Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/381
Karar No: 2014/10132
Karar Tarihi: 08.05.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/381 Esas 2014/10132 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/381 E.  ,  2014/10132 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İzmir 11. İş Mahkemesi
    Tarihi : 12.09.2013
    No : 2012/1089-2013/385

    İstem, SGK Başkanlığı tarafından açılan dava yönünden itirazın iptaline, M.. Ç.. tarafından açılan dava bakımından ise borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
    Mahkemece, davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar N.. K.. ve M.. Ç.. vekilinin tüm, davacılar Kurum vekili ile M.. Ç.. vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Sigortalı babası üzerinden 01.01.1996 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince kendisine ölüm aylığı bağlanan ve 17.05.2006 günü yaşamını yitiren dava dışı hak sahibi R.Çağlar’ın 1992 – 13.01.2003 döneminde 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılığının bulunduğu gerekçesiyle Kurumca 2006 yılının Ağustos ayında tesis edilen işlemle aylığının 01.01.1996 – 13.01.2003 dönemi yönünden iptal edilip yersiz ödendiği ileri sürülen aylıkların yasal faiziyle birlikte mirasçılarından geri alınması için icra takibi başlatıldığı, süresinde yapılan itirazla takibin durması üzerine Kurumca mirasçılar N.K.. ve M.. Ç.. aleyhine itirazın iptali davası açıldıktan sonra diğer mirasçı M.. Ç.. tarafından Kuruma karşı borçlu bulunmadığının tespiti davası açılarak zamanaşımı definde bulunulduğu, davaların birleştirildiği anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 68. maddesinin (I) numaralı bendinde hak sahibi kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bunların Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmamaları, buralardan gelir veya aylık almamaları koşullarına bağlanmış, anılan Kanuna, 09.07.2005 günü yürürlüğe giren 5386 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen geçici 91. maddede de, 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hariç olmak üzere geri alınmayacağı, bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıklarının, kesme veya durdurma tarihi itibarıyla istek koşulu aranmaksızın yeniden başlatılacağı açıklanmıştır.
    Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 96. maddesinin 1. fıkrasında Kurumca hak sahiplerine fazla veya yersiz olarak yapıldığı belirlenen her türlü ödemeler yönünden düzenleme öngörülerek,
    “ a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla 10 yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla 5 yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren 24 ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, 24 aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. ” hükmüne yer verilmiştir.
    Ayrıca, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eden zamanaşımı, bu hakkı sona erdirmeyip onu eksik borca dönüştürmekte ve alacağın dava edilebilme (istenilebilme) özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Bu şekliyle maddi hukuk kurumu olmayan zamanaşımı, borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu özelliğini taşımamaktadır ve doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bunun sonucu olarak da borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu yasal süresinde yönteme uygun olarak ileri sürmesi gerekmekte olup bu husus yargılamayı yapan hakim tarafından kendiliğinden gözetilemez. Şu durumda zamanaşımı savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır. Zamanaşımı defi, borcu ortadan kaldırmamakla birlikte bunu ileri süren tarafa, borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi vermektedir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 66. maddesine göre, nedensiz mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır. Anılan Kanunun 132. maddesinde, zamanaşımının işlemesine engel olan ve onu durduran sebepler sıralandığı gibi, 133. maddesinde de zamanaşımını kesen olgular açıklanmıştır. Sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı bu tür davalarda öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı ise kamu kurum ve kuruluşları açısından o kurum ve kuruluşların dava açma konusunda yetkili kılınan kişi veya organlarının verdiğini geri almaya (istirdada) hakkı olduğunu öğrendiği tarihtir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, zorunlu sigortalı konumundaki kişiye hak sahibi çocuk sıfatıyla ölüm aylığı bağlanamayacağı belirgin olduğu gibi ölüm aylığı tahsis başvurusunda bulunurken 1479 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki çalışmalarına dayalı zorunlu sigortalılığını Kuruma bildirmeyen hak sahibi murisin iyi niyetli olmadığı, bu çerçevede kasıtlı veya kusurlu davranışının varlığı da belirgindir ve yersiz ödenen ölüm aylıkları terekeye dahil bulunduğundan mirasçılardan geri istenebilir. Bu bakımdan, mirasçılar hakkında 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında uygulama yapılmalı, bununla birlikte M.. Ç..’ın ileri sürdüğü zamanaşımı defi dikkate alınıp irdelenmeli ve elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, zamanaşımı define itibar edilmeksizin 96. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince yapılan hesaplamayla hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacılar Kurum vekili ile M.. Ç.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacı M.. Ç..’a geri verilmesine, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi