Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3431
Karar No: 2017/7140
Karar Tarihi: 16.05.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/3431 Esas 2017/7140 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/3431 E.  ,  2017/7140 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Av. ... ve Av..... ve karşı taraftan davalı ... vekili Av. ...... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    KARAR

    Davacılar vekili, dava konusu 92 ada 5 ve 94 ada 2 parsel sayılı taşınmazların 100 yılı aşkın süredir vekil edenlerinin zilyetliğinde bulunduğunu, Mehmet oğlu ... adına kayıtlı iken, bir kısım davalıların adına intikalin sağlandığını, 20 yıllık süreden sonra yapılan intikalin hukuken değer taşımadığı gibi, taşınmazların davalı 3. kişilere satışının kötü niyetli ve muvazaalı olduğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazdaki hisseleri yatırım amaçlı aldığını, taşınmazda 100"e yakın hissedar olduğunu ve taşınmazın başka hissedarlarca kullanıldığını, davalı ... taşınmazda birçok intikal ve satışların yapıldığını, taşınmazı iyi niyetli satın aldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, davalı ... 31.07.2014 havale tarihli dilekçesinde, mirasbırakanı ..."ya ait hissenin devri işlemine ilişkin işlem hakkında evrakta sahtecilik nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu beyan etmiş, davalılardan ... vekili, ..., ... ve ... duruşmada alınan beyanlarında davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.
    Mahkemece; davacılar tarafından taşınmazın taksim edildiğinin ve intikalden sonra yapılan satışın muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Dava, 6100 sayılı HMK"nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 14.09.2012 tarihinde açılmıştır. Dava dilekçesinde; davacının iddialarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir (HMK.md.l 19/1-e). Davacının iddiasının dayanağı vakıalar açık ve somut şekilde ispata ve karşı tarafın savunmasına elverişli olarak ortaya konmalıdır. Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK. md. 141/1). Davacı dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi tarafından TMK"nun 713/2 maddesinde yer alan "ölmüş" sözcüğü iptal edilmiş ise de, 20 yıllık kazanma süresi dolduğundan kazanılmış hakkın mevcut olduğunu, sonradan yapılan intikalin hukuken değer taşımadığını açıklayarak, TMK"nun 713/2 maddesindeki "" ölüm "" nedenine dayalı olarak tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Her ne kadar 30.1.2015 havale tarihli dilekçesinde, yargılama sırasında taşınmazların malikinin kim olduğunun anlaşılamadığı bu nedenle iktisap koşullarının oluştuğu belirtilmiş ise de, az yukarıda zikredilen HMK 141/1 maddesi uyarınca davalıların açık muvafakati ve davacının usule uygun ıslahı bulunmadığından, davacı tarafça yapılan bu değişikliğe itibar edilmemiştir.
    Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkan tanıyan TMK"nun 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi , “Anayasa Mahkemesi"nin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmişse de, Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi"nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.03.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.
    Her ne kadar Mahkemece, davacılar tarafından taşınmazın taksim edildiğinin ve intikalden sonra yapılan satışın muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli görülmemiştir.
    Dava konusu 94 ada 2 ve 92 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar, .... Evvel 282 tarih 93/97, tasdiksiz 301 tarih 139, Şubat 326 tarih 28, Eylül tarih 5 sıra tapu kayıtları ve adi senetlere istinaden dava dışı Küçük....ve arkadaşları adına tespit edilmiş, 11.09.1962 tarihli Ek beyanname ve karar ile nısıf hisse maliki Mehmet oğlu ..... çocuklarına ait hisselerin sehven dahil olduğunun belirtilmediği açıklanarak, yine 13.05.1963 tarihli ek karar il.....n (davacı ... murisi), ....n (davacı ... murisi)"ın 1955 tarihli senetler ile yer satın aldıkları belirtilerek adlarına tavzihen kadastrolanmalarına karar verilmiş, her iki parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro işlemi itiraz edilmeksizin kesinleşerek 1920/3840 hisse Hasan: Mehmet oğlu adına, 255/3840 hisse....e 315/3840 hisse....adlarına 24.5.1963 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. 94 ada 2 ve 92 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarda ..... adına kayıtlı 1920/3840 hisse sırasıyla 13.11.2006 tarih 2018 yevmiye numaralı işlem ve 20.10.2006 tarih 1888 yevmiye numaralı işlem ile, .... Soyadı Kanunu"ndan önce 1930 yılı ölümü ile nufus kaydında Hasan Ulu olarak geçtiği, ..... Nufüs Müdürlüğü yazılarında soyadı alınamayacağının bildirildiği, ......Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2000/57 Esas, 2000/161 Karar sayılı veraset ilamı gereğince davalılar ..., ... ve ..."ya paylı olarak intikalin sağlandığı, bir kısım hisselerin davalılar ..., ... ve ..."ya devredildiği görülmüştür.

