11. Hukuk Dairesi 2018/5330 E. , 2019/6578 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/10/2017 tarih ve 2017/24 E. - 2017/383 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 27/09/2018 tarih ve 2018/256 E. - 2018/958 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1741119 sayılı “GO ŞEKİL + AC ÖZDEMİR COMPANY” ibareli 39. sınıftaki, 2002/21178 sayılı “ŞEKİL+GO GO LOGISTICS GLOBAL OPERATİONS LOCAL SOLUTİONS” ibareli 35, 36, 39 ve 42. sınıflarda mal/hizmetleri kapsayan markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin 2015/74581 sayılı “SAFETY GO+ŞEKİL” ibareli 35. sınıf hizmetleri kapsayan markanın adına tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 17/11/2016 tarih 2016-M-11468 sayılı kararı ile reddedildiğini, markaların esas unsurları olan “GO” ibaresinin birebir benzer olduğunu, bu durumun tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceğini, markaların karıştırılması, ekonomik ve idari bağlantı bulunduğunun düşünülmesi ve markanın sulandırılması olasılığının bulunduğunu, markaların tescilli olduğu sınıfların birebir aynı olduğunu, markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanında “GO” ibaresinin bulunduğu dikkate alındığında davalı şirket markasının tescilinin haksız rekabet yaratacağını, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 17/11/2016 tarih 2016-M-11468 sayılı kararının iptaline, davalı şirket markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, davacı ve diğer davalı markalarının bütünü itibarıyla bıraktıkları izlenim açısından görsel, işitsel ve anlamsal olarak birbirine benzemediğini, markaların sınıfsal açıdan 35. sınıftaki mal/hizmetleri kapsadıkları görülse de kapsadıkları mal/hizmet listeleri açısından farklılaştıklarını, iştigal konularının aynı olmadığını, “GO” ibaresinin ayırt ediciliğinin oldukça zayıf olduğunu, markalar arasında karıştırılmaya sebep olacak benzerlik olmaması sebebiyle tanınmışlık iddiasının değerlendirilmesine gerek olmadığını, kötü niyetli başvuru iddiasının ispat edilemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şekerciler Denizcilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili, davanın süresinde açılıp açılmadığının kontrol edilmesini, açılmadı ise süreden reddi gerektiğini, davacının markasındaki “GO” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, bu nedenle ibarenin esaslı unsur olarak kabul edilemeyeceğini, markalarındaki esaslı unsurun iş güvenliği elbiseleri satımı ile iştigal etmeleri sebebiyle “güvenlik” anlamına gelen “SAFETY” ibaresi olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel, fonetik ve alfabetik benzerlik bulunmadığını, hitap edilen müşteri çevrelerinin ve markaların iştigal konularının birbirinden farklı olduğunu, taraflar arasında rekabet olmayacağından haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, markalar arasında benzerlik olmadığından tanınmışlık değerledirmesi yapılamayacağını, kötü niyetli olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarıyla davalının başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, zira "SAFETYGO+şekil" ibareli işaretin, "go" ibaresini içerse de biçim, renklendirme ve düzenleme tarzı itibariyle "SAFETY" ibaresiyle ayrılamaz biçimde biraraya getirilerek oluşturulmuş, anlamsız ve fantezi bir sözcük olduğu, başvuru kapsamında yer alan 35/1-4. sınıftaki bir kısım hizmetlerin davacının markalarının kapsamında bulunduğu, diğerlerinin ise bulunmadığı, aynı tür sayılabilen bu hizmetlerin tamamen yetişkinlere ve kısmen de profesyonellere hitap ettiği, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, davalı başvurusunun farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, davacı markasının taşımacılık sektöründe belli bir bilinirliğinin olduğu, ancak davacı markası bir an için tanınmış sayılsa da sonucun değişmeyeceği, davalının başvurusunun tescilinin, davacıya ait taşımacılık sektöründe belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş markasının itibarından haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.