
Esas No: 2020/10017
Karar No: 2021/11297
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay 6. Daire 2020/10017 Esas 2021/11297 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10017
Karar No : 2021/11297
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, aynı yerde bulunan … pafta, … ada, … parsel sayılı tescilli yapının koruma alanı içinde kaldığından bahisle, koruma alanının belirlenmesine ilişkin İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile alınan kararın hukuki dayanağı olarak gösterilen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı ilke kararının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacının maliki olduğu taşınmazın, tescilli … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının koruma alanı içerisinde bulunduğunun belirlenmesine ilişkin dava konusu işlemin, 2863 sayılı Kanunun 57. maddesinin (g) bendinde belirtilen Koruma Bölge Kurulu kararlarının kanun ve ilke kararlarındaki esaslara dayanması ve bilimsel gerekçelerinin bulunması hükmüne aykırı olduğu, Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının hiçbir bilimsel gerekçe veya yasa hükmüne dayanmadığı, anılan Kanunun 3 ve 8. maddelerindeki düzenlemeye uygun bir tespit yapılmadığı, kararın hukuki gerekçesinin Kanunda tanımlanan hususlara değil … tarih ve … sayılı ilke kararına dayandırılmış olduğu, bu durumun alınan idari kararın amaç yönünden hukukilik denetimi yapılmasını engellediği öne sürülmüştür.
Diğer yandan, kanun koyucunun korunma alanının belirlenmesinde hangi hususların dikkate alınacağını 2863 sayılı Kanunun 3 ve 8. maddelerinde tanımlamış olduğu, Koruma Yüksek Kurulunun görevinin yasada belirlenen tanımlar kapsamında korunma alanının belirlenmesi olduğu halde, yasa koyucu yerine geçerek tescilli taşınmazlara komşu olan bütün parsellerin koruma alanı olarak belirlenmesi gerektiği yönünde ilke kararı alınmış olduğu, bu kararda bilimsel gerekçe ve yasal dayanaklara yer verilmediği, alınan kararların amaç yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI : Öncelikle, usule ilişkin olarak, iptali istenen 664 sayılı ilke kararının 05/11/1999 tarihli olması nedeniyle davanın süre yönünden reddi gerektiği; esas yönünden ise, 2863 sayılı Kanunun 8 ve 57. maddeleri doğrultusunda yerinde yapılan tespit sonucu düzenlenen … tarih ve … sayılı uzman raporunda, … parsel üzerinde bulunan tescilli kültür varlığını silüet, görünüm ve benzeri hususlarda etkileyeceği düşünülen … ada, … , … ve … sayılı parsellerin tescilli parselin korunma alanı olarak belirlenmesi yönünde görüş verilmesi üzerine tescilli taşınmazın korunma alanının … ada, …, … ve … sayılı parseller olarak belirlenmesi yönünde karar alındığı, dava konusu kararların 2863 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'ÜN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI … 'NUN DÜŞÜNCESİ :
Dava, İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, aynı yerde bulunan … pafta, … ada, … parsel sayılı tescilli yapının koruma alanı içinde kaldığından bahisle, koruma alanının belirlenmesine ilişkin İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile alınan kararın hukuki dayanağı olarak gösterilen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı ilke kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik itirazları yerinde bulunmayarak işin esasının incelenmesine geçildi.
Bu davanın konusunu oluşturan … günlü, … sayılı ilke kararına karşı açılan bir başka davada Danıştay 6. Dairesince verilen 29.12.2009 günlü, E:2007/4570, K:2009/13009 sayılı kararın incelenmesinden; davanın, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun … günlü, … sayılı ilke kararının iptali istemiyle açıldığı, dava konusu ilke kararından sonra, ancak bu davanın açıldığı 28.06.2007 tarihinden önce, 4.10.2006 günlü, 720 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu kararının 3.3.-a maddesi ile dava konusu ilke kararında yer alan "aralarından yol geçse dahi" ifadesinin kaldırıldığı, ancak davanın açıldığı tarihten sonra Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 1.11.2007 günlü, 736 sayılı ilke kararı ile söz konusu ifade tekrar getirilmiş ise de, davanın açıldığı tarihden önce 4.10.2006 günlü, 720 sayılı ilke kararıyla anılan ifadenin kaldırılmış olması karşısında davanın konusuz olarak açıldığı sonucuna varılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. İdarece … tarih ve … sayılı ilke kararının, 4.10.2006 günlü, 720 sayılı ve 1.11.2007 günlü, 736 sayılı ilke kararlarıyla değiştirilmiş olmasına karşın, koruma alanını belirleyen 24/10/2019 tarih ve 6692 sayılı uygulama işleminde … tarih ve … sayılı ilke kararına atıf yapılıyor olması karşısında aradaki ilke kararlarının … sayılı ilke kararına yapılan ekleme ve çıkarma işlemleri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararında … sayılı parsel yerine sehven … sayılı parsel yazıldığı anlaşılarak … günlü … sayılı kararla bu yanlışlığın düzeltildiği görülmüştür.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3. maddesinde; " Sit; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır." şeklinde; koruma ve korunma; "taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleri..." olarak tanımlanmış; "Tespit ve tescil" başlıklı 7. Maddesinde, Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılacağı, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunacağı kuralı getirilmiş, 8. Maddesinde, yedinci maddeye göre tescil edilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunma alanlarının tesbiti ve bu alanlar içinde inşaat ve tesisat yapılıp yapılamayacağı konusunda karar alma yetkisinin Koruma Kurullarına ait olduğu, korunma alanlarının tespitinde, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için yeteri kadar korunma alanına sahip olmaları dikkate alınır. Bu hususlarla ilgili esaslar. Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikte belirtileceği hüküm altına alınmış; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak bağlamında yetki ve yöntemi düzenleyen 10. maddesinde; "Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir" hükmü düzenlenmiştir. Bu yetkinin kullanılması kapsamında, Yasanın 51. maddesiyle, yurtiçinde bulunan ve bu Kanun kapsamına giren korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili hizmetlerin bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak üzere, Bakanlığa bağlı "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu" ile Bakanlıkça belirlenecek bölgelerde "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları" kurulacağı ve maddenin devamında "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu"nun görev ve yetkileri düzenlenmiş, 57. maddede ise, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde olmak kaydıyla koruma bölge kurullarının görev ve yetkileri belirlenmiş ve (g) bendinde "Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarına ilişkin uygulamaya yönelik kararlar almak" yetkileri arasında sayılmış, 61. maddesinde; "...Koruma bölge kurullarınca alınan kararlara kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılan itirazlar, Bakanlıkça değerlendirilerek gerekli görüldüğü takdirde Koruma Yüksek Kurulu gündemine alınır..." düzenlemesine yer verilmiştir.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun dava konusu 05/11/1999 tarihli ve 664 sayılı ilke kararında, koruma alanı belirlenmemiş sit alanı dışındaki tescilli parsellerde, bu parsele komşu olan veya aralarından yol geçse dahi bu parsele cephe veren parsellerin koruma alanı olarak kabul edilmesine, bu alanlarda gelecekte yapılacak uygulamalarda aksaklıklara neden olunmaması için Koruma Kurulundan karar alınmadan herhangi bir uygulama yapılamayacağına karar verilmiştir.
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının tescil edilmeleri ve buna ilişkin koruma alanlarının belirlenmesinde temel amaç bu varlıkların gelecekte oluşabilecek değişikliklerin etkisinde kalarak kaybolmasına engel olmak, mevcut görünümü ile gelecek kuşaklara aktarılmalarını sağlamak olup, bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda uzmanlık dalları geliştirilip kriterler saptanarak yasal düzenleme ve kurumsal örgütlenmelere gidilirken Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından bu varlıkların korunma ve geliştirilmelerine yönelik uygulamalarda izlenecek esasları kapsayan ilke kararlarının alınması ise mevzuat gereğidir.
Ülkemizde yürürlükte olan koruma mevzuatında, tescilli parsel çevresindeki yapılaşma koşullarına ilişkin hükümler 05.11.1999 gün 664 sayılı ilke kararında yer almaktadır. Söz konusu ilke kararı, tescilli taşınmaz kültür varlığı parseline komşu olan veya aralarından yol geçse dahi bu parsellere cephe veren parsellerdeki her türlü yapılaşmayı koruma disiplini konusu yapmakta ve yapılaşma koşullarını ilgili koruma kurulu kararlarına bağlamaktadır. Söz konusu ilke kararı ile, Yasadaki tanımla genel çerçevesi çizilen koruma alanına ilişkin 2863 sayılı Kanun ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'na verilen yetki çerçevesinde düzenleme yapılmış olup, dava konusu düzenlemede, üst hukuk normlarına, kamu yararına ve tescilli kültür varlıklarının korunması ilkesine aykırılık görülmemiştir.
Uyuşmazlığın, İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, aynı yerde bulunan … pafta, … ada, … parsel sayılı tescilli yapının koruma alanı içinde kaldığından bahisle, koruma alanının belirlenmesine ilişkin İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararına yönelik kısmına gelince;
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ana yapı ve diğer yapının 1993 ve 1994 yıllarında II. grup taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildiği, alanın sit alanı olmadığı, dava konusu İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 24/10/2019 tarih ve 6692 sayılı kararı ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı ilke kararı doğrultusunda … ada, … , … , … ve … parsel sayılı taşınmazların … parsel sayılı taşınmazdaki tescilli yapıların koruma alanı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Koruma alanlarında tescilli ve tescilsiz yapıların, birbirine eklemlenerek anlamlı, yaşanılabilir, güçlü algılanan mekanları ortaya koymaları beklenmektedir. Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları varlığını sürdürmesi gereken estetik ürünler olduklarından korunma alanlarının tespitinde; varlıkların görünümleri ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için her yönden algısının/görülebilirliğinin cephe, siluet, malzeme, gabari ve diğer yönleri ile ortaya konacak bir tasarım yaklaşımıyla eski eserle uyumun sağlanması amaçlanmaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın içerisinde kaldığı koruma alanının belirlenmesine ilişkin koruma kurulu kararı ile koruma alanına ilişkin uzman raporu, sınırın gösterildiği krokinin ve fotoğrafların incelenmesinden;
Koruma alanının belirlenmesinde, korumacılık ve şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına, koruma alanında fonksiyon ve yapılanma hakları yönünden nasıl bir yapılaşmanın mümkün olduğuna ilişkin hususlar yönünden yeterli ayrıntı ve teknik bir bilgi olmadığı, koruma alanında koruma kurulunca yapılaşma şartlarının belirlenmesine dair bir kararın ve projenin hazırlanıp hazırlanmadığı, plan notlarında tescilli taşınmaz ve koruma alanı konusunda herhangi bir hüküm yer alıp almadığı, alan içerisinde kalan taşınmazların yapı ruhsatlarının ve yapı kullanma izin belgelerinin hangi tarihte düzenlendiği, uyuşmazlık konusu parseldeki yapının, tescilli yapıların silüetini etkileyip etkilemediği hususları da incelenmek suretiyle, mevzuata uygunluğunun yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna göre açıklığa kavuşturulduktan sonra dava konusu işlem hakkında karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi'nce keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının kabul edilmemesi halinde işin esasına gelince;
Uyuşmazlık konusu olayda; koruma alanı sınırı içerisinde 4 katlı olduğu görülen yapılaşma hakkının tescilli yapılar ile olan ilişkisi irdelediğinde, koruma alanının belirlenmesinde, korumacılık ve şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına, koruma alanında fonksiyon ve yapılanma hakları yönünden nasıl bir yapılaşmanın mümkün olduğuna ilişkin hususlar yönünden yeterli ayrıntı ve teknik bilgi içeren bir rapor olmadığı, yeterli fiziksel belirlemeleri içermeyen işlemde, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden bilimsel, nesnel, teknik ve koruma yaklaşımları açısından hiç bir gerekçeye yer verilmediği, koruma alanı belirlemesinin bu şekli ile hakkaniyet ölçüleri taşımayacağı, mevzuatın bu konudaki hükümlerine, planlama