    TMK"nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davaların başarıya ulaşması için bu fıkrada belirtilen koşullar yanında aynı zamanda 713/1. fıkrasındaki koşullarında gerçekleşmiş bulunması gerekir. Çünkü 2. fıkrada; “aynı koşullar altında…” denilmek suretiyle aynı maddenin 1. fıkrasına atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 1. fıkradaki koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Başka anlatımla mülkiyetin kazanılabilmesi için diğer kazanma koşullarının yanında dava konusu taşınmazda davacı tarafın aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve 20 yıl süreyle zilyet ve tasarrufta bulunması gerekir. Bu koşullardan biri de 20 yıllık kazanma süresidir.
    Dava konusu taşınmazlarda iptali istenen Mehmet oğlu Hasan"a ait 1920/3840 pay dışında başka pay malikleri de bulunmakta olup, davacı ... murisi.... 255/3840, davacı ... murisi .....315/3840 pay sahibidir. 21.05.2014 tarihinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar taşınmazın evveliyatında davacılar murisleri ..... tarafından kullanıldığını, sonrasında mirasçılarına intikal ettiğini, davacı ... ve..... tarafından kiraya verilerek kullanılmaya devam edildiğini bildirmişler, dava konusu taşınmazların taksim yoluyla davacılara bırakılıp bırakılmadığı hususunda yeterli açıklamada bulunmadıkları gibi davacıların kullandığı kısım keşif esnasında belirlenmemiş, 26.05.2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda davacıların zeminde kullandığı kısım gösterilmemiştir. TMK"nun 701. maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunduğu, TMK"nın 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığı, dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğundan, miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3. kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanması gerekir. Aksi halde; mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil istenemeyeceği gibi dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci atanması yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün değildir.
    Bundan ayrı davacılar, tapuda kayıtlı olan nizalı taşınmazı devralan davalılara karşı da tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Taşınmazdaki bir kısım hisseleri tapuda satın alan davalılar TMK"nun 1023 maddesi hükmünden yararlanabilir. TMK.nun 1023. maddesine göre, tapu sicilindeki tescille iyi niyete dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur. Bununla birlikte, 28.07.1941 tarih 4/21 sayılı YİBK ile Kanunun iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda iyiniyetin varlığının asıl olduğu, ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı kabul edilmiştir. Yine, 08.11.1991 tarih 4/3 sayılı YİBK ile, iyi ve kötü niyeti belirmiş olan bir kişinin kötü niyetli bulunduğunun ayrıca ispatlanmasının gerekmediği, vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunmayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve gerek kalmayacağından dava hakkının doğumunu sağlayan iyi veya kötü niyetin bu durumda mahkemece resen nazara alınacağını belirtmiştir. Mahkemece 08.11.1991 gün ve 3/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen ilkeler göz önünde tutularak karşı tarafın kazanımında iyi niyetli olup olmadıkları hususunda da yeterli araştırma yapılmamıştır.
    O halde Mahkemece; öncelikle dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, davacılar ... ve ... yönünden dava şartının açıklığa kavuşturulması bakımından taşınmazların davacılara kimden, ne şekilde ve hangi tarihte intikal ettiğinin, davacılardan başka mirasçı bulunduğu görüldüğünden mirasçılar arasında geçerli taksimin yapılıp yapılmadığının, davacının
    zilyetliğinin başlangıcı ve sürdürülüş şeklinin yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı olarak sorularak açıklığa kavuşturulması, davacıların dava konusu taşınmazlarda fiili olarak kullandıkları kısımların zeminde gösterilerek işaretlenmesi, belirlenen kısımların davacıların kendi nam ve hesaplarına kullanıp kullanmadıkları ve ne şekilde kullanıldıklarına ilişkin detaylı beyanlarına başvurulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, keşfe katılacak teknik bilirkişiden taşınmazlardaki fiili kullanımı gösterecek şekilde ayrıntılı ve denetime elverişli rapor temin edilmesi, davacıların kullanımının kendi paylarını aşan başka anlatımla davalıların hisselerini de kapsayacak şekilde olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Yine davacılar davaya konu hisseleri satın alan davalıların kötü niyetli olduğu iddiasında bulunduklarından, az yukarıda açıklandığı üzere 08.11.1991 gün ve 3/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen ilkeler gereği, mahalli bilirkişi ve tanıklardan, tapuda satın alanların dava konusu taşınmaz bölümünün davacıların zilyet ve tasarruflarında olup olmadığını bilip bilmedikleri, aynı köy ya da yerleşim alanında oturup oturmadıkları, akraba olup olmadıkları, bu kişilerin dava konusu taşınmazlara bitişik ya da yakınlarında taşınmazlarının bulunup bulunmadığının ayrıntılarıyla sorularak, satın alan davalıların iyi niyetli olup olmadıklarının duraksmaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Diğer yandan, dosyada bulunan tapu kayıtlarının incelenmesinde, davalı ..."nin iptali istenen hisse maliki ....mirasçısı olmadığı ve taşınmazda hissedar olmadığı gözetilerek bu davalı yönünden husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru değildir.
    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davalı gerçek kişilerden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine,
    taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 16.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi