulaşım planları dikkate alınmadan ayrılamaması yolunda ilke getirilerek veri niteliği ve zorunlu tutulduğu alanın vurgulandığı görülmektedir.
Ulaşım ana planına ilişkin tanım maddesi ile MPYY’nin 6. maddesinin 7. fıkrası ile 11. maddesinin 6. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde; planın veri niteliğinin öne çıkarıldığı, bölge otoparkı ayrılması sırasında ulaşım planının dikkate alınmasının zorunlu olduğu, ulaşım planı olmadan bölge otoparkının ayrılmasının mümkün olmadığı, kendisine ait yapım yöntem ve ilkeleri olan arazi kullanım kararı niteliği taşımayan ama aynı zamanda bu planların verisi olmanın yanı sıra çıktıları olarak uygulanmasına yönelik araç ve ayrıntıları gösteren düzenlemeler içerebilmesi itibariyle belirli bir ölçekle ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, şehrin üst ve alt kademe planları ile gerektiğinde eşgüdümlü olarak hazırlanabileceği, her hâlükârda mekansal planlarla eşgüdümlü olarak hazırlanmasını öngörmenin arazi kullanım kararı getirmeyen, plan kademelemesinde yer almayan özel bir nitelik taşıyan bu planla ilişkilendirmenin zorunlu olarak yapılması gereken planları içeren sistemi işlemez kılacağı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesince bu hususta hüküm kurulurken yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin dikkate alınması, davacı iddialarında ileri sürüldüğü gibi ulaşım kararlarında kapsamlı değişiklikler yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa bu değişikliğin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve imar mevzuatı bakımından incelenmesi ve dava konusu imar planına esas ulaşım ana planı bulunup bulunmadığı ve plan ulaşım kararlarının ne şekilde belirlendiği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda; davacı tarafından iptali istenilen işlem ile ilgili olarak Bölge İdare Mahkemesince ayrı ayrı hukuki inceleme yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı anlaşıldığından temyize konu kararda, eksik hüküm kurulmuş olması sebebiyle isabet görülmemiştir.

Öte yandan; temyize konu kararda eksik hüküm kurulan iddialar dışında kalmakla beraber Dairemizce, hakkında Bölge İdare Mahkemesince yeniden değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılan iddialara ilişkin hukuki değerlendirmelere aşağıda yer verilmiştir.
1) Dava dilekçesinde yer alan 2. iddia kapsamında dava konusu imar planının, ÇDP'na aykırı olduğu iddiası hakkında hüküm kurulmamış ise de yine aynı iddia kapsamında yer alan ve dava konusu imar planının 5403 sayılı Toprak Koruma Kanununa aykırı olduğu iddiası bakımından İdare Mahkemesince iptal kararı verildiği, ancak karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, davalı idarenin kararın bu kısmına yönelik istinaf isteminin kabulüne, anılan kısmın kaldırılmasına, davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İdare Mahkemesince verilen kararın iptale ilişkin bu kısmına yukarıda detaylı olarak değinilmiştir. Uyuşmazlığın bu kısmının kararda, davacı iddialarını birebir karşılamayacak biçimde ele alındığı ve temelde dava konusu nazım imar planında tarım alanı olan ancak bu planda getirilen rumuzlar ve plan notlarının yönlendirmesiyle dava konusu imar planında değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda farklı kullanım kararları getirilmesi mümkün kılınan alanlara ilişkin olduğu görülmektedir. Dairemizce, İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesince yapılan değerlendirmeler, 5403 sayılı Toprak Koruma Kanununa aykırılık iddiası kapsamında ele alınarak incelenmiştir.
Davacı iddiaları, üst kademedeki 1/100.000 ölçekli ÇDP'nda tarım alanı, orman alanı ve mera olan ve pafta numaraları belirtilmek suretiyle sayılan alanların dava konusu nazım imar planında konut, konut dışı kentsel çalışma, üniversite, sanayi ve depolama alanı kullanımlarına ayrılması nedeniyle dava konusu imar planının üst ölçekli ÇDP'na, imar mevzuatına ve imar planlarının hazırlanmasına ilişkin usullere aykırı olarak yapıldığı çerçevesinde yoğunlaşmaktadır.
İstinaf incelemesi üzerine Bölge İdare Mahkemesince, kararın dava dilekçesindeki 2. iddiaya ilişkin anılan kısmı 5403 sayılı Kanuna aykırılık iddiası bakımından değerlendirilirken, dava konusu imar planının şematik olduğu ve tarım dışı planlamaya yönelik olarak alt ölçekli planları yönlendirmesinde bir engel bulunmadığı gerekçesine dayanılarak davanın reddi yolunda karar verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, 1/25.000 ölçeğinde olsa da dava konusu nazım imar planının, çevre düzeni planlarından farklı olarak leke plan niteliğini haiz olmadığı, nazım imar planları için mevzuatta öngörülen nitelikleri taşıması gerektiği, bu kapsamda, alt ölçekli planları yönlendirmede çevre düzeni planına göre daha detaylı ve belirleyici olması ve bünyesinde, getirdiği kullanım kararlarıyla çelişecek şekilde rumuzlar ve plan notlarına yer vermemesi gerektiği hususlarının dikkate alınması şarttır.
