MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 28/2. maddesi ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 16. maddesi uyarınca borçlu idareye usulüne uygun başvuru yapılmadan aleyhe takip başlatıldığı ve takibe dayanak ilamın herhangi bir edimin yerine getirilmesine ilişkin olmadığı haliyle icra yoluyla tahsile konu edilemeyeceği şikayetleri ile takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; alacaklının usulüne uygun olarak borçlu idareye başvuru yaptığı ve İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli açıklama istemi hakkında karar başlıklı kararında belirtilen "söz konusu miktarın davacıya ödenmesinin mahkememiz iptal kararının doğal neticesidir" ibaresi ile ilamın icra edilebilir olduğunun açık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine de istinaf mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedildiği görülmektedir.
Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 E. - 1997/776 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere "İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur." İcra Mahkemesi, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremez, ilavelerde bulunamaz.
Somut olayda; takibe konu İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin 18/07/2017 tarih, 2016/2915 Esas - 2017/1489 Karar sayılı ilamı ile sadece ".. davanın kabulüne, dava konusu 2016/06 dönemi katma değer vergisi beyannamesinde ihracat istisnasından doğan 1.025.086,69 TL tutarındaki katma değer vergisi iade alacağının ödenmesi talebinin davalı idare tarafından reddine dair 06/12/2016 tarih ve 238876 sayılı işlemin iptaline" hükmedildiği, fakat iptale karar verilirken şikayete konu KDV alacağına dair hüküm tesisi edilmediği anlaşılmaktadır.
O halde takibe konu ilamda, eda hükmü içeren bir hüküm fıkrasının yer almadığı, dolayısıyla bu hususun icra mahkemesince re’sen dikkate alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddesi uyarınca, sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi"nin 09.05.2018 tarih ve 2018/271 E. - 2018/1157 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 15.11.2017 tarih ve 2017/801 E. - 2017/840 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/11/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.