ilkeleri, şehircilik esasları, koruma kararı ile getirilen ilkeler ve öngörülen koruma amacına uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05/11/1999 tarih ve 664 sayılı ilke kararına yönelik kısmının reddi, bu karara dayanılarak tesis edilen İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 24/10/2019 tarih ve 6692 sayılı kararı hakkında yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi, bunun kabul edilmemesi halinde ise söz konusu kararın dava konusu parsele yönelik kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parsel üzerinde bulunan 2 adet yapının II. grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli olduğu, alana ilişkin düzenlenen … tarih ve … sayılı uzman raporunda, … ada, … parseldeki tescilli taşınmaz ile aynı adada bulunan … , … , ve … parsel sayılı taşınmazların iletişim içinde olduğu, … Caddesinin gidiş-geliş toplam 4 şerit olduğu ve üzerinde refüj bulunduğundan, caddenin karşı cephesinde bulunan yapılar ile tescilli taşınmaz arasında iletişimin sınırlı olduğunun görüldüğü, … ada, … parsel sayılı tescilli taşınmazın evvelce korunma alanı belirlenmemiş olduğundan, raporda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, … parselde bulunan tescilli taşınmazın korunma alanının … ada, … , … , ve … parsel sayılı taşınmazlar olarak belirlenmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiği, İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı, sit alanında kalmayan tescilli yapının koruma alanının, 2863 sayılı Kanunun 8 ve 57. maddeleri gereğince Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı ilke kararı doğrultusunda, … ada, … , … , … , … parsel sayılı taşınmazlar olarak belirlenmesi üzerine, koruma alanının belirlenmesine ilişkin İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile alınan kararın hukuki dayanağı olarak gösterilen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05/11/1999 tarih ve 664 sayılı ilke kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararında … sayılı parsel yerine sehven … sayılı parsel yazıldığı anlaşılarak … tarih ve … sayılı kararla bu yanlışlığın düzeltildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3. maddesinde; "kültür varlıkları"; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklar, “korunma alanı"; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alan olarak tanımlanmış, 7.maddesinde; korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılacağı, yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerinin dikkate alınacağı, Devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eserin, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirleneceği, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunacağı, 8.maddesinde; "Yedinci maddeye göre tescil edilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunma alanlarının tesbiti ve bu alanlar içinde inşaat ve tesisat yapılıp yapılamayacağı konusunda karar alma yetkisi Koruma Kurullarına aittir. Koruma Kurullarının kararına 61 inci maddenin ikinci fıkrasına göre itiraz edilebilir. Korunma alanlarının tespitinde, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için yeteri kadar korunma alanına sahip olmaları dikkate alınır. Bu hususlarla ilgili esaslar Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikte belirtilir." hükmü, 10. maddesinin 1. fıkrasında; "Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir." kuralı, 51. maddesinde; "Yurtiçinde bulunan ve bu Kanun kapsamına giren korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili hizmetlerin bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak üzere, Bakanlığa bağlı "Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu" ile Bakanlıkça belirlenecek bölgelerde "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları" kurulur. Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu nun görev ve yetkileri şunlardır; a) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili işlerde uygulanacak ilkeleri belirlemek" düzenlemesine yer verilmiş, 57. maddesinde ise, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde olmak kaydıyla koruma bölge kurullarının görev ve yetkileri belirlenmiş ve (g) bendinde "Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarına ilişkin uygulamaya yönelik kararlar almak" yetkileri arasında sayılmıştır.
Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde "Korunma alanı: Taşınmaz kültür varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alanları" olarak tanımlanmış, Tespit ve tescil işlemlerinde değerlendirme kıstasları başlıklı 4. maddesinin (h) bendinde "Koruma Bölge Kurullarınca tespit edilecek korunma alanları için; korunması gerekli kültür varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için yeterli olacak tescilli veya tescili yapılan taşınmazı silüet, görünüm ve benzeri hususlarda etkileyeceği düşünülen alanlardan olması hususları göz önünde bulundurulur." düzenlemesi yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalı idarenin usule yönelik itirazları yerinde bulunmayarak işin esasının incelenmesine geçildi.
Esas Yönünden:
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun … tarihli ve … sayılı ilke kararının değerlendirilmesinden;
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun dava konusu … tarihli ve … sayılı ilke kararında, koruma alanı belirlenmemiş sit alanı dışındaki tescilli parsellerde, bu parsele komşu olan veya aralarından yol geçse dahi bu parsele cephe veren parsellerin koruma alanı olarak kabul edilmesine, bu alanlarda gelecekte yapılacak uygulamalarda aksaklıklara neden olunmaması için Koruma Kurulundan karar alınmadan herhangi bir uygulama yapılamayacağına karar verilmiştir.
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının tescil edilmeleri ve buna ilişkin koruma alanlarının belirlenmesinde temel amaç bu varlıkların gelecekte oluşabilecek değişikliklerin etkisinde kalarak kaybolmasına engel olmak, mevcut görünümü ile gelecek kuşaklara aktarılmalarını sağlamak olup, bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda uzmanlık dalları geliştirilip kriterler saptanarak yasal düzenleme ve kurumsal örgütlenmelere gidilirken Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından bu varlıkların korunma ve geliştirilmelerine yönelik uygulamalarda izlenecek esasları kapsayan ilke kararlarının alınması ise mevzuat gereğidir.
Dava konusu ilke kararı ile Yasadaki tanımla genel çerçevesi çizilen koruma alanına ilişkin 2863 sayılı Kanun ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'na verilen yetki çerçevesinde düzenleme yapılmış olup, dava konusu düzenlemede, üst hukuk normlarına, kamu yararına ve tescilli kültür varlıklarının korunması ilkesine aykırılık görülmemiştir.
İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Uyuşmazlık konusu olayda; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın üzerinde 2 adet korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli yapı bulunduğu, alana ilişkin düzenlenen … tarih ve … sayılı uzman raporunda, … ada … parseldeki tescilli taşınmaz ile aynı adada bulunan … , … ve … parsel sayılı taşınmazların iletişim içinde olduğu, … Caddesinin gidiş-geliş toplam 4 şerit olduğu ve üzerinde refüj bulunduğundan, caddenin karşı cephesinde bulunan yapılar ile tescilli taşınmaz arasında iletişimin sınırlı olduğunun görüldüğünün belirtildiği, ekinde taşınmazlara ait fotoğraflar ile konumlarını gösteren harita ve hava fotoğrafının bulunduğu, davacıya ait … ada, … parsel sayılı taşınmazın tescilli yapıların bulunduğu … parsel sayılı taşınmaza komşu olduğu, korunma alanı belirlenmesine ilişkin kararın; koruma bölge kurullarının korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarına ilişkin uygulamaya yönelik karar almak yetkisi dahilinde olduğu, alanın, kültür varlığının korunması, görünümü ve çevresi ile uyumunun muhafazası için yeterli olacak, tescilli taşınmazı silüet, görünüm ve benzeri hususlarda etkileyeceği düşünülen alanlar göz önünde bulundurularak belirlendiği, bu itibarla, sit alanı dışında bulunan tescilli parsele komşu olan davacıya ait … ada, … parsel sayılı taşınmazın tescilli yapının korunma alanı içerisine alınmasına ilişkin İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … - TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.