8. Hukuk Dairesi 2015/7464 E. , 2017/7396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı vekili, borçlunun adresinde 14.03.2012 tarihinde haciz yapıldığını, haciz esnasında üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu, haczedilen malların borçluya ait olduğunu, tek başına faturaların istihkak iddiasının ispatı için yeterli kabul edilemeyeceğini, davalı 3. kişinin borçlunun gayri resmi ortağı olduğu konusunda bilgi sahibi tanıklar olduğunu, işyeri devrinin borcun doğumundan sonraki bir dönemde yapıldığını belirterek davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 3. kişi vekili, müvekkilinin hacizden önce dükkanları devraldığını, borç ile bir ilgisinin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, haczin borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, karinenin aksinin davalı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatı gerektiği, davalı 3. kişi haciz sırasında işyerini 16.02.2012 günü devir aldığını beyan etmiş ise de, borcun doğum tarihinin 15.05.2009 takip tarihinin ise 10.02.2012 olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre borcun doğum tarihinden sonra yapılan işyeri devrinin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlem niteliğinde olduğu, işyerini devralan 3. kişinin borçlu ile birlikte işletmenin borçlarından zincirleme sorumlu olacağı, ayrıca duruşmada dinlenen tanıkların da işyerinin borçlu tarafından işletildiğini beyan ettikleri gerekçesiyle davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK"nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Davalı 3. kişi, 6 nolu celsede, davacı alacaklının icra takibine konu bono nedeniyle tefecilik suçundan mahkum olduğunu iddia etmiş ve Mahkemece ilgili ceza dosyası istenmiştir. 10. celsede Mahkemece 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/221 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verildiği sonraki oturumlarda ceza dava dosyasının sonucunun beklenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken, 14 nolu oturumda ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/221 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesinden vazgeçilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Takibe konu bononun 15.05.2009 tanzim, 15.06.2009 vadeli ve 22.000 TL tutarlı olduğu ve ... 14. İcra Müdürlüğü’nün 2012/1036 Esas sayılı dosyasıyla takibin başlatıldığı, borçlunun ... Cumhuriyet Savcılığına 24.02.2012 tarihli dilekçe ile başvurarak tefecilik yaptığı iddiasıyla alacaklının şikayet edildiği, alacaklı tarafından düzenlenen bonoların tanzim ve vade tarihleri zikredilmeksizin, sadece tutarlarının belirtildiği ve bu tutarlardan birinin de 22.000 TL olduğu, öte yandan, ... Agır Ceza Mahkemesi"nin 2012/221 Esas, 2013/17 Karar sayılı kararında Mahkemenin, ... 14. İcra Müdürlüğü"nün 2012/1277 Esas sayılı takibinin içeriğiyle ilgili değerlendirmeler yaptığı belirlenebilmekle birlikte, ceza şikayetine konu bono ile takip konusu bononun aynı olup olmadığı karar suretinden anlaşılamamaktadır.
Gerek yargılama aşamasında verilen ara kararlar arasındaki gerekse dosya kapsamı ve ekinde bulunan bilgi, belge ve ilamdaki belirlemeler arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla, ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin ilgili dosyasının aslının, dayanak dosya ve belgeler ile birlikte getirtilerek, yapılacak inceleme neticesinde, ceza dava dosyasına konu suçun dayanağı olan bonolar ile takibin dayanağı olan bononun aynı olup olmadığının duraksamaya mahal verilmeyecek ölçüde belirlenerek aynı bono olduğu sonucuna ulaşılırsa Ağır Ceza Mahkemesi"nin vermiş olduğu kararın kesinleşmesinin bu dosya için bekletici mesele yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Tüm bu çelişkiler giderilmeden eksik inceleme sonucu verilen kabul kararı doğru olmamış, bu yönleri amaçlayan davalı 3. kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı 3.kişi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.