Dava konusu nazım imar planına getirilen rumuzlar ve plan notları, dolayısıyla üst ölçekli çevre düzeni planında tarımsal alan olarak gösterilen oldukça büyük yüzölçümlü alanlarda konut gelişimine izin verilmesi nedeniyle dava konusu nazım imar planının ve üst ölçekli çevre düzeni planının tarımsal alan bütünlüğünün korunması ilkesinden ödün verildiği, anılan rumuzların planın temel ilke kararlarını zedelediği, planın iç tutarlılığını ortadan kaldırdığı, bu bölgede plansızlık ve belirsizlik getiren bir karar olduğu, tarım alanlarının ortadan kaldırılmasına yol açtığı ve tüm bu nedenlerle, 5403 sayılı Kanunun amaç ve ilkelerine aykırı olduğu sonuçlarına ulaşıldığından, 2. iddia bakımından verilen kararda, 1/100.000 ölçekli ÇDP'na aykırılık iddiası bakımından eksik hüküm kurulmasının yanı sıra, bu yönü itibari ile de isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
2) Rumuzlar ve plan notları yönlendirmesiyle dava konusu planda değişiklik yapılmaksızın alt ölçekli planlarda farklı kullanım kararları getirilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin 3. sıradaki iddia, İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarında 1/100.000 ölçekli ÇDP'na aykırılığa ilişkin 2. iddia altında kısaca değerlendirilmiş ve bir kısmı aynı iddia kapsamında Dairemizce 5403 sayılı Kanuna aykırılık iddiası kapsamında incelenmiş ise de davacı iddialarının temyize konu kararda tümüyle karşılanmadığı görülmektedir.
Bilirkişi raporunda, 3. sırada yer verilen iddia kapsamında; dava konusu nazım imar planında kullanım kararı getirilen alanların bu alanlar için öngörülen rumuzlar yoluyla ve plan hükümleri yönlendirmesiyle başka arazi kullanımlarına ayrılmasının mümkün kılındığı, böylelikle tarım alanlarında kalan önemli büyüklükteki alanların dava konusu imar planında değişiklik yapılmaksızın bakanlık görüşüyle alt ölçekli imar planlarında konut alanı, sanayi alanı gibi farklı kullanımlara ayrılabileceği, böyle bir yönlendirmenin imar planlarında sınırlı büyüklükte olan parçalı ve konut arazileri arasına sıkışmış alanlar için getirilmesinin mümkün olabileceği ancak dava konusu nazım imar planında olduğu gibi önemli alansal bütünlüğe sahip yerler bakımından getirilmesi nedeniyle plansızlık ve belirsizliğe sebep olunduğu, büyük yüzölçümlü alanlarda getirilen kullanım kararlarının sürdürülebilirliği imkanının kalmadığı, bu alanların kullanım kararlarının alt ölçekte değiştirilebilmesinin planın iç tutarlılığını da zedelediği, planın kendisini işlevsiz kıldığı, korunması gereken tarım alanlarının ortadan kaldırılmasına yol açtığı, bu nedenle imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olmadığı tespit ve değerlendirmelerine yer verildiği görüldüğünden anılan iddia bakımından detaylı bir inceleme ve değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesince bozma üzerine verilecek kararda, davacı tarafından ileri sürülen bu iddianın, her bir rumuz, bu alanlara getirilen kullanım kararları ve bu rumuzlar dolayısıyla bu alanların alt ölçekli imar planlarında ne şekilde planlanabileceğine ilişkin plan notları bakımından ayrı ayrı ve detaylı biçimde incelenmesi, bu yönlendirmelerin getirildiği alan büyüklükleri de göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
3) Dava dilekçesindeki 5. iddia içerisinde yer alan konut alanları için getirilen yoğunluk değerlerinin, konut alanlarının kendine özgü durumları gözetilerek alt ve üst eşikler belirlenmek suretiyle gösterilmesi gerektiği, ancak planda kent merkezinde yüksek yoğunluk merkez dışında ise az yoğunlukların tek bir yoğunluk kararında toplanmasının açıklanabilir olmadığı iddiasına gelince; bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda, bu iddia bakımından, dava konusu imar planında yalnızca mevcut seyrek yoğunluk, mevcut düşük yoğunluk ve gelişme düşük yoğunluk kararlarının kişi/ha olarak sınırlarının belirlendiği, orta yoğun, yoğun, çok yoğun gibi yoğunluk kararlarının ise dava konusu imar planı lejantında yer almadığı, bunun yanı sıra ticaret+turizm+konut alanı kullanım kararı getirilen Tepebaşı, Odunpazarı ve Muttalip bölgesinde konut oranı ve yoğunluğu belirlenmeyen oldukça geniş alanlar bulunduğu, planın yoğunluk ve yapılaşma kararlarını alt ölçekli planlara bıraktığının belirtildiği, ancak yoğunluk kararlarının planlanan alanların niteliklerine göre çeşitlendirilmek suretiyle dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar planı ölçeğinde belirlenmesi gerektiği, bununla birlikte ticaret+turizm+konut alanlarında ne oranda konut alanı öngörüldüğü ve bu alanların yoğunluklarına ilişkin olarak alt ölçekli planların ne şekilde yönlendirileceğinin belirtilmesi gerektiği halde yapılmadığı, bu nedenle planın yoğunluk kararlarının planlama ilkelerine uymadığı değerlendirmelerine yer verildiği görülmektedir.
