Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/10564
Karar No: 2017/7566
Karar Tarihi: 23.05.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/10564 Esas 2017/7566 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/10564 E.  ,  2017/7566 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılarvekili taraflardan temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    KARAR

    Davacı ... vekili asıl dava dilekçesinde, dava dilekçesinde belirtilen muris eş adına edinilen taşınmazlar nedeni ile 1/2 hisseye ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, mümkün olmadığı takdirde 10.000,00 TL katılma alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 29.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, talep miktarını artırarak toplam 61.250,00 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine talep etmiştir.
    Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde, dava konusu 140 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde TMK 240. maddesi gereğince davacı lehine mülkiyet hakkı tanınmasını talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, 61.250,00 TL alacağın olduğunun tespitine, birleşen davanın kabulü ile, 61.250,00 TL katılma alacağının mahsubu ile 140 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 2. katında bulunan aile konutunun muris adına olan 1/2 hisseye ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş. Hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK"nun m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı; birleşen dava da, katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması isteğine ilişkindir.
    Somut olayda; eşler, 17.07.1976 tarihinde evlenmiş, 31.07.2010 tarihinde eş Sebahattin Lucu"un ölümüyle davacı ve davalıları mirasçı bırakmıştır. Mal rejimi ölüm tarihi itibarıyla sona ermiştir (TMK"nun m. 225/1). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM"nun m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m.10, TMK"nun m. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK"nun 179.m).
    1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir

    2. Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun "Aile konutu ve ev eşyası" başlıklı 240. maddesinde aynen; "Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir. Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz..." hükmüne yer verilmiştir.
    Aile konutu, resmi evli eşlerin birlikte seçtikleri ve ortak aile yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarını buna göre düzenlemeyi amaçladıkları konuttur (TMK"nun m. 186, HGK 28.09.2011 tarih, 2011/556 ....).
    Katılma alacağı, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK uyarınca; eklenecek değerlerden (TMK"nun m. 229) ve denkleştirmeden (TMK"nun m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK"nun m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK"nun m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK"nun m. 236/1). 01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin 170. maddesi uyarınca geçerli olan mal ayrılığı rejiminde katılma alacağına yer verilmemiştir. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin mal ayrılığı döneminde edindiği kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmamaktadır.
    Katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması istemine konu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 25.12.1995 tarihinde iptal ve tescil nedeni ile, ölen eş adına tescil edilmiştir.
    Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
    Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, aile konutu ölen eşin mal ayrılığı döneminde edindiği kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmadığına yönelik Dairemiz uygulamaları göz önüne alınarak; katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması istemine konu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin muris adına mal ayrılığı rejimin geçerli olduğu dönemde edinildiği ve murise mirasen kaldığı anlaşılmakla muris eşin kişisel malı olduğundan Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
    3. Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
    Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
    Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222).
    Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
    Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek artık değere katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, kişisel olarak (4721 s.lı TMK m. 599/2) ve müteselsilen (TMK m. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ..."in mirasçısıdır ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde davacı da sorumlular. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK"nun m. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı mirasçı davacıda birleşmiştir.
    Taraflarca, mirasçılardan her hangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 s.lı TMK m. 511 vd, 578 vd, 605 vd.) iddia edilip kanıtlanmamıştır.
    Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mahkemece tasfiyeye konu taşınmazlar nedeniyle alacağın tespitine karar verildiği, tasfiyeye konu dava dilekçesinde belirtilen beş adet taşınmazdan dördünün (736 ada 81 parsel 4 nolu taşınmaz hariç) hisselerinin bir kısmının muris adına kadastro ile tespit gördüğü, bir kısım hisselerinin de eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde diğer hissedarlardan alınarak muris eş adına tescil edildiği, 736 ada 81 parsel 4 nolu taşınmazın da yine edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 03.04.2002 tarihinde satın satın alınarak muris eş adına tescil edildiği, muris tarafından 25.06.1995 tarihinde satın alınan 379 ada 82 parselde kayıtlı taşınmazın da 18.02.2002 tarihinde 3. kişiye satıldığı anlaşılmıştır.
    Tüm bu açıklamalara göre, öncelikle, Mahkemece davalıların 736 ada 81 parsel 4 nolu taşınmazın edinilmesinde dava dışı muris adına 379 ada 82 parselde kayıtlı taşınmazın satışından elde edilen paranın kullanıldığına ilişkin savunma dikkate alınarak, dava dışı taşınmazın ve tasfiyeye konu 736 ada 81 parsel 4 nolu bağımsız bölümün el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs göz önünde bulundurularak, dosya içindeki diğer deliller de dikkate alınarak, tasfiyeye konu taşınmazın edinilmesinde satış bedelinin kullanıldığının kabul edilmesi halinde tasfiye konusu taşınmazın alış, dava dışı taşınmazın satış değerleri gözönünde bulundurularak talep hakkında karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek karar verilmesi doğru değildir.
    Diğer yandan, Mahkemece tasfiyeye konu dört adet taşınmazın (736 ada 81 parsel 4 nolu taşınmaz hariç) muris tarafından 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen hissseleri tespit edilerek tasfiyeye konu taşınmazlar yönünden yukarda açıklanan Dairemiz ilke ve uygulamaları ile yasal düzenlenmelere göre artık değere katılma alacağının tahsiline karar verilmesi gerekir.
    Son olarak da, davacı mirasçının mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacıda dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, hüküm altına alınacak tereke borcundan davacının miras payı oranı da gözönünde bulundurularak davalıların sorumlu olduğu miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 23.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi