
Esas No: 2020/523
Karar No: 2020/1541
Karar Tarihi: 15.10.2020
Tefecilik yapma - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/523 Esas 2020/1541 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapma
Hüküm : 5237 sayılı Yasa"nın 241/1, 43/1, 62/1, 52/1-2, 53/1 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi:
Sanığın aşamalardaki beyanlarında müşteki ile aralarında ticari ilişki olduğunu savunması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından; sanığa ait ticari defter ve kayıtların temin edilerek savunmasının doğruluğunun bilirkişi marifetiyle tetkik edilmesinden, ilgili icra dairelerinden sanığın alacaklı olduğu icra dosyalarının sorulup var ise aslı veya onaylı suretleri getirtilip borçlu gözüken kişilerin faiz karşılığı sanıktan para alıp almadıkları konusunda tanıklıklarına başvurulmasından, sanığın tefecilik yapıp yapmadığına dair kolluk marifetiyle araştırma yaptırılması ve vergi mükellefi olması halinde gerekirse hakkında vergi incelemesi yaptırılmasından sonra sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.04.2016 gün, 2014/118 Esas ve 2016/208 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, keza TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun, kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; karar gerekçesinde her ne kadar sanığın Siirt Adliyesinde devam eden aynı mahiyette dosyalarının bulunduğu, mağdurlara birden fazla defa faiz karşılığı ödünç para vererek haksız kazanç elde ettiği belirtilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümlerine göre ceza artırımına gidilmiş ise de; sanık hakkında tefecilik suçundan benzer mahiyette davalar açılıp açılmadığı hususunda Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla da araştırma yapılıp, mümkünse davaların birleştirilmesinden, kesinleşmesi veya birleştirme olanağının ortadan kalkması durumunda ise, asıllarının veya onaylı örneklerinin bu dosya arasına konulmasından ve sanığın aralarında hukuki kesinti bulunmayan eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tek tefecilik suçunu oluşturması nedeniyle TCK"nın 3/1 ve 61/1. maddeleri de gözetilerek hukuki durumunun belirlenmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.