Temyize konu kararın anılan iddiaya ilişkin kısmında; İdare Mahkemesince bilirkişi raporu esas alınmaksızın, davacının dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar planını kusurlandırdığını iddia ettiği hususların 1/1000 ölçekli uygulama imar planı kapsamında değerlendirilebilecek tespitler olduğu, uygulamaya ilişkin detayların uygulama imar planı ile belirleneceği, detaylandırmanın nazım imar planının konusu olmadığı, bu nedenle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan 3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde; "nazım imar planı" varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak, hali hazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasında esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan planlar olarak tanımlanmış, 29/11/2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik neticesinde anılan madde "Nazım İmar Planı; (Değişik:29/11/2018-7153/10 md.) varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plandır.
" olarak değiştirilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde 29/11/2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile nazım imar planında gösterilecek unsurlar arasından "gerektiğinde yapı yoğunluğu" ibaresi çıkarılmış ise de nüfus yoğunluklarının değişiklik öncesinde ve sonrasında onaylanan nazım imar planlarında yer alması gereken unsurlardan olduğu açıktır.
Planların uygulanmasına ilişkin imar durum belgesi, parselasyon, ruhsat vb. işlemlere esas alınan emsal, kat yüksekliği, yapı yoğunluğu gibi yoğunluk değerlerinin, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının konusu olarak değerlendirilmesi gerektiği açık ise de davacı tarafından eksik olarak belirlendiği ileri sürülen yoğunluk değerlerinin yapılaşmaya esas yoğunluğa değil planlama alanı içinde yer alan ve farklı kullanım kararları getirilen bölgelerde nüfus yoğunluğunun genel hatları itibari ile kişi/hektar olarak belirlenmesine ve alt ölçekli imar planlarında teknik ve sosyal donatı alanlarına duyulan ihtiyacın açıklığa kavuşturulmasına yönelik değerlere ilişkin olduğu görülmektedir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine göre imar planları yapılırken o alanda ayrılması gereken donatı alanlarının nüfus büyüklüğüne bağlı olarak hesaplanması gerekmektedir. Dava konusu imar planının ölçeği göz önünde bulundurulduğunda Metropoliten Planlama Alanı içindeki sosyal ve teknik altyapı ve donatı alanlarına duyulan ihtiyacın dava konusu imar planında genel ortaya koyulması, diğer bir deyişle, tüm donatı alanlarının nüfus büyüklüğüne göre belirlenecek olan yerleşmelerde ayrılması uygun olacaktır.
Az yoğunluk, orta yoğunluk, yüksek yoğunluk, çok yüksek yoğunluk gibi değerlerin dava konusu imar planı ölçeğinde belirlenmesi ve 1/5000 ölçekli nazım imar planına da aktarılması gerektiği, zira üst kademedeki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında bu değerlerin belirtilmesinin ölçeği gereği mümkün olmadığı, bu belirlemenin alt kademedeki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarına bırakılmasının ise donatı alanlarının belirlenmesi bakımından esaslı sorunlara yol açacağı, ayrıca dava konusu imar planında yalnızca belirli bölgelere ilişkin "mevcut" yoğunluk değerlerine yer verildiği, diğer yoğunluk değerlerinin lejantta ve plan paftalarında yer almadığı, planların uzun süre geçerliliğini koruyacak öngörülere yer vermesi gerektiğinden yoğunluk değerlerinin yalnızca mevcut yoğunluğa ilişkin olarak belirlenmesinin de planlama esaslarına uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle, Bölge İdare Mahkemesince hüküm kurulurken yukarıda detaylı olarak belirtilen hususların göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararın BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine 25/10/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi