8. Hukuk Dairesi 2015/18142 E. , 2017/7092 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
... A R A R
Davacı alacaklı vekili, ... Anadolu 2. Aile Mahkemesi"nin ilamı uyarınca müvekkiline tedbir nafakası bağlandığını, biriken nafaka alacağının ödenmediğini, borçlunun mal varlığını muvazaalı şekilde kardeşlerine devrettiğini, dava konusu haciz esnasında 3. kişi şirket yetkilisinin istihkak iddiasında bulunduğunu, ancak istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak ve nafaka borcunu ödememek için yapıldığını iddia ederek istihkak davasının kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 3. kişi vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, haciz yapılan adresin borçlunun öncesinde yöneticisi ve hissedarı olduğu şirkete ait ise de, haciz yapılan yerin ve malların tüzel kişiliğe ait olduğu, haczin İİK"nun 96 ve 97. maddelerine göre yapıldığı kabul edilebilir ise de, aracın resmi kayıt niteliğindeki trafik kaydından söz konusu aracın davalı tüzel kişiliğe ait bulunduğu, ilk kaydın tüzel kişilik adına olduğu, tüzel kişiliğin bu aracı alacak ekonomik güce sahip bulunduğu, aracın davalı tarafından tüzel kişiliğe devredilmediği, davalı borçlu tarafından muvazaa ile devredilen araç olup olmayacağının tartışılmasının dahi söz konusu olmadığı, tartışılması gereken şeyin 3. kişi şirketin hissedarı olan borçlunun hissesini borçtan kurtulmak amacı ile devredip devretmediği olduğu, davalının tüzel kişilik olması nedeni ile borçlu ile elde bulundurma kavramlarının iki gerçek kişi arasındaki ilişki gibi uygulanamayacağı, tescile bağlanan dava konusu aracın davacı tarafından davalı borçluya ait olduğu hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı alacaklı vekili temyiz etmiştir.
Dava, alacaklının İİK"nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Davanın dayanağı olan takip dosyasındaki alacak, Aile Mahkemesince hüküm altına alınan nafaka alacağına yönelik olup, borçlu açısından bu borcun kişisel bir borç olduğunun kabulü gerekir. Borç kişisel borçsa da, haciz tarihi itibariyle 3. kişi şirketteki hisselerini devretmiş olan takip borçlusunun davaya konu haciz sırasında haciz adresinde bulunması hayatın olağan akışına uygun değildir. Öte yandan; borçlunun şahsi borcundan dolayı 3. kişi şirketin malvarlığının haczi mümkün değilse de, haciz tarihi itibariyle takip borçlusunun 3. kişi şirketin ortağı olmaması sebebiyle anılan yasaklayıcı ve emredici hükmün somut olaya uygulanması söz konusu değildir.
Ayrıca, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, takip borçlusu ... 3. kişi şirketteki hisselerini, Aile Mahkemesinde tedbir nafakası istemli kabulle sonuçlanan davanın açıldığı tarihten bir gün sonra devrettiğini tescil ve ilan ettirmiştir. Buna göre borçlunun şirketteki hisselerinin devrinin borcun doğumundan sonra yapıldığının da kabulü gerekir.
Öte yandan; dava konusu haciz sırasında borçlunun, ortağı veya yetkilisi olmadığı 3. kişi şirkette bulunması da mülkiyet karinesinin borçlu ve dolayısıyla alacaklı yararına olduğu sonucuna ulaştırmaktadır. Alacaklı tarafından İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak dava açılmış olması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. İspat yükü altında olan davalı 3. kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir. Tarafları aynı olan ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2015/315 Esas sayılı dava dosyanının konusunu oluşturan 25.01.2013 tarihli haciz sırasında da borçlunun haciz adresinde hazır olduğu ve yapılan evrak araştırmasında haciz mahallinde borçluya ait evraklara rastlandığı görülmektedir. Önemle ifade etmek gerekir ki, istihkak davalarında mülkiyet karinesinin hangi taraf lehine olduğu konusunda belirleme yapılırken tarafların gerçek veya tüzel kişi olması hususu önem arz etmemektedir. Temyize konu dosyada yukarıdaki bilgiler uyarınca mülkiyet karinesinin alacaklı /borçlu yararına olduğunun ve karinenin aksinin davalı 3. kişi tarafından ispat edilmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
Tüm bu olgular karşısında, ispat yükü altında bulunan davalı 3. kişi iddiasını ispatlayamadığından alacaklı tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi usul ve Yasa"ya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.