8. Hukuk Dairesi 2015/4063 E. , 2017/7394 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, 08.04.2014 tarihinde ... Koleji"nde bir kısım menkul malların haczedildiğini, haciz sırasında 3. kişi ... A.Ş."nin işletmeyi devir aldıklarına dair istihkak iddiasında bulunduğunu, istihkak iddiasının yersiz olduğunu, okulun isminin ... Koleji olduğu iddia edilmiş ise de, okulun isminin halen değişmediğini, işletmenin vergi levhasının istihkak iddia eden tarafından ibraz edilemediğini 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 3. kişi vekili, borçlu ... Koleji Eğitim Tesisleri A.Ş."nin müvekkili ... Öğretim Kurumları A.Ş"ye devredildiğini, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, işletmeden kaynaklanmayan ve işletme devrinden iki ay sonra doğmuş bir borçtan davalı müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, takibe konu çek 28/02/2014 vade tarihli ise de, çekin 08/11/2013 tarihli çek tevdii bodrosu ile alacaklı bankaya verildiği, 27/12/2013 tarih, 38416 yevmiye numaralı devir senedi ile borçlu tarafından davalı-3.kişiye işletmenin devredildiği, devir işleminin dayanak çekin bankaya tevdi tarihinden sonra yapıldığı, borçlu ile 3. kişi arasında düzenlenen devir senedinin 7. Maddesinde "devir konusu kurumların tüm borç ve alacaklarından vadesi gelmemiş olanlarda dahil olmak üzere devir alan sorumludur" düzenlemesinin bulunduğu, söz konusu düzenlemeye tarafların açıkça itirazının olmadığı, devir işlemi 27/12/2013 tarihinde yapıldığı ve 01/01/2014 tarihinde hüküm ifade edeceği belirtilmiş olmasına rağmen 08/04/2014 tarihinde yapılan dava konusu haciz sırasında okul girişi ve tüm bölümlerdeki tabela ve levhalarda Antalya Koleji isminin yazılı olduğu, İİK.nun 44. ve Borçlar Kanunun 202 maddesi birlikte değerlendirildiğinde, borçlu şirketi aktif ve pasifleri ile devralan davalı-3. kişinin devreden şirketin borçlarından da sorumlu olduğu, ayrıca haczedilen malların davalı 3. kişiye ait olduğunu gösterir ispata yeter fatura ve belge de sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99. Maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Takip borçlusu ile davalı 3. kişi arasında yapılan devir işleminin muvazaalı olduğu iddiası mevcut değildir.
Bilindiği üzere, İcra ve iflas hukuku, alacaklının, Devlet kuvveti yardımı ile alacağına nasıl kavuşacağını düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinin başlangıcından sonuçlanmasına kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu"nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. İcra mahkemeleri, uyuşmazlıkları İcra İflas Kanunu ve genel anlamada Takip Hukuku çerçevesinde değerlendirir ve sadece icra takibinin sonuçlanmasına odaklıdır.
Her ne kadar istihkak davalarına umumi hükümler dairesinde bakılıp her türlü delil ileri sürülebilir ise de; istihkak davalarında amacın hacizli mal üzerinde üçüncü kişinin iddia ettiği hakkın maddi hukuka göre mevcut olup olmadığının tespit edilmesi değildir. Aksine davanın amacı, haczedilen belli bir mal üzerinde cebri icranın cereyan edip etmeyeceğinin belirlenmesidir. Yani İstihkak davası sadece takip hukuk alanında ve derdest somut icra takibi bakımından sonuç doğurabilir. Bu nedenle dava sonunda verilen karar da yalnız derdest takip bakımından kesin hüküm teşkil edebilir. Söz konusu karar başka bir takip bakımından kesin hüküm teşkil etmez. (Hacizde istihkak davası Dr. Kudret Aslan) Öte yandan; İİK"nun 97/son maddesine göre istihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce karara bağlanması gerekir.
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvazalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır. Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabilir.
Ayrıca; İİK"nun 44. Maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi işletmenin devrini sakatlamaz. Anılan hükmün yalnız cezai yaptırımı vardır. (İİK 337/a) Aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yol, muvazaanın iddia ve ispat edilmesidir.
Bu bilgilere göre, temyize konu olayda taraflar arasında danışıklı işlem olduğu iddia edilmemiştir. Davalılar arasında devir ilişkisinin bulunduğu ihtilaflı değil ise de; Mahkemece İİK. nun 44. maddesi, TBK ve TTK hükümleri uygulanmak suretiyle davalı 3. kişinin de borçtan sorumlu olması gerektiğine dair kabulü doğru bulunmamış, davanın reddine karar vermek gerekirken davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.