4. Ceza Dairesi 2016/3491 E. , 2016/6516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanıklar ... ve ..."a yükletilen tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,
Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanıklar ... ve ..."ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımlardan (b) ibaresi çıkartılarak hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkındaki beraat hükmüne yönelik temyize gelince,
Sanıklar ..., ... ve hakkındaki kamu davası ölüm nedeniyle düşürülen ..."ın, sanık ... ile katılan arasındaki bir anlaşmazlık nedeniyle, sanık ..."ın azmettirmesiyle, katılanın işyerine giderek, "Yusuf bizim üstlerimize ricada bulunmuş, artık bu işi biz çözeceğiz" diyerek, tehditte bulunduklarının, kabul edilmesi ve tanık ..."ün ifadeleri ile diğer sanıkların tevil yollu ikrarlarından anlaşılması karşısında, sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle, beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06/04/2016 tarihinde görevli mahkemenin ağır ceza mahkemesi olduğu yönündeki düşünceyle Üye ...."nın karşı oyuyla ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
Sanıklardan ...’un önceden katılanın işyerinde muhasebeci olarak çalıştığı dönemde aynı zamanda üç şirketin de sorumlu müdürlüğünü yürüttüğü, bu şirketlere vergi dairesinden yüksek miktarda vergi borcu çıktığı, katılanın bu durumu ...’a sorduğunda faturasız mal kullanıldığını söylediği, katılanın bu durumu araştırdığında ise sanık ...’un muhasebeci hataları nedeniyle olayın meydana geldiğini anladığı, katılanla sanık ... arasında anlaşmazlık oluştuğu, sonrasında tehdit telefonları, gelmeye başladığı, zararlarını karşılamaya yönelik açtığı davalardan vazgeçmelerini istediği, aralarında hiçbir ilişki bulunmayan diğer sanıklar ... ve ...’in sanık ..."un azmettirmesi ile bu ihtilafı çözmekle görevlendirildikleri ve ... adına geldiklerini söyleyerek açılan davaları kasdederek; "... bizim üstlerimize ricada bulundu, bu işi mahkemeler çözemez biz çözeceğiz, hakimler savcılar bu işe bakamaz" dedikten beş gün sonra “ikili görüşme yapacağız eğer karşı taraf suçlu çıkarsa faturayı o tarafa keseceğiz eğer sen suçlu çıkarsan faturayı sana keseceğiz” diyerek tehdit ettiklerinin iddia edilmesi karşısında; katılanın zararlarını karşılamaya yönelik davalarından tehditle vazgeçmelerini istemeleri eyleminin “bir malın alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakma” şeklinde gerçekleşmesi nedeniyle yağma suçunu oluşturabileceği, delilleri taktir ve değerlendirmenin ağır ceza mahkemesinin görevine girdiği, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi yerine davaya devamla çoğunluğun asliye ceza mahkemesinin görevli olduğu yönündeki görüşüne katılmamaktayım.