15. Hukuk Dairesi 2016/4164 E. , 2017/118 K.
"İçtihat Metni".
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, yüklenici ile arsa sahibi arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre arsa sahibine düşen ve davacı tarafından arsa sahibinden satın alınmış olan daireye ilişkin olarak ve bu kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılmak suretiyle açılmış kira kaybı ile eksik ve kusurlu imalât bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalılar davanın reddini savunmuş, mahkemece Dairemizin bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK 26. madde gereğince hâkim, tarafların talebiyle bağlı olunmadığına ilişkin kanun hükümleri saklı olmak üzere; duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir ise de tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve .. maddesinde düzenlenmiştir. . Mahkemesi"nin bazı kararları ile . bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. .. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
. 24.02.2010 tarihli .sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın
.
hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve. ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine aykırılık teşkil eder.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkeme kararının gerekçesinde; "bilirkişi raporuna göre davacının inşaatın teslim tarihi olan 30/05/2010 tarihinden dava tarihine kadarki dönem için talep edebileceği kira tazminat bedelinin 4.094,00 TL olduğunu yine eksik ve ayıplı imalâtlar ile kira kaybı bedelinin 5.465,40 TL olacağının beyan edilmesi karşısında bu zararın davalı tarafça davacılara ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir kayıt ve belge ibraz edilmemesi karşısında davacının davasının bu kısım yönünden kabulüne karar vermek, fazlaya ilişkin talebi reddetmek gerekmiş" ibarelerine yer verildiği halde hüküm kısmında "davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, kira kayıp bedeli 4.094,00 TL ayıplı imalat bedeli 6.136,74 TL olmak üzere toplam 10.230,74 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkemece verilmiş bulunan kararın gerekçe bölümünde kira tazminatı bedelinin 4.094,00 TL olduğu, yine eksik ve ayıplı imalâtlar bedelinin 5.465,40 TL olduğu belirtilmesine karşın hüküm kısmında 4.094,00 TL kira bedeli, 6.136,74 TL ayıplı imalât bedeli olmak üzere toplam 10.230,74 TL"ye hükmedilmesi ayrıca gerekçede her iki rakam içinde de kira kaybı bedeli varmış gibi rapordan söz edilmesi karşısında mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki yaratılmış olduğundan yasal gerekçeyi taşıyan hüküm kurulduğundan söz edilemez. Ayrıca davacı 9.000,00 TL kira kaybı yanında 5.000,00 TL eksik ve ayıplı imalât bedeli istemiş olduğu halde eksik ve ayıplı imalât bedeli yönünden talep aşılmak suretiyle hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Yerel mahkemece yapılması gereken iş, kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasındaki çelişkiyi ortadan kaldıracak şekilde ve taleple bağlılık kuralı da gözetilerek yeniden karar vermektir. Bu nedenle işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin salt bu usuli eksikliklere dayalı olarak hükmün temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.