Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/7129
Karar No: 2019/4259

Kasten yaralama ve hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/7129 Esas 2019/4259 Karar Sayılı İlamı

 

 

18. Ceza Dairesi         2018/7129 E.  ,  2019/4259 K.

  •  


"İçtihat Metni"

KARAR

Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık ...’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 125/1, 125/4 ve 62. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis ve 2 ay 27 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 51/1-3. maddesi gereğince cezalarının ertelenmesine, sanık hakkında verilen cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 108/4. maddesi gereğince 1 yıl denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2012 tarihli ve 2011/3 esas, 2012/62 sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde tehdit suçunu işlemesi sebebiyle, erteleme cezaların aynen çektirilmesine ilişkin Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2013 tarihli ve 2013/53 esas, 2013/80 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/07/2018 gün ve 2018/66222 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Tekerrüre esas alınan Ilgaz Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/23 esas, 2006/32 sayılı kararında verilen mahkûmiyet hükmünün 200,00 Türk lirası ve 220,00 Türk lirası adlî para cezaları olduğu, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8/1. maddesi uyarınca, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305/1-1. bendi gereğince kesin oldukları ve aynı madde son fıkra uyarınca tekerrüre esas alınamayacakları nazara alındığında, hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden ve hüküm fıkrasında bu hususa ilişkin gerekçe belirtilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu konuda karar verecek merci 5275 sayılı Kanun"un 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile de tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde şartla salıverilmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağının hükme bağlandığı, bu sebeplerle denetimli serbestlik tedbirine ilişkin sürenin infaz aşamasında 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tayin ve tespiti gerektiği gözetilmeden, infazı kısıtlar biçimde sanığın 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına karar verilmesinde,
3- Sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Kanun"un 125/1. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına rağmen, sanığa ek savunma hakkı da verilmeden anılan Kanun’un 125/4. fıkrası uygulanmak suretiyle fazla ceza tayininde,
4- Erteli cezanın aynen infazına karar verilmesine neden olan hükmün de 5237 sayılı Kanun"un 106/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçu olduğu, 02/12/2016 tarihinde Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun “Uzlaşma” başlıklı 254. maddesi hükümlerinin öncelikle uygulanması suretiyle kovuşturma dosyasının, uzlaştırma işlemlerinin 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, bu karara göre de aynen infazın Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Bir nolu isteme yönelik incelemede;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında, "Bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddeleri uygulanır." hükmüne yer verildiği,
5219 sayılı Kanun ile değişik 1412 sayılı CMUK"nın 305/2. maddesinde, (Anayasa Mahkemesinin 23/07/2009 tarihli ve 2006/65 E, 2009/114 K. sayılı iptal kararı öncesi) "İki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, temyiz olunamaz." Aynı kanun maddesinin son fıkrasında ise, "Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay"a başvurulabilir." hükümleri yer almaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/05/2009 tarih ve 2009/2-115 sayılı kararında da, "5237 sayılı TCK"nın 50. maddesinde, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde "Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" hükmüne yer verilmesine karşın, "Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar lirayı (2.000 TL"yi) aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir" denilerek, Anayasa Mahkemesinin CMK’nın 305/2. maddesine yönelik iptal kararının yürürlüğe girdiği 07/10/2010 tarihi öncesinde, hangi hükümlerin kesin nitelikte olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.
İncelenen dosyada, 5237 sayılı TCK"nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınan ilamın, Ilgaz Sulh Ceza Mahkemesinin 04/04/2006 tarihli ve 2005/72 esas, 2006/32 sayılı kararıyla, sanığa hakaret ve kasten yaralama suçlarından verilen 03/05/2006 tarihinde kesinleşen 200 TL ve 220 TL adli para cezalarına ilişkin olduğu görülmektedir.
Söz konusu mahkumiyetlerin, hüküm tarihi itibariyle (2.000) lirayı aşmayan kesin nitelikteki adli para cezasına ilişkin olmaları nedeniyle, koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
İki nolu isteme yönelik incelemede;
5237 sayılı TCK"nın 58. maddesinin 6. fıkrasında, "Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." 7. fıkrasında, "Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir." 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. maddesinin 4. fıkrasında, "Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler." 5. fıkrasında, "Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır." 6. fıkrasında ise "Hakim, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir." hükümleri yer almaktadır.
İncelenen somut olayda, sanık hakkında hükmolunan hapis cezalarının, TCK"nın 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, ancak 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. maddesi hükümleri gözetilmeden denetim süresinin de hükümde belirtildiği görülmektedir. İnfaz Kanunu’nun 108. maddesinin 5. ve 6. fıkraları hükümlerine göre, denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma yetkisinin, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek, koşullu salıvermeyle ilgili kararı verecek mahkemeye ait olması nedeniyle, mahkemenin uygulamasının hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Üç nolu isteme yönelik incelemede:
5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında düzenlenen iddianamede TCK"nın 125/4. maddesine yer verilmemesine karşın, yargılama safhasında bu hususta ek savunma hakkı tanınmadan cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır.
Dört nolu isteme yönelik incelemede;
Kanun yararına bozma konusu yapılan karar, sanık hakkında, hakaret ve yaralama suçlarından Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2012 tarih ve 2011/3 esas, 2012/62 sayılı kararı ile verilen hapis cezalarına ilişkindir. Bu ilamla sanığa verilen hapis cezalarının ertelendiği, kararın 11/05/2012 tarihinde kesinleştiği, akabinde 1 yıllık denetim süresi içerisinde, sanığın 20/05/2012 tarihinde TCK"nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen suçu işleyerek kesinleşmiş ilamla mahkumiyetine karar verilmesi üzerine, erteli ilamının aynen infazı için ihbarda bulunulduğu ve Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2013 tarihli 2013/ 53 esas, 2013/80 karar sayılı ek kararıyla erteli hapis cezalarının aynen infazına karar verildiği, bu kararın da itiraz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.
Hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1. madde hükmü uyarınca, sanığa atılı TCK’nın 106. maddenin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınmıştır.
Erteli cezanın aynen infazına karar verilmesine neden olan hüküm de TCK"nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçudur. 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile bu suçun uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, anılan hükme ilişkin, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı, araştırılarak sonucuna göre sanık hakkında erteli cezanın aynen infazına karar verilip verilemeyeceğinin belirlenmesi gerekir.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret ve kasten yaralama suçundan sanık ... hakkında, Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 05/04/2012 tarihli ve 2011/3 esas, 2012/62 sayılı ve Ilgaz Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2013 tarihli ve 2013/53 esas, 2013/80 sayılı kararlarının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 05/03/2019 oy birliğiyle karar verildi.
 

 

 



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi