8. Hukuk Dairesi 2015/7149 E. , 2017/7391 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
... A R A R
Davacı 3. kişi vekili, borçlu aleyhine yapılan takipte müvekkili tarafından borçludan alınan .... Hastane Faaliyet İzin Belgesine haciz konulduğunu, ruhsatın ekonomik değerinin olmadığını iddia ederek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, şikayet dilekçesine ekli mahkeme kararları ve mahkeme kararlarının onanmasına ilişkin Yargıtay kararları gereği, alacaklı tarafça borçlu .... aleyhine yapılan takipte, borçlu ..."ne ait, ....Hastanesi"nin Özel Hastane Faaliyet İzin Belgesinin davacıya satıldığı, ancak aynı zamanda haciz konulduğu Yargıtay....."nin emsal alınabilecek 06.04.2010 tarih ve 6982-8243 sayılı kararı ve benzer kararlarından Özel Hastane Faaliyet İzin Belgesinin haczedilemeyeceği, 3. kişinin şikayet hakkı ve hukuki menfaati bulunduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Tarafların davada yer almaları, dava ile ilgili işlemleri öğrenmeleri ve kendilerine tanınan hakları kullanmaları usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Taraflara tebligat yapılmasını düzenleyen 6100 sayılı HMK.nun 27. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan Hukuki Dinlenme Hakkı, Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde açıklanan adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Mahkeme, kural olarak tarafların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Öncelikle yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi asıldır.
Somut olayda, davalı alacaklıya herhangi bir tebligat yapılmadan dosya üzerinden davacının iddiaları dikkate alınarak hüküm tesis edildiği görülmektedir. Tebligatla ilgili gerekliliğin yerine getirilmemesi, davalının davaya karşı cevap verme, delil bildirme ve bunların toplanmasını isteme gibi, "adil yargılanma hakkı" kapsamındaki "hukuki dinlenilme" hakkının (HMK.m.27) ihlali sonucunu doğrurur. O halde, davalıya HMK"nun 122.vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak dava dilekçesi tebliğ edilerek davaya ilişkin savunmasının alınması, göstereceği olası deliller toplanarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde işlem ve karar tesisi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun 33. maddesi uyarınca, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. 04.06.1958 tarih, 1958/16-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda da kabul edildiği gibi, taraflarca ileri sürülen iddia ve maddi olayların hukuki tavsifini yapmak mahkemeye ait olup, hakim olaya uyan ilgili yasa maddelerini re’sen gözetmek, bulmak ve uygulamak zorundadır. Eş anlatımla, olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi mahkeme hakimine aittir. Bu ilke ışığında, dava dilekçesindeki anlatım, talep sonucu, davacının sıfatı ve icra takip dosyasında taraf olmadığı hususları da dikkate alındığında uyuşmazlığın, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü istihkak iddiasına ilişkin olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda, yukarıdaki bentlerde anlatılan ilke ve kabullere göre Mahkemece yapılacak iş, borçlu da davaya dahil edilerek, davaya konu Özel Hastane Faaliyet İzin Belgesinin ekonomik değere sahip olduğu hususu da nazara alınarak, takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak tarafların tüm delilleri toplanarak, duruşma da açılmak suretiyle, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Anılan bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
22.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.