15. Hukuk Dairesi 2015/6322 E. , 2017/273 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptâline ilişkin olup, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı yüklenici davalı iş sahibi ile tıp merkezinin dekorasyonu hizmeti konusunda anlaştıklarını,davalının bu hizmetten dolayı kesilen faturadan bakiye kalan 14.619,78 TL’ye ilişkin takip başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptâli ile takibin devamını,%40’dan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş olup, davalı tarafların sözlü olarak 20.000,00 TL’ye anlaştığını ve bu bedeli ödediklerini, işlerin bir kısmının eksik bir kısmının ise hiç yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda itirazın kısmen iptâli ile takibin 9.320,90 TL bakımından devamına ve alacağın %40’ı oranında inkâr tazminatına karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözlü anlaşma dikkate alınarak sözleşme ilişkisinin kurulduğu uyuşmazlık konusu olmayıp, uyuşmazlık iş bedelinin ne miktar olduğu konusunda toplanmaktadır.
İş bedeline ilişkin olarak, dairemizin bu konudaki yerleşmiş içtihatları uyarınca; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı sabit olup yazılı sözleşme bulunmaması ve tarafların bedelde uyuşamamaları halinde iş bedelinin, işin yapıldığı ileri sürülen 2011 yılında yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşılmış ise de yazılı sözleşme bulunmadığından, iş bedelinin ne miktar olduğu ve ödenip ödenmediği ihtilâflıdır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 2013 yılı belirlemiş olduğu birim fiyatı esas alınarak hesaplama yapılmış endeksi uygulanarak yüklenicinin hakettiği bedel 2011 yılına göre belirlenmiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; HMK’nın 266. maddesi hükümleri gereğince yeni bir bilirkişi tayin edilerek gerektiğinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişiden rapor ve rapora itiraz olması durumunda ek rapor alınmalı, sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 366. maddesi uyarınca işin yapıldığı yıl itibariyle mahalli serbest piyasa rayicine göre hesaplama yapılarak davacının hakettiği iş bedeli bulunarak 20.000,00 TL ödeme mahsup edilmeli ve alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkâr tazminatı istemi red olunmalıdır. Yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.