Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7352
Karar No: 2017/7141
Karar Tarihi: 16.05.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/7352 Esas 2017/7141 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/7352 E.  ,  2017/7141 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.05.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, imar-ihya, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayalı olarak idari yoldan Hazine adına tescil edilen ... ada ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ile ... adada park yeri olarak belirlenen yerin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Her ne kadar Mahkemece; davacının, İmar Kanunu"nun 15-16 maddeleri kapsamında ifraz gören yerin tapusunun iptalini talep edebilmesi için öncesinde tapu maliki olması gerektiği, belediye tarafından yapılmış ve hukuken geçerli olan imar uygulamaları var iken imar işleminden öncesine dayanılarak tapulu taşınmazın adına tescilini talep etmenin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır.
    İmara bir itiraz olmaksızın, imara yansıyan mülkiyet durumuna itiraz olduğu taktirde meseleyi ikiye ayırarak incelemek gereklidir. Birincisinde; imarın dayanağı olan kadastral çapta davacının bir hakkı olmasına ve usulüne uygun olarak imar işlemi tebliğ edilmesine rağmen idari yargıda imarın iptali için dava açılmamış ise artık adli yargıda, kadastral çaptaki hakka dayanılarak iptal-tescil davası açılmasına olanak bulunmamaktadır. Çünkü imar, idari yolla yeni bir hukuki durum yaratmaktadır. Yeni oluşan bu hukuki durumun imar işlemi idari yargıdan iptal edilmedikçe ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi mümkün değildir.
    İkincisi ise; imara dayanak teşkil eden kadastral parselde davacının imara yansıtılabilecek hakkının bulunmaması halidir. Bu da doğal olarak kayıtta bir hak bulunmadığından imara yansıtılması da söz konusu olmayacaktır. Buna rağmen böyle bir hakkın varlığı imardan sonra hukuken saptanmış veya imardan önce saptanıp tapuya yansımamış ise bunun imara yansıtılması için idari yargıdan imarın iptaline gerek bulunmamaktadır. Burada davacının imara bir itirazı yoktur, sadece imarda davalı adına eski kadastro çapına göre belirlenen hakka itirazı vardır. Örneğin; sahtecilik yolu ile bir kişinin taşınmazı tapuda başkasına intikal ettirildikten sonra, yeni malik adına imar parseli oluşturulduğunda, davacı genel mahkemede açtığı bir dava ile sahtecilik işlemini iptal ettirip mülkiyet hakkının varlığını mahkeme kararı ile hükme bağladığında yapılacak iş imardaki mülkiyetin davacı adına tescilini sağlamaktır. Burada amaç imarın iptali değil, imarda sahtecilik nedeniyle oluşan mülkiyet hakkının düzeltilmesidir.( 23.6.2010 tarih, 2010/8-283 Esas, 2010/300 Karar)
    Somut olaya gelince; davacı kazandırıcı zamanaşımı ile oluşmuş mülkiyet hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davacının, imar işlemine dayanak oluşturan kadastral parselde payı bulunmadığı gibi, imarda davalı adına eski kadastro çapına göre belirlenen hakka itirazı vardır. Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda imar uygulamasının iptali için öncelikle idari yargıda dava açma zorunluluğundan bahsedilemeyeceği ve imarın iptaline de gerek bulunmadığından, Mahkemece, deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
    O halde Mahkemece yapılacak iş; öncelikle dava konusu yerler ile çevresindeki ve komşu parselleri gösterir birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, tescil ve tapu iptali ile tescile konu yapılan ... ada ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ve ... adada park yeri ile birleşik pafta üzerinde mahkemece tespit edilecek diğer komşu parsellerin kadastro tutanak ve ekleriyle kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, dava konusu ve krokide A harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü bakımından idari yoldan Hazine adına tapunun oluştuğu 14.3.2012 tarihinden geriye doğru (park yeri olarak gösterilen kısım yönünden dava açıldığı tarihten geriye doğru) en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilerek dosyaya eklenmesi, ondan sonra uzman bilirkişi jeodezi ve fotogrametri mühendisi teknik bilirkişi ve daha önce götürülmeyen uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflar ile birlikte komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, kültür arazisi haline getirilip getirilmediği veya hangi durumda bulundukları hususlarının saptanması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, taşınmazın gerçek niteliğinin belirlenmesine çalışılması, yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. (1086 sayılı HUMK.nun m.258) maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle aynı kanunun 259. maddesi (1086 sayılı HUMK. m. 259) gereğince keşif yerinde dinlenilmeleri, dava konusu taşınmaz bölümlerinin davacı tarafından hangi tarihte imar ve ihyaya başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü ve ne biçimde emek ve para sarf ettiği olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde bu aykırılığın yüzleştirilerek giderilmesi, mahkemenin keşifte yaptığı gözlemde değinildiği hususlarda gözönünde bulundurularak dava konusu yapılan taşınmaz kısımlarının hakim vasfının taşlık, kayalık mı, yoksa tarım arazisi mi olduğu konusu üzerinde durulması, uzman bilirkişiden bu konuda görüşünün istenmesi, toprak kalınlığının kaç (cm) olduğunun saptanması, tüm bu konularda uzman bilirkişilerden Yargıtay"ın ve tarafların denetimine açık gerekçeli ve karşılaştırmalı rapor alınması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bundan ayrı, davacının davasına konu yerin bir kısmının park yeri olarak ifraz edildiği görülmüştür. TMK"nun 713/3.maddesi hükmüne göre; tescil davası, Hazineye ve ilgili Kamu Tüzel Kişilerine karşı açılır. Tescile konu taşınmaz ... (...) Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Anılan Köy, 5216 ve 5747 sayılı Kanunlar uyarınca ... Büyükşehir Belediye sınırları ve ... Belediyesi mücavir alan sınırları içerisine alınmıştır. O halde; TMK"nun 713/3.maddesi uyarınca husumetin ... Belediyesi ile ... Büyükşehir Belediyesi"ne yöneltilmesi, yargılamaya geldikleri taktirde savunma ve delillerinin tespiti ile ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekir.
    Mahkemece açıklanan kanun hükümleri gözardı edilerek taraf teşkili sağlanmadan, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HM"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve peşin harcın temyiz edene iadesine 16.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi