10. Hukuk Dairesi 2014/1241 E. , 2014/10134 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Gebze 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 27.09.2011
No : 2009/408-2011/531
Dava, ölüm gelirine hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dışı işverene ait işyerinde çalışmakta iken 2001 yılında geçirdiği iş kazası sonucu yaşamını yitiren bekar ve çocuksuz sigortalının hak sahibi annesi konumundaki davacı tarafından davalı Kuruma yöneltilen iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından gelir tahsis başvurusunun, geçiminin sigortalı tarafından sağlanmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine işbu davanın açıldığı belirgindir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 24. maddesine göre bekar ve çocuksuz sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü durumunda ana/babanın gelire hak kazanabilmesinin koşulu, madde üzerinde 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 35. maddesi ile yapılan değişiklikten önce “ana ve babanın geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığının belgelenmiş olması” iken, anılan düzenlemeyle bu şart, “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmama veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, 4958 sayılı Kanunun 53. maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen ek 46. maddede de, bu maddenin yürürlüğe girmesinden sonra ölen sigortalıların anne ve babalarına bağlanan gelir ve aylıkların sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başladıkları veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere, buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almaya başladıkları tarihi izleyen ödeme dönemi başından itibaren kesileceği belirtilmiştir.
Bununla birlikte 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 34. maddesinde kısmen benzer düzenleme yapılarak, hak sahibi eş ve çocuklardan artan pay bulunması durumunda her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması koşuluyla ana ve babaya aylık bağlanacağı, ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması durumunda ise artan paya bakılmaksızın kendilerine aylık bağlanacağı öngörülmüş, 20. maddesinde gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasında 34. ve 35. maddelerinin uygulanacağı açıklanmıştır.
506 sayılı Kanunun 24. maddesiyle ilgili uyuşmazlıklarda 06.08.2003 gününden önce gerçekleşen ölümler yönünden hak sahibi anneye/babaya gelir bağlanabilmesi için hangi koşulların aranacağı konusunda Yargıtay tarafından kararlı bir şekilde sürdürülen görüş gereğince, değişiklik öncesi ve sonrası her iki düzenlemeden ana/baba yararına olanının uygulanması gerekmektedir. Kuşkusuz, 4958 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası hükme dayanıldığı takdirde, gelir bağlama hakkını doğuran olayın sözü edilen yasal değişiklik olduğu gözetilip yürürlük tarihini izleyen ay başına karşılık gelen 01.09.2003 gününün gelir başlangıcına esas alınması, aynı mantıksal yaklaşım gereğince 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince gelire hak kazanılma durumunda da tahsis hakkını doğuran olay yeni yasal düzenleme olduğundan 34. maddenin yürürlük tarihini izleyen 01.11.2008 gününden itibaren gelirin başlatılması zorunludur.
Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 99. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan gelirin, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren 5 yıl içinde istenmediği takdirde zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelirlerinin, yazılı istek gününü izleyen ay başından itibaren başlayacağı belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun 97. maddesinde de, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, iş kazası halinde bağlanması gereken gelirin, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde istenmeyen kısmının zamanaşımına uğrayacağı, Kuruma başvurmamanın haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre kanıtlayanlar hakkında anılan hükmün uygulanmayacağı bildirilmiştir.
Ayrıca vurgulanmalıdır ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesinde, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu belirtildikten sonra 297. maddesinde hükmün kapsadığı hususlar sıralanarak, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiş olmakla yargıda netlik ve açıklık ilkesine uygun olarak kamu düzeni ve barışının sağlanması amaçlanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, tahsis başvurusuna ilişkin tüm bilgi ve belgeler getirtilmeli, geçiminin sigortalı tarafından sağlanmadığı belirgin bulunan davacı yönünden aylık bağlama koşullarının varlığı irdelenmeli, zamanaşımı değerlendirmesi yapılmalı ve elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan istemin hüküm altına alınması isabetsiz olduğu gibi, kararda gelirin başlangıç tarihi belirtilmeyerek 6100 sayılı Kanuna aykırı, hükmün yerine getirilmesi aşamasında kuşku ve duraksamaya yol açıcı nitelikte karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.