
Esas No: 2019/4122
Karar No: 2020/943
Karar Tarihi: 13.01.2020
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/4122 Esas 2020/943 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2019/4122 E. , 2020/943 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2018 tarih ve 2017/16 - 2018/42 sayılı kararı
3-..., 4-..., 5-..., 6-..., 7-..., 8-..., 9-...,
10-..., 11-..., 12-..., 13-..., 14-...,
15-..., 16-...,
17-..., 18-...,
19-..., 20-...,
21-..., 22-...,
23-..., 24-...,
25-..., 26-..., 27-..., 28-...,
29-..., 30-...
Katılanlar : 1-T.C. Cumhurbaşkanlığı 2-Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, 3-...
Suç : 1-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme(Tüm sanıklar yönünden),
2-Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (Tüm sanıklar yönünden),
3-Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (Tüm sanıklar yönünden),
4-Silahlı terör örgütüne üye olma(Sanıklar ... ve ... haricindeki tüm sanıklar yönünden),
5-Silahlı terör örgütüne yardım etme(Sanıklar ... ve ... yönünden)
Hüküm : I-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında; 5237 sayılı Kanunun 309/1, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
II-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında 5237 sayılı Kanunun 314/2, 62, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
III-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden ise atılı tüm suçlardan beraatlerine,
İlişkin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/16 - 2018/42 sayılı kararına yönelik istinaf istemlerinin esastan reddi.
Temyiz edenler : 1-Katılan Cumhurbaşkanlığı vekili,
2-Katılan ... vekili,
3-Katılan ... vekili,
4-Sanıklar ... ve ... ile müdafileri
5-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., Hüseyin Vurucu, ... müdafileri
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ;
I- Katılan ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Anayasayı ihlal, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütüne yardım etme suçlarından doğrudan zarar görmeyen adı geçen kurum ve şahsın davaya katılma ve hükmü temyize hak ve yetkileri bulunmadığından, temyiz istemlerinin CMK"nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
II- Sanıklar ..., ..., ..., ..., Servet Bayraktar haklarında Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında silahlı terör örgütünün üyesi olmak suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında üzerlerine atılı tüm suçlar yönünden verilen beraat kararlarının incelenmesinde;
Temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih, 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez. 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000’e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250"den fazla kişi şehit edilmiş, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK’nın 37. maddesi kapsamında doğrudan fail” olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince:
Genel olarak İstanbul Tuzla Piyade Okul Komutanlığında gerçekleşen olaylar:
2. Zırhlı Tugay komutanlığında gerçekleştirilen darbe toplantılarına Tuzla Piyade Okul Komutanı olan firari kurmay albay ...’in bizzat katıldığı, bu darbe toplantılarında Tuzla Piyade Okuluna; darbe teşebbüsü kapsamında derdest edilecek kişilerin alınmasını görevinin verildiği ve alman bu kararlar ile talimatların firari kurmay albay ..."e iletildiği, bu görev doğrultusunda adı geçen albayın, bu dosyamız sanıkları olan ..., ..., ..., ... ve ...’a koordinasyon görevi verdiği, 15.07.2016 sabahında firari kurmay albay ..."in, sanık yüzbaşı ...’u arayıp okula çağırdığı, bu sanıkla sabah 09.00’da görüştükleri, aynı gün okul komutanı firari kurmay albay ...’in, Tuzla Piyade Okulunda hazırlıklara başladığı, bir miktar koli bandı ve plastik kelepçe aldırıp odasına koydurduğu; yine, bölük komutanı ve takım komutanlarını odasına çağırıp görüşmeler yaptığı, okul dışındaki faaliyetlerin, sivil araçlarla ve kursiyer teğmenlerle icrasına karar verildiği, sanık ... ile bazı teğmenlerin ikişerli gruplar halinde okul komutanı firari kurmay albay ...’in odasına geldikleri, bu görüşmelerin saat 20.30"a kadar sürdüğü, bu toplantılarda, sanıklar ..., ... ve ...’a darbeye ilişkin görevin tebliğ edildiği, firari kurmay albay ...’in talimatı yönünde, sanık ...’ın “terör saldırısı olacak okula gelmeniz gerekir. Güzel şeyler olacak okula gelin” şeklinde bahaneler ile teğmenlerin okula gelmesini sağladığı, saat 20.00’de firari kurmay albay ...’in sanık ...’ı çağırdığı, sanık ...’ın silah deposunu açarak beklediği ve gelen teğmenlerin silah ve mühimmat alımına nezaret ettiği, firari albay ...’in saat 20.00’de sanık ...’u okula çağırttığı ve ona derdest edilecek sivil kişilerin isim ve adreslerini verdiği, firari kurmay albay ...’in kısa bir süre sonra elindeki koli bantları ve plastik kelepçelerle okul binası önüne çıktığı ve bina önünde sivil araçlarla dışarı çıkmak için bekleyen, başlarında sanık ...’un olduğu kişilere verdiği, başka dosya sanığı ...’nın (hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.) beyanına göre; kurmay albay ve Yurtta Sulh Konseyi içinde yer alıp darbe kalkışmasında İstanbul’daki faaliyetleri organize etmekle görevlendirilen ...’in, Tuzla Piyade Okuluna geldiği ve firari kurmay albay ..."le bir görüşme gerçekleştirdiği, bu görüşmeden sonra darbenin planlanan saatten önceye alındığının İstanbul’daki birliklere bildirilip darbe fiilinin icrasına başlandığı, dosyamız sanığı olan kursiyer teğmenler ve üsteğmenlerin saat 22.00’de firari kurmay albay ...’in emriyle silah depolarından silah ve mühimmat aldıkları (buradaki kameralara göre kayıtlar gizlenmek için silinmiş), firari kurmay albay ...’in, silahlı kursiyer teğmenlerin sivil araçlara tam teçhizatlı olarak binmeleri emrini verdiği, darbe fiili kapsamında adresleri belli iş adamları ... ve ...’nın derdest edilmesi için araçları dışarı çıkarttığı, ancak bir kısım sanık ve tanık beyanlarına göre, araçlar dışarı çıkmadan önce oradakilere "terör olayları olduğundan söz edip okul çevresi, kamplar, lojman bölgesi, E-5 ve bağlantı yollarında güvenliğin alınması için dışarı çıktıklarını” bildirdiği, araçların nizamiyedeki kamera saatine göre 22.54 - 23.00 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında kışladan gruplar halinde çıkmaya başladıkları, saat 22.44’de okulun muhabere merkezine sıkıyönetim direktifi konulu yazının geldiği ve sanık ..."ın bu emri alıp firari kurmay albay ...’e ilettiği, saat 23.00’den sonra vatandaşların okulun nizamiye önünde toplanmaya başladıkları, kışladan çıkan 9 sivil aracın saat 02.03’de okula geri dönüş yaptıkları;
Sanıklardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın kışlaya gelip tam teçhizatlı olarak silah kuşandıkları, sivil araçlarla nizamiyeden çıkıp gece 02-03’de geri döndükleri, sanıklar ..., ... ve ...’in nizamiyeden çıkmadıkları ama tam teçhizatlı olarak nizamiye içinde bekledikleri, sanıklar ... ve ...’un ise rutin nöbet görevinde olup nizamiyeden çıkmadıkları anlaşılmakla;
Şu hale göre:
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK"nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK"nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından;
1- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... haklarında Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme, sanık ... hakkında silahlı terör örgütünün üyesi olmak suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ... ve ... haklarında verilen beraat kararlarına yönelik olarak;
Suç tarihinde rutin nöbet görevini yerine getiren, örgütsel irtibatları tespit edilemeyen ve darbe teşebbüsünü de önceden bildikleri kanıtlanamayan sanıklar ... ve ..."un, mesleki bilgileri, olayın gerçekleştiği yer ve zaman itibariyle verilen emirlerin, TCK"nın 24/1-4 ve 30/3. maddeleri kapsamında hizmete ilişkin olmadığını ve amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğunu bilebilecek durumda olmadıklarına, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan, olay günü ortaya koydukları davranışlar itibariyle darbe teşebbüsünden önceden haberdar oldukları anlaşılan, genel darbe planı çerçevesinde “derdest edilecek sivil kişilerin, sivil araçlarla ve kursiyer teğmen ve üsteğmenlerle alınması” görevini koordine eden, bu kapsamda kendilerine görev tevdi edilen teğmen ve üsteğmenlerin araçlarının hazırlanması, tam teçhizatla donatılmasını sağlayan sanıklar ..., ..., ..., ..., ...’ın, örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirdikleri, görev paylaşımı bağlamında ve icra hareketleri kapsamında gerekli hazırlıkları yaptıkları, suçun icrasında üstlendikleri rolleri, her birinin suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel katkıları da göz önünde bulundurulduğunda sanıkların fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK"nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesinden mahkumiyetlerine dair kabul ve uygulamada, özellikle sanıkların sübutu kabul edilen eylemlerinin, Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanıkların, hükümeti düşürüp yönetime el koymayı amaçlayan suç organizasyonu içinde yer aldıklarının anlaşılmasına nazaran eylemlerinin suç teşkil etmediği ve/veya suç teşkil ettiğini bilmediklerine dair savunmalarının reddedilmesinde ve TCK"nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığına, yönelik kabul ve değerlendirmelerde; sanıkların konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiş, darbe teşebbüsünü önceden bildiği kanıtlanamayan ve darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini yerine getiren veya kolaylaştıran herhangi bir icrai harekette bulunmayan ancak örgütsel irtibatı tespit edilen sanık ..."ın örgüt üyeliği suçundan cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip tartışılarak;
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..."ın; silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Tük Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu "mahrem" yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenmiş, darbe teşebbüsünü önceden bildiği kanıtlanamayan ve darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini yerine getiren veya kolaylaştıran herhangi bir icrai harekette bulunmayan sanık ..."ın; örgütsel irtibatı kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde tespit edilmiş, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..."ın Anayasayı ihlal, sanık ..."ın ise, örgüt üyeliği suçlarının sübutu kabul ve vasfı tayin edilmiş, sanıkların savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, yine incelenen dosya kapsamına göre sanıklar ... ve ... hakkında yeterli delil bulunmadığından bahisle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik bulunmamış, tüm bu gerekçelerle, katılan Cumhurbaşkanlığı vekilinin, sanıklar ..., ... ve sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sebepler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında örgüt üyeliği suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında kurulan beraat hükümleriyle ilgili olarak;
A- Sanıklar ... ve ... yönünden;
İstanbul Tuzla Piyade Okulunda kursiyer teğmen olarak görev yapan ve mensubu oldukları örgüt ile kurdukları bağ nedeniyle, darbe teşebbüsünden önceden haberdar oldukları anlaşılan sanıkların, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan “isimleri önceden belirlenmiş sivil şahısların sivil araçlarla derdest edilmesi” emrini/görevini kabullenerek olay tarihinde, nizamiyedeki kamera saatine göre 22.54 - 23.00 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında kışladan sivil araçla çıktıkları, daha sonra da saat 02.03’de okula geri dönüş yaptıklarının anlaşılması karşısında; özellikle sanıkların sübutu kabul edilen eylemlerinin, Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanıkların, hükümeti düşürüp yönetime el koymayı amaçlayan suç organizasyonu içinde yer aldıklarının anlaşılmasına nazaran konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle TCK"nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığı da gözetilerek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduğunun kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK"nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
B- Sanıklar ..., ... ve ... yönünden;
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, sayfa 383 ve devamı).
Bu kapsamda dosya kapsamı ve mahkeme kabulü irdelendiğinde, haklarında örgüt üyeliği suçundan mahkumiyet hükmü kurulan sanıkların, örgüt üyeliğine esas alınan faaliyetlerinin sanıkların örgütsel bağlarını ortaya koymaya yeterli olmadığı da nazara alınarak;
Öncelikle, örgütlü suçlarla ilişkin oluşturulan UYAP veri havuzunda araştırma yapılarak sanıkların asker şahıs olmaları da dikkate alınarak haklarında örgütsel bağlarını ortaya koyan ifade ya da sabit hat veya ankesörlü hatlardan ardışık/periyodik aramalarının olup olmadıklarının tespitine çalışılması, tespit edilmesi halinde ilgili belgelerin ve ifadelerin dosya arasına konularak duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunup diyeceklerinin sorulması, gerekirse ilgili şahıs olarak dinlenmelerinin sağlanması, sanıkların örgütsel bağlarının kesin olarak saptanıp saptanamamasına göre; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen “isimleri önceden belirlenmiş sivil şahısların sivil araçlarla derdest edilmesi” emrini/görevini kabullenerek olay tarihinde, nizamiyedeki kamera saatine göre 22.54 - 23.00 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında kışladan sivil araçla çıkan ve daha sonrada saat 02.03’de okula geri dönüş yapan, konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle haklarında TCK"nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartları bulunmayan sanıkların eylemlerinin; TCK"nın 37. maddesi kapsamında Anayasal düzeni ihlal suçunun doğrudan faili mi yoksa TCK"nın 39/2-c kapsamında bu suça yardım niteliğinde olup olmadığı tartışılmadan delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde örgüt üyeliği suçunu oluşturduğundan bahisle mahkumiyetlerine karar verilmesi,
C- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Örgütsel bağları kesin olarak ortaya konamayan sanıkların, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduklarının, suç işleme karar ve iradesine katıldıklarının da kanıtlanamamış olmasına, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen “isimleri önceden belirlenmiş sivil şahısların sivil araçlarla derdest edilmesi” emrini/görevini kabullenerek olay tarihinde, nizamiyedeki kamera saatine göre 22.54 - 23.00 (nizamiye kameralarının yaklaşık 25 dakika ileride olduğu) sırasında kışladan sivil araçla çıkarak daha sonra da saat 02.03’de okula geri dönüş yapmalarına, konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle haklarında TCK"nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartları bulunmayan sanıkların eylemlerinin; elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, sundukları katkının tek başına vahamet arz etmemesi de nazara alındığında, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasayı ihlal suçuna yardım etmek kapsamında kaldığının kabulü ile eylemlerinin niteliği, konum ve etkinlik dereceleri de gözetilerek kusurlu hareketleri ile orantılı, hakkaniyete uygun bir ceza tertip edilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
D- Sanıklar ... ve ... yönünden;
Öncelikle, sonradan dosya içerisine gönderilen ve sanıkların örgütsel bağlarını ortaya koyan sanık ... ile alakalı Yunus Türe ve Çağrı Doğan"ın beyan ve fotoğraf teşhis tutanakları ile sanık ... ile ilgili ...’in beyan ve fotoğraf teşhis tutanaklarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunarak diyeceklerinin sorulması, sanıkların örgütsel bağlarının kesin olarak saptanıp saptanamamasına göre; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen, sanık ... açısından; “isimleri önceden belirlenmiş sivil şahısların sivil araçlarla derdest edilmesi”, sanık ... açısından ise; “alay komutanının emriyle kışlaya gelmek ve tam teçhizatlı olarak nizamiye içinde beklemek” emrini/görevini kabullenerek konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle haklarında TCK’nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartları bulunmayan sanıkların eylemlerinin; TCK’nın 37. maddesi kapsamında Anayasal düzeni ihlal suçunun doğrudan faillik suçunu mu yoksa TCK"nın 39/2-c kapsamında bu suça yardım suçunu mu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan Cumhurbaşkanlığı vekili, sanıklar ve müdafılerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.