(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi 2020/2289 E. , 2020/8069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı, murisinin dava dışı bankadan kredi kullandığını, kredinin teminatı amacı ile davalı ile muris arasında hayat sigorta poliçesinin düzenlendiğini, murisin poliçe teminat süresi içinde öldüğünü açıklayıp öncelikle kredi borcunun poliçe teminatı kapsamında ödenmesini, kredi borcu nedeni ile borçlu olmadığının tespitini, ödenen toplam 7.101,40 TL kredi borcunun tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, murisin poliçe tanziminden önce var olan hastalıklarını bildirmediğini, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kabulü ile 15.300,00 TL poliçe teminat bedeli kadar davacıların borçlu olmadığının tespitine, murisin hesabından otomatik olarak kesilen 7.101,40 TL"nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; muris ile davalı arasında hayat sigorta poliçesi düzenlenmesindeki amacın murisin ihtiyaçları olmayıp kredinin temini olduğu, başvuru formunun matbu olup bilgisayardan doldurulduğu, murisin poliçe tanzimi sırasında kronik böbrek yetmezliği hastalığı olsa da ölüm nedeninin
nadir görülen mantar hastalığı olduğu, matbu başvuru formu nedeni ile murisin özgür irade ürünü de olmadığı gerekçesi ile davalının savunmalarının reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Anılan karar ve kararın dayandığı gerekçeler somut dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
Davacının murisi ile davalı arasında 23.09.2011 başlangıç tarihli beş yıllık sigorta poliçesi düzenlenmiş, davacının murisi teminat süresi içinde 23.01.2013 tarihinde ölmüştür.
Davacıların murisi ile davalı arasında poliçe düzenlenirken sigortalıya, bugüne kadar önemli bir hastalık geçirip geçirdiği, ameliyat veya şua tedavisi olup olmadığı, herhangi bir sakatlığı olup olmadığı, kalp, kanser veya aids tedavisi görüp görmediği sorulmuş; sigortalı/muris ise başvuru formunu imzalarken hiç bir hastalığı bulunmadığını bildirmiş; şimdi tamamen sıhhatte mi sorusuna ise evet şeklinde cevap vermiştir.
Riziko tarihi/ölüm tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nda beyan yükümlülüğü, kapsamı ve sonuçları 1435,1436,1437 ve 1439/2 maddelerinde düzenlenmiştir.
Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise Beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder’ şeklindedir.
Bu düzenlemeler kapsamında; sigorta sözleşmelerinde beyan yükümlülüğü sigortalı/sigorta ettirene getirilen bir mükellefiyettir.
Hayat sigortaları vefat riskinin üstlenildiği sözleşmeler olup, riske yönelik değerlendirmeler akdin kurulup kurulmamasına da etki eden en önemli unsurdur. Bu bağlamda sorulara verilen cevapların doğruluğu akdin kuruluşuna esas teşkil etmektedir.
Dosya kapsamında doktor bilirkişilerden alınan raporda, murisin tedavi belgelerine göre kronik böbrek yetmezliği tanısı ile periton diyaliz başlangıç tarihinin 12.04.2005 olup 2008 yılı içerisine kadar devam ettiği, devlet hastanesine 21.12.2012 tarihinde yatış yapılan hastanın, böbrek yetmezliği nedeni ile periton diyaliz programında olan hastanın peritonit tanısı ile nefroloji servisine yatırıldığı, genel durumunun kötüleşmesi üzerine yoğun bakıma yatırıldığı, 23.01.2013 tarihinde tedaviye rağmen kardiyak arrest gelişmesi üzerine ex olduğu, kişinin, poliçe tanzimi sırasında kronik böbrek yetmezliği hastası olduğu, kişinin periton diyalizine bağlı peritonit (karın zarı iltihabı) sonucu ölmüş olduğu, kişinin ölüm nedeniyle kendinde önceden mevcut kronik böbrek yetmezliği ve periton diyalizi arasında illiyet bağı bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkemece, poliçe tanzimi sırasında murise yöneltilen başvuru formunun matbu olduğu, bu nedenle matbu başvuru formunun murisin özgür irade ürünü olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de sigortalının, sigortacı tarafından kendisine soru formu yöneltilmese de sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğuna ilişkin düzenleme karşısında anılan gerekçe yasaya uygun düşmemektedir.
Diğer taraftan poliçe tanzimi sırasında yürürlükte olan TTK"nın 1290. maddesine göre de sigorta ettiren, mukavele yapılırken, sigortacının hakiki vaziyetleri bildiği takdirde mukaveleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mücip olacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta ettiren kimse sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikata muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikata vakıf olmıyan sigortacı mukaveleden cayabilir; şu kadar ki; sigortacı hakikatı öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde cayma hakkını kullanmamış ise bu hak düşer. Sigorta ettiren kimsenin kötü niyeti anlaşıldığı takdirde sigortacı prime hak kazanır. Sigorta mukavelesinin yapılması sırasında sigorta ettirene doldurması teklif olunan listede yazılı sorular dışında hiçbir mesuliyet tevaccüh etmez.
Buna göre, 6762 sayılı TTK zamanında, poliçe tanzimi sırasında kendisine sorulan sorulara murisin doğru cevap verme yükümlüğü vardır. Murisin 12.04.2005 yılından beri kronik böbrek yetmezliği nedeni ile periton diyaliz tedavisi gördüğü sabittir. Poliçe tanzimi sırasında bu denli ağır bir hastalığı varken bu hususun sigortalı muris tarafından sigortacıya bildirilmemesi murisin kasıtlı olarak doğru beyan yükümlülüğünü
ihlal ettiği göstermektedir. Poliçe tanzimi sırasında muris sağlığı ile ilgili beyan formuna imzası ile cevap vermiştir. Sözleşmeler karşılıklı özgür irade ürünü ile kurulmakta olup murisin bu denli ağır hastalığını bildirmemesi ve hastalığı ile ölümü arasında da illiyet bağının bulunması gözetildiğinde murisin kasıtlı olarak beyan yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar karşısında, poliçenin tanzimi sırasında yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK uyarınca kendisine yöneltilen soru formunda kronik böbrek yetmezliği hastalığını bildirmeyerek; riziko/ölüm tarihi itibari ile yürürlükte bulunan TTK uyarınca sigortacı tarafından sorulmasa da kendisinde var olan ağır hastalığını/kronik böbrek yetmezliği hastalığının muris tarafından bildirilmeyerek doğru beyan yükümlülüğünün kasıtlı olarak ihlali nedeni ile açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 